1. aslında kafası yaşıtlarına göre daha iyi çalıştığı düşünülen çocukların sayısal sınıflarına, sonrasında sayısal ağırlıklı bölümlere yönlendirilmesi / gönderilmesi ile böyle bir algı oluşmuş gibi geliyor bana.

    şimdi bilmem her yer anadolu lisesi ama benim zamanımda fen lisesi bir numaraydı mesela. herkes çırpınırdı fen lisesi için. sonra anadolu lisesi gelirdi ki fen lisesi ile yarıştırmaya çalışırdı öğretmenler bile. benim lisemde 5 tane sayısal sınıfına karşılık 1 eşit ağırlık sınıfı vardı ve sözel sınıf açılmadı bile.

    dönemde 5 sınıf = 150 sayısal öğrencisinden hepsinin kafası zeka anlamında süper miydi? hayır. eşit ağırlıklar sayısala göre düşük zekalı mıydı? asla.

    o dönem yaşadığım şehirde ancak ben üniversiteye gittikten sonra bir sosyal bilimler lisesi açıldı. o zaman bile kontenjanlar doldurulamadı çünkü aileler çocuklarını ille de sayısal okusunlar diye zorladı.

    peki bunca hukuk - psikoloji vb bölümlerine öğrenci nereden çıkıyor... sözel bölümler sonuçta... hukukçuların mesela; kafasının çalışmadığını mı söylememiz gerekir bu durumda...

    demek istediğim; bu algı tamamen aile ile başlayan toplumun zorlamasıdır.

mesaj gönder