1. konuşmanın içeriğini okudum. şöyle bir şey:

    "bugün sizler geldiniz, kadınlar ağırlıklı olarak geldiler, şeref verdiniz, onur verdiniz, başımızın üstünde yeriniz var. sizler geldiniz diye, türkiye büyük millet meclisinin ses sistemini, bizim buranın ses sistemini bozdular sesimiz duyulmasın diye. ve daha ilginci, meclis televizyonunu kapattılar, kimse görmesin diye. meclis başkanına sesleniyorum: sende onur varsa, sende kimlik varsa, sende ahlak varsa bunu yapan adamı çıkarırsın mecliste kapının önüne koyarsın; yoksa bütün suçlamaları sana aynen gönderiyorum. parlamentoya sahip çıkmayan, parlamentonun onuruna sahip çıkamaz. parlamentoda bir siyasal partinin her hafta düzenlediği bir toplantıyı sabote edene ses çıkarmayan, arkasında duran kişiye meclis başkanı denemez. hele hele kadınlardan korkan birisine erkek hiç denemez."

    lafın orasını burasını cımbızlayarak laf ebeliği edecek de değilim kılıçdaroğlu aslında şöyle biri diye güzellemelere girişecek de.

    bunun gibi laflara bilinçli bir beyandan daha çok gaf ya da talihsiz söylem demek bence daha doğru. sonucu değiştirir mi? sanmam. hele ki siyaset yapma iddiası taşıyanların dilinden çıkmışsa affı olmaz.

    öte yandan kılıçdaroğlu'nun anlatmak istediğinin "kadından korkan, şöyle höt dedi mi oturtamayan adama erkek mi denir" gibi bir içeriği falan yok. ama ne acı ki bir kez daha ummadığımız dağlardan gelen kar içinde bir taş parçasıyla vuruyor kafamıza. kendini, erkini, erkekliğini yani sıfatını yine kadına 'karşı' konumlanarak test etme ve doğrulama derdine düşüyor. yüzyılların öğretisinin devamı...

    görüyor ve arttırıyorum o zaman; madem karşıtlıklar üzerinden kuracağız karşı cinsle ilişkiyi, madem eşit ve yan yana bakamayacağız; o zaman kadından korkmayan adamın aklından şüphe ediniz.
    mesut

mesaj gönder