1. açıklama gerektiren başlık.

    açıklamayı polemikten kaçarak değil, doğrudan ortaya konan düşükçe argümanlara cevap vererek yapacağım. daha sonrasında kendi argümanımı daha net şekilde temellendirebilirim.

    öncelikle, "tecavüzcü zihniyete sahip birinin yapacağı eylemdir." düşüncesine cevap vereyim;

    cinsiyetçi küfrün, tecavüz kültürü ürünü olduğu açık. fakat küfreden herkes bu tecavüzcü zihniyetine sahip değil. sebebi, dilin yalnızca içsel güdüler ve düşünceleri yansıtmak için değil, buna ek olarak ve hatta daha baskın şekilde, karşı tarafa bir şeyler anlatmak için kullanılması durumudur.

    ben birini tehdit ederken ya da bir konu üzerine öfkemi dile getirirken küfretmediğimde karşımdaki, "kültürel kod" gereği benim ciddiyetimi veya öfkemi anlamak için küfre ihtiyaç duyuyorsa, dolayısıyla, yani ben, biraz afilli bir terim kullanacaksak "henidik" düşünceyi, anlaşılır söyleyeceksek, zihinde oluşmuş ham düşünceyi ifade etmek, mesajı karşı tarafa iletirken o öfke ve muhtelif hissiyatı en iyi şekilde yansıtmak için küfre ihtiyaç duyuyorsam, küfrederim.

    birine, "çok aptalsın" dediğimde benim öfkem ve ciddiyetim karşı tarafa aktarılamıyorsa, fakat ben "çok aptalsın amına koyim" ya da "siktiğimin aptalı seni" dediğimde bunu daha iyi becermiş bulunuyorsam, ikincisini tercih etmem daha makuldür.

    dil, kişinin içindeki var olan isteği dışavurmaktan çok, kişinin karşısındakinin isteğinin, daha doğrusu zorunlu olarak maruz kaldığı ve açımını yapacağı tek kod şekli neyse onun kullanımının ürünüdür.

    tüm bunlara ek olarak, dilsel öğelerin kullanımı nedensizdir. yani, "ant içmek" kelime grubunun çıkışı kültürel bir ritüele dayanır fakat bugün bunu kullananlar, onu, kökenindeki ritüelden bağımsız şekilde, karşı tarafta uyandıracağı "yemin" anlamı için kullanırlar. yukarıda verilen bir ateistin dilsel öğeleri kullanımı örneği de bağlama uygun mesela. bugün, dinsel kelimeleri kullanan kişilerin hepsi, onları, inanarak, içindeki istek ve duyguların, düşüncelerin dışavurumu olarak kullanıyor denebilir mi? küfür kültürü de, kültürün temellendiği nokta açısından evet, bizdeki haliyle bakıldığında tecavüzle bağlantılı olabilir, fakat bireyin bu kültürü kullanımı onu tecavüzcülükle bağlantılı yapmak zorunda değildir.

    ayrıca, ateist-din metaforunun "alakasız" addedilmesini ve böylesi basit bir benzetmenin anlaşılamamasını algılayamadım. madem algılar bu kadar kapalı soyut düşünce ve metafora, o halde, neredeyse matematik kadar soyutlaşabilen dil-kültür-zihin ilişkisi temalı tartışmalara müdahil olmayın.

    bir de, bir dilde küfür olmaması, o dili konuşanların bizdeki manasıyla, "küfürsel" düşüncelere ve hissiyatlara sahip olmadığı manasına gelmez. dil-kültür ilişkisini daha iyi anlamak istiyorsanız, guy deutscher'in kitaplarını tavsiye edebilirim.

    son olarak; yine yukarıda "hadi biraz gerçekçi olalım" diyerek anlatılan, yalnızca, anlatan kişinin ve çevresinin nasıl da ayaktakımı mensubu olduğunu ortaya koyan benzetme ve hikayenin saçmalığına da değinmek istiyorum. konuyla alakasız bir şey varsa bu başlıkta, o da bu yorum.

mesaj gönder