1. bir şey yazmayayım diyorum çünkü değil ben feriştahım konuşsa faydası yok ama şu son zamanlarda şahit olduğumuz aptallık ciddi ciddi fiziksel olarak midemi bulandırıyor. şu demokrasi aşıkları midemi bulandırıyor. demokrasi özünde zaten sakat bir sistemdir. insanlık tarihinin en utanç verici olaylarını yaşatan liderler de zamanında halkın desteğiyle iktidara geldi. demokrasiye entegre edilmiş bir aristokrasiniz yoksa bir gün mutlaka tepetakla gidersiniz. bu görevi uzun süre boyunca türkiye'de tsk yüklenmiştir. bana göre tsk bugün ülkenin bu halde olmasının da sorumlusudur gerçi o başka mesele. çok yanlış yaptıkları şeyler olduysa da tsk'nın eğitim kalitesi türkiye ortalamasının bugün bile çok üzerinde. evet avrupa'da amerika'da böyle bir durum yok fakat onlarda üniversite var, eğitim var. demokrasi kültürü uzun süre önce yerleşmiş. bizde böyle bir durum yok. cahil bir toplum için demokrasi tek başına felaketlere neden olur. 21. yüzyılda askerin demokrasiyi tanımadan hareket etmesi bence de çok yanlış ama türkiye'de durum bu.

    çözüm o kadar da zor değil. türkiye büyük felaketler yaşamadan önce bir diploma mevzusu vardı. işte çözüm o. seçilecek insana diploma soracaksın. dünya standartlarında eğitim almamış bir insanı bir ülkenin başına halk istedi diye geçirmek ahmaklıktır. demokrasiyi doğru işleyen bir sistem yapmanın tek yolu bu. yetmezse seçmenden bile diploma isteyeceksin. neden istenmesin yani? bu cahil halkın da iyiliğinedir. cahil kalmalarının sebebi zaten bu kısır döngüdür. düzen bir defa bozulmuşsa cahil halk cahili seçmeye devam eder. çünkü insanın doğası gereği, eğitilmediği sürece kendisine benzeyeni seçer. bu coğrafyada kısa süreçler için bireysel çabalarla bir şeyler yapıldıysa da ta fatih'ten sonra başlayan bir yozlaşma ve cahilleşme eğilimi var. ve işin ilginç tarafı bu millet yaşadığı felaketlerden de gerektiği kadar ders alamamış o dönemden beri.

    tarihe baktığımızda birçok millet büyük felaketlerden çok güçlü çıkmıştır. sanırsam biz en tehlikeli hastalığa yakalanmışız ki kurtulamıyoruz. bilgiye ve bilime düşman olmuşuz. müslüman değil diye veya muhalif diye üniversitelerden atılan değerli bilim adamları var bugün bu ülkede. atılmayan da zaten gayet normal olarak artık bu ülkede barınamayacağını düşünüyor ve gidiyor. üniversiteler çoktandır cahil siyasetçilerin at koşturduğu tuhaf yerler olmuş. hukuğu falan geçtim sadece bu tablo bu ülkenin geleceğinin bittiği anlamına geliyor.

    "ülkeyi bu enkaza çeviren %50'dir" demek de başka bir saçmalık. cahil halk niye cahil kaldı? zamanında güç sende değil miydi? ordu istediğini getirip götürmüyor muydu? yasa yapmıyor muydu? e hani akıllı sendin? sen yapacaktın. bu insanlar cahil kalmayacaktı. ama sen de milletin başörtüsüne taktın kafayı. daha çok insan okusun diyeceğine büyük bir çoğunluğu eğitimsiz bıraktın. üstüne askere, ülkenin kurucusuna, tarihine düşman ettin milleti. zoruna mı gider yoksa salakça bir gurur mu duyarsın bilmem de bu canavarı sen yarattın.

    "ne olacak?" derseniz açıkçası benim zerrece ümidim kalmadı. celal şengör "türkiye üçe bölünecek. modernlerle yobazlar savaşacak." gibisinden bir laf etmişti. ne zamandı hatırlamıyorum ama o zaman pek de inandırıcı gelmemişti. maalesef son birkaç aydır çok gerçekçi geliyor. bana sorarsan kaçabilen kaçsın kurtarsın kendini derim. celal hocaya da hayret ediyorum yani hala burada olmasına. askeri gelenekten gelmiş olmasından olsa gerek ülkeyi kurtarmak falan istiyor herhalde.

    neyse işte kısaca bu. olanları ister istemez gördükçe daha az midem bulanır belki diye yazayım dedim. yoksa çok da umrumda değil. ne kendimi ne de bir milleti bu kadar ciddiye almam yani. milyarlarca ışık yılı evrende milyarlarca yıl içerisinde burada ve bu zaman diliminde varolmuşuz geçmiş olsun. önünde sonunda çok farketmez. çok son söz yazasım geldi o da yazının geldiği bu saçma noktada shakespeare'dan olsun da bari yazının kalitesizliğini bastırsın:

    "değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez."

mesaj gönder