• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (6.20)
istanbul kırmızısı - f. özpetek
uzun yıllar yurt dışında yaşayan yazar-editör orhan şahin, ünlü yönetmen deniz soysal'ın ilk kitabı üzerinde çalışmak için istanbul'a gelir. deniz, zenginliğinin son demlerindeki ailesiyle birlikte bir yalıda yaşamaktadır. orhan, daha ilk günden deniz'in karmaşık ilişkileri, esrarengiz arkadaşları ve aile bireylerinin ortasında bulur kendini. yıllar sonra döndüğü istanbul'u yepyeni gözlerle keşfederken, unuttuğu duyguları yeniden yaşamaya başlayacaktır.
  1. bu filme ilişkin haberleri, oyuncu kadrosunu ilk gördüğümde hafif bir huzursuzluk yaratmıştı bende ama önce yönetmene, sonra tüm diğer filmlerine ve tabii kitabının naif ve sıcak anlatımına yaslanarak kovmuştum tüm olumsuz fikirlerimi...varsın tuba büyüküstün ve halit ergenç tercihleri yapmış olsun...seyirciyi çekmek için dizi oyuncularının popülaritesiyle o bildik denkleme başvurmuşsa bile varsın olsun demiştim...nasılsa hikaye sağlam olacaktı, nasılsa ferzan özpetek filmi izleyecektik...büyük sofralar, içten dostluklar, aşklar, hayaller, kırgınlıklar...hem de istanbul'da, hem de kırmızı...

    "sevdiğimiz şeylere, yerlere, insanlara objektif yaklaşamamak büyük bir kırgınlık yaratmadıkları sürece gözardı edilebilir bir kusur olsa gerek." yazmışım filmi beklerken...belki tam da bu yüzden çıkışta mideme yumruk yemiş gibiydim. filmin ne bir hikayesi, ne özgün bir dili ne de bir kişiliği var... kürt sorununa da değinelim, istanbul'un bağrına saplanan inşaatların tiz sesini de duyuralım, dur şuraya da iki üç türbanlı bacı ile yanına uzun saçlı genç koyalım diyerek olmuyor o çok seslilik...istanbul kırmızısı yazınca ateşli bir film de çıkmıyor ortaya... film skalasında bu kırmızıyı diğer ateşli renklerin arasında nereye yerleştirecek bilmiyorum. yavaş akan, belli bir giriş, gelişme sonucu olmayan filmlere o kadar da yabancı olmamakla birlikte bu filmin bolca metaforla süslü görsel bir eser olduğunu iddia edenin kalbini kırarım!

    kitabından hem duygu hem de konu olarak fersah fersah uzak, elit hatta yer yer oryantalizme kayan bir bakışla sunulmuş donuk bir istanbul panoramasında yine hiçbir derinliği olmayan donuk karakterlerle bezeli, birbirine eklenmiş ayrı ayrı görüntülerin sıralanması...

    benim bir saatim var; uzun zamandır da kullanıyorum, akreple yelkovanın ucunda fosforlu bir renk olduğunu, karanlıkta da saati görebildiğimi farkettim dün...kırmızıya ilişkin söyleyebileceklerim bu kadar...
    mesut

mesaj gönder