• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (5.43)
Yazar elif şafak
firarperest - elif şafak
insan ki eşrefi mahlukattır, içindeki semavi özü keşfetmekle yükümlüdür. çıkacaksın yollara, kendine doğru git gidebildiğin kadar. keşif boynumuzun borcudur. kendimizi keşfetmek, aşkı keşfetmek, dünyayı keşfetmek, öteki'ni keşfetmek... (…)çakılı kalmamak sırf alışkanlıklardan ötürü demir attığın koylara. çıkmak oralardan, geçmek dalgakıranların beri tarafına, bilmediğin memleketlere varmak, tatmadığın yemekler yemek, sözlerini anlamadığın şarkılarla içlenmek, risk almak, dağılmak ve parçalanmak ve hasret çekmek buram buram, gurbetin tadına bakmak ve kendini yabancının gözünden görmek, şaşırmak yeniden, şaşırmak bir çocuk gibi dünyanın hallerine, çeşitliliğine, güzelliğine, acımasızlıklarına... şaşırmak ölene kadar... şaşırma kabiliyetini hiç yitirmemek... budur son tahlilde âdemoğullarına, havvakızlarına kendilerini keşfettirten serüven. (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)
  1. 2010'da yayınlanmaya başlanmış bir elif şafak kitabı. kitap, elif şafak'ın (yanlış saymadıysam eğer) 65 adet makalesinin derlemesinden meydana gelmekte. tür olarak türk edebiyatı ve deneme olmakla birlikte, deneme tarafı daha ön plandadır.

    derlenen makalelerde, aşk, insan, maneviyat, çeşitli toplumsal normlar, kadın ve kadın hakları, kadın-erkek ilişkisi, eşicinsellik, insan-toplum ve toplum-insan ilişkisi, yazarlık ve yazın, sanat, yalnızlık gibi birçok konu elif şafak üslubuyla ve elif şafak tespitleriyle ele alınıyor.

    !---- spoiler ----!

    "edebiyat sınıfta kaldı" isimli makalesinde, yazar egosu ve yazarların birbirlerine karşı olan kayıtsızlığı üzerine olan yazısı en çok beğendiklerimden biri.

    "bilmiyorum diyebilmek" isimli makalesinde, sabit fikirli olmak üzerine değiniyor. güncel toplum insanının sabit düşünceli yapısı, bilgi/dezenformasyon çağında genellikle kendi sabit düşüncesini doğrulayacak kaynaklara yönelmesi ve bu yüzden kendini değişime kapatıyor oluşu üzerine güzel tespitleri var.

    "hırs var, bir de hırrrs var" isimli makalesinde ise, sözlerine başlarken içi olumsuz intibalarla doldurulmuş bir kelimeden bahsediyor. var değil mi böyle kelimeler; örgüt/örgütlenme, sevme/sevişme ve daha birçok, duyulduğunda verilmek istenen mesajları olumlu olsa bile karşı tarafta olumsuz imaj bırakabilecek kelimeler... yazısının devamında mesleki anlamda hırstan ve egolardan bahsediyor. "edebiyat sınıfta kaldı" isimli makalesini de başka bir yönüyle destekleyen bir makale bu.

    "üslup meselesi" makalesinin kısa bir bölümünü aktarmak istiyorum: "televizyon haberleri, tekrar etmek ve telâşa vermek üzerine kurulu. en sıradan haber bile öyle bir panik havasıyla veriliyor ki, ekran karşısında gerim gerim geriliyoruz. her an bir skandal, her saniye bir "flaş flaş flaş" bekliyoruz. dünyaya birazdan bir meteor çarpacak duygusuyla yüreğimiz ağzımızda kalakalıyoruz. artık böyle bir şey türkiye'de televizyon izleyicisi olmak. her dakika diken üstünde bakıyoruz ekrana. hani bir nükleer saldırı da olsa, bir kedi ağaçta mahsur da kalsa aynı çığırtkan üslupla sunulacak. bunca gürültü içinde yoruluyoruz... hayâl gücümüz kuruyor. nüanslar ve incelikler hızla kayboluyor."

    "tesadüfler ki tesadüfler değildir" makalesinde, günlerin günleri, anların anları tutmadığı bir değişkenlik içerisinde bir çeşit monotonluktan bahsederek başlıyor yazısına. devamında ise üzerinde durduğu şey bakış açımızın her an aynı omadığı gerçeği oluyor.

    "kutuplaşma istemeyenlerin türküsü" makalesinden bir bölüm: türban tartışması, ülke gündeminden hiç inmiyor. bir yanıyla "artık ilerileyelim, önümüze bakalım, yürüyüp gidelim" diyor içimden bir ses, "takılmayalım bu kadar kılık kıyafete, bilhassa biz kadınların dış görünüşlerine." diğer yandan, her şeye rağmen sağlıklı buluyorum yazılanları çizilenleri. malum, konuşabilmek her zaman konuşamamaktan yeğdir. (...) bir demokrasi kültürünün ve etiğinin gelişebilmesinde, tüm bu aşamalar önemli rol oynayabilir. lakin, "polemik" başka şeydir, "diyalog" başka...

    "edep" isimli makalesinde, edebin bir nevi "ilkeler bütünü" olduğundan bahsediyor. bir bölüm aktarayım: bilgi bir perdedir. sen ne kadar bilirsen bil, nasıl bir âlim olursan ol, en cahil görünen insandan bile öğrencek bir şeyin vardır elbet. edep, bunu unutmamaktır.

    !---- spoiler ----!

    kitapta ön plana çıkarmak istediğim bazı makaleleri spoiler bölümünde belirttim kendimce. kısaca şunlara da değinmek istiyorum;

    firarperest, sıkıcı bir kitap değil. okudukça üzerine düşünmenizi sağlayabilecek birçok farklı tema var. düşünceyi maceracı bir yapıya sevkediyor.

    firarperest, benim için düşünce dünyamda üretkenliğin kısırlaştığı anlarda - ki o anlar genellikle yapacak hiçbir şey bulamayıp can sıkıntısı hissettiğim anlardır - derdime derman olacak bir ilâç niyetine okunan bir kitaptır.

mesaj gönder