• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (10.00)
bostandaki pırlağuç - ilker şaguj
doğal frekansların dışında – gaipten gelen şiirler. sözcükle çalışan bir infrasound düzeneği. anlamı dalgalar halinde yayıyor şaguj’un “pırlağuç”u, ses korkuluğu.



“bu kanı anemi

simsarlardan tazeleyerek aldım. kan insan gibi değildir.

yerine birinin geçtiği hemen anlaşılmaz.”
  1. bostandaki pırlağuç

    xvi

    gücenmek selamında bulunduk
    ölü askerlerin hırsla ağızlarında çevirdikleri künyeleri
    makyavelli’nin gözüne girmişidir, atını terk edip piyadelere binen süvariler
    ergenliği kocamış kasırgalara sürtünerek boşalan adamleyin
    dehhaş ve arzulu geçmiş, levhası o kasırgalarda asılı,
    karlağucu geceleyin yarasa sanan
    (iki velet gölge oyununda, doktorculuk)

    ucuz denemelerden felsefe öğrenmeye çalışan okullular,
    dairenin yarı çapındaki göstergeden yere sarkan ortak kümede servetini yitirmiş adam
    arakladığı dişlerden artık ayıklayan fukara
    kararsızlığını saçına sürdüğü plastik tokayla havalandıran
    kızoğlankız -eskiden mahcup ve boynu büküktü, şimdi italik-
    olur da gücenişin başlattığı erosal iç savaş.

    sağmal hayvan akıtıyor, sağmal dürtü olmaz, hayvanın gevişinde gök cisimleri
    simlenen, adına süs sineması denilen pişkinlik
    karıncalı ekranın karşısında dikilen şehla sekreter
    kayanın, bütünden kopup tozlu yuvarlanışı, işgörür sayha
    sabahları lavaboda yüzüne turnusol kağıtları çarparak ayıkan amele

    yakarış genzi temizleyedura, zımpara; sineyi parpazlatıp
    çenedeki duldayı açığa vuragören.
    sümbül, karanfil, beyaz gül, bayat öd yağı yahut ekşirteni
    sulandığını körlemecine burnuma çekip ağzımı çalkaladığım
    sulandığını okşa okşa kıvandırdığıvım.

    kurşunu bitince tıktıklayan tabanca -erliği nicelerince kabul
    görmemiş-
    savaşı pırpırlayan kloş eteklere bakakalmakta duran
    ki vurulmak yığılıp düşmek bir fettanın karşısında
    yutkunmaktı hülasa, bazı delikanlılar için.

    (bkz: kargış)

mesaj gönder