1. dinin toplumsal boyutu. müslüman olmadığını iddia eden birinin cenaze evinde allah rahmet etsin demesi, temennilerinde inşallah demesi, biri selam verince aleyküm selam demesi vs.

    müslüman olmadığını iddia eden kişi tabirini kullandım çünkü emin değilim. müslüman bir toplumda yetişip müslüman olmamak fikrini henüz kabullenemiyorum. en fazla islam dinine inanmayan bir müslüman olabiliriz gibi geliyor. sebebi ise olayın toplumsal ve kültürel boyutu. hristiyan, musevi ya da ateist olmak konusunda pek de fikrimiz olabileceğini sanmıyorum. şöyle olabilir; “allah’a inanmıyorum ama gece çalan bir davul var” korku anlarında sığınıcak en yüce makam “allah” oluyor, hayırlı olsunlar, allah bir yastıkta kocatsınlar, diyecek laf bulamadığımız her an, duygu yoğunluğu yaşadığımız her an, temiz duygularımızı açıkça ifade etmemiz gereken her an, müslüman kodlarımız devreye girer.

    mesela yeni doğmuş bir bebeği severken maşallah demek zorunda kalabiliyoruz. çünkü her an annesi çocuğuma nazar değdirecek düşüncesine kapılabilir.maşallah diyeyim de allah katında korunsun ben de zan altında kalmamayım diyebiliyoruz. . etrafımızda ben müslüman değilim o yüzden de çocuğumu sünnet ettirmeyeceğim diyene pek rastlamıyoruz, aynı zamanda bunu yapmanın çocuğun toplumdaki yeriyle ilgili nasıl bir tavır olacağı konusunda yeterli bilgiye sahip değiliz. yakını ölen birine diyecek laf bulamayınca da en samimi duygumuzu en kolay yoldan onun ve herkesin kabul edeceği şekilde nasıl geçirebiliriz? allah rahmet eylesin deriz. demezsek olmaz sıkışırız. öldükten sonra dirilmeye inanmasak da, ateist olsak da o an o noktada allah’tan rahmet dilemekten başka seçenek kalmamış olabiliyor. hem de cenaze törenleri var örneğin, inanmıyorsak ailemizden biri ölünce imam yıkamasın mı? ya da cenaze namazı kılınmasın mı demeliyiz. buna cesaret edebilir miyiz? sıkışınca isa bizi korusun demiyoruz ya da en yakınımız yoğun bakımdayken bir dilek dilemek için “umarım iyileşir” kelime öbeği geçmiyor da “allahım nolur iyi olsun, kalksın” diye yakarışlarımızı yine o makama yöneltiyoruz, usc’ye değil.

    benim şahsi görüşüme göre, türkiyede yaşayan her insan islam ile anadolu kültürüne yerleşmiş her öğeyle barışmalıdır. hatta “müslüman” etiketi ile de barışmalıdır, çünkü aksi pek mümkün görünmüyor. kendi köküne, kültürüne, toplumuna yabancı, uzak olmanın bir anlamı yok diye düşünüyorum. evet müslümanız, yerine göre inanmayan, sorgulayan, ateist, agnostik vs ama temelinde kültür kodunda müslümanız. en çok müslümanlık hakkında fikir sahibiyiz, en çok müslüman toplumu tanıyoruz, bu şekilde varlık gösterebiliyoruz. ateist bir toplumun ne olacağı hakkında zerre fikrimiz bile yok. programla birlikte default yükleniyor yani, android telefonda kaldırılamayan google uygulamaları gibi.
    abi

mesaj gönder