1. haftada bir veya iki günümü 'buy nothing day' kapsamında yaşadığım söylenebilir. özellikle şu dönemde ciddi anlamda harcamalarımı kısmış durumdayım. bir şey alacağım zaman öncelikle kendime 'bu şeye gerçekten ihtiyacım var mı?' sorusunu yöneltiyorum. cevabı çoğu zaman hayır olduğu için almıyorum. harcamama günlerinde en büyük sıkıntı toplu taşımada oluyor tabi. bazı zamanlar bisiklet kullanarak ulaşım için para ödemekten kurtuluyorum. tabi yalnız yaşamam da bu satın almama günlerini rahatça yaşamamı sağlıyor.

    bir aile için bu durum zor olabilir ancak imkansız değil. örneğin, köyümüzde dedem ve ninem yalnızca cuma günleri çarşıya kasabaya iner tüm alışverişlerini yapar ve bir sonraki cumaya kadar alışveriş yapmaz. bunu bizde 'çok modern' şehir hayatlarımıza uygulayabilir. bir gün pazar, bir gün markete gider geri kalan günlerde olabildiğince bu ikiliden uzak kalmaya çalışabiliriz.

    farkettiğim en acı şey de aslında ailece yıllardır az tüketiyormuşuz, aslında fakirmişiz ancak farkına varamamışız. fakir olup tüketme istediğini güdemeyince de bir ton kredi kartı borcu çıkmış ortaya. ekonominin böylesine dengesiz olduğu bir ülkede borçla yaşamak intihar gibi. yarın bir gün işssiz kalma durumları söz konusu olabilir ve bu zevk için yapılan tüketimin sonucunda ortaya çıkan borçlar insanları zor durumda bırakabilir.

mesaj gönder