1. ... öyle içimden geldi bu başlığın altına bir zamanki vaziyeti halimi yazmak...

    *

    insanların garip garip huyları var.
    bazen, grupta yer alan birileri, sırf o gün trip yapmak istediği için bunun yollarını arıyor. illa ki de o tribi atma amacı için ortam hazırlıyor. insan beyni işte. eminim böyle bir ortamı hazırlamak onu rahatsız etmiyor. belki de habersiz yaptığından.
    karar verildikten sonra bu ortam için uygun kurbanlar aranıyor. bu kurban da pek tabi de o grupta en nazının geçtiği, bazı şeyleri çabuk unutan ve olaylara hep iyi tarafından bakan biri oluyor. bu hep böyledir. çünkü insan, gelip geçici olduğunu düşündüğü sinirini birinden çıkarmak istediğinde, siniri geçince kaldığı yerden devam etmek ister. eğer bu kurban bu özelliklerde değilse, iş büyür ve trip arayışında olan kişinin siniri geçtiğinde artık yeni bir problemle ilgilenmesi gerekir. bu yüzden ve her şeyden dolayı kurban, bencil olmayacak, arkadaş canlısı olacak, çabuk unutacak, iyi tarafından bakacak ve özür dileme potansiyeli olacak… en güzel stres topu işte… ha, bir de trip atacak olanın etrafında, onun tarafında olacak ve her dediğine koşulsuz evet diyecek kişilerde tespit edildiyse değmeyin keyfine… kimsenin umurunda olmaz bu kurban. kimse sorgulamaz onun yalnızlığını o zaman.
    trip atan tribini atar gider kurbana. tabi bunun için kurbanı kışkırtmak gerek önce. ortaya bir laf atar. o lafın, kurbandan başka kimse tarafından umursanmayacak bir laf olması gerekir tabi. kurbanın dayanamayacağı ve karşı çıkacağı, “bugün söylemezsem hiçbir zaman söyleyemem” diyeceği bir laf.
    lafı attıktan ve kurbanın yorum yapmasından sonra elbette kurbana saldırma zamanı gelir. “muhalefetsin, farklı düşünceye dayanamıyorsun” gibi söylemlerle konu hem başka tarafa çekilir, kişiselleştirilir, hem de kurbanın klasik bozguncu tavırlarıymış gibi lanse edilme fırsatı çıkarılır ortaya. bu tavırların oluşturulması, üçüncü kişilerde, kurbanla olan daha önceki dialogları canlandırır. bu aşama sonrasında da yandaşcılık başlatılır. bu da kurbanı yalnız bırakma operasyonudur.
    artık tripçimiz, trip eyleminde, kazasız belasız azalma eğilimine girmiştir. kenara çekilmiş ve “ben artık hiçbir şey söylemiyorum sana” demeye başlamıştır. ama kurban kişi ateşlenmiş olmasına ve sorularını tamda sorma noktasına gelmiş olsa da, karşıdaki kısık gözlerle bakarak, “seninle mücadele edemiyorum, kalbime zarar veriyor bu” lafları etmeye başlamıştır bile. bu da kurbanı iyice gerim gerim germe projesidir. bu noktada yalnızlığı hisseden kurban, yardıma ihtiyacı olduğunu anlasa da, üçüncü kişiler ona çoktan kısık gözlerle bakmakta ve eski dialoglarını görmektedir. kimse o an kurbanı sevmemektedir artık. ve kurban gerçekten de iyi niyetinin kurbanıdır… ve yalnızdır.

    oysa ki; onun tek istediği iyilik yapmak, dost olmak ve her şeyi, yaşayan herşeyi korumaktır.
    ama insanlar bencildir ve asıl farklı görüşe tahammülü olmayan onlardır.
    günlük telaşlardan, kıran kırana kariyer mücadelelerinden, hep kazan hep kazan hırsından, analarından babalarından gördüklerine bir şey katmamalarından, gıybet sever kişiliklerinden, sahip olma güdülerinden, gösteriş huylarından, ön planda olma ve ilgi meraklarından... çözememişler kötülüğün ne olduğunu.

    herkes, kendini iyi sanıyor ama değil.

    iyilik başka bir şey…

    *

    bu kurban, bu anı yaşadıktan sonra kendini anlayan başkalarına yönelmiştir artık.

    ve artık o da iyilik derdinde değildir.

mesaj gönder