1. her gün yemek duası okunan peygamber ocağı'nda başörtüsü yasağının var olabilmesi bile bir bakıma mucizeyken, şimdi hangi laikliğin delindiğini merak etmeme yol açan kaldırılmadır.

    atatürk bu halka 5-10 tane malzeme sayıp birkaç tane tarif verdi, "bunları şöyle pişirip böyle servis edin, diğer tarifleri de benim yokluğumda bulursunuz artık." dedi. fakat bizim halk malzemeleri çiğ yedi, kalanını sattı, tarifin yazılı olduğu kağıtları da hala orada burada paylaşıp paşa'yı övüyoruz. yeni yemekler yapmayı ise öğrenmedik.

    özsaygısı gelişmemiş bireylerle dolu toplumlar hükmedilmeye mahkumdur, orada laiklik de fikir ve ifade özgürlüğü de asla amacına ulaşamaz. atatürk, "illa birkaç kişi çıkar herhalde" umuduyla yapmış yapabileceğini, ama belli ki iktidar sevdasının ve cehaletin üstümüzden atılmasına daha çok uzun zaman varmış. bugün elimizde bir bilgisayar var, istiyoruz ki hem donanımı bozacak denli güçlü yol açan viruslarla mücadele etsin hem de işletim sistemini aynı anda güncelleyebilsin. bir de bunu eski bir bilgisayarın "bakım yapılmış" donanımında yapmaya çalışıyoruz. eh, sistem bir yere kadar kaldırabiliyor.

    donanım kendini yenisiyle değiştirmeye razı gelmediği sürece, önce yeni işletim sisteminin kurulamamasına, sonra da güncellenemediği için viruslarca harap edilmeye mahkum.

    şayet bu olmazsa, güzel, fakat şu an bunun olmamasını sağlayacak insanlar bile bana göre çok eski sürümde kalmışlar, o yüzden benim "güzel gelişmelerle" dahi mutlu olma olasılığım çok düşük.

mesaj gönder