1. "türkiye'de hd/3d/4k çözünürlüklerinde sayısal yayın yapan bir dijital platform. 1999 yılının ocak ayında kurulmuş, 2000 yılının nisan ayında hizmet vermeye başlamıştır. süper lig maçlarının yayın haklarını elinde bulundurmaktadır. eutelsat 7a uydusu üzerinde yer almaktadır. türksat uydusunda da bazı kanallarının yayını vardır. şirket 2015'te bein media grup’a satılmıştır."

    ne olduğunu ülkemizde yaşayanların bildiği bir erişim platformudur. kanımca yayınları da kalitelidir. güncel filmleri izleme ve dünya dizilerini takip etme fırsatı verir. bunun karşılığı olan parasını da alır tabii. buraya kadar sorun yok benim için.

    benim için sorun; aylık internet, televizyon ve telefon (ev telefonu) faturalarımı azaltmaya karar verdiğimizde ortaya çıktı. ttnet hizmeti olan internet ve ev telefonumuzun gereksiz pahalı olduğunu hesaplayınca hepsi bir arada paket arayışına girmiştim. tam da o aralar mahallemize fiber hat döşenmeye başladı ki bu iki bayram öncesine dayanıyor. hemen inşaat sonrası tursat'ı arayıp mahallenin ilk randevusunu almıştım. işte geçen hafta gelip taktılar fiberi ve içinde hem internet... konu iyice dağıldı, ben digiturk anlatacaktım. hemen topluyorum.

    e, durumu kabaca anlatabildiğimi umuyorum. artık digiturk'e ödediğimiz kabarık faturadan kurtulma zamanı gelmişti ve bir hevesle mesai saatinden sonra o bilindik numarayı aradım. mesai saatinden sonra olmasının şöyle bir önemi var; yok paket değişikliği, yok sinyal azalması, yok teknik servis, yok bıdı bıdı diye ararsanız karşınıza mekanik kayıtlar çıkıyor ve bir insan evladına ulaşamıyorsunuz. haa, benim gibi "iptal edicem canım benim" tuşlayınca hemen "müşteri temsilcisine şeediyorum, ayrılmayın" şeklinde uyarı geliyor. hattın ucundaki temsilciye üyeliğimi iptal ettirmek istediğimi söyledikten kapatana kadar geçen süredeki tüm çaba iptalin iptali üzerine oluyor. "şunu da verelim, bunu da hediye edelim, şöyle pazarlık, böyle pazarlık" şeklindeki diyaloglar, pardon aslında monologlar; çünkü bendeki cevap hep aynı; "teşekkür ederim, lütfen iptal işlemini başlatalım." bir süre sonra teklifler ısınıyor. reddedilemeyecek hale getirilmeye çalışılan tekliflerden biri de halihazırda kullandığım bir özelliğin tekrar teklif edilmesi oluyor. somutlaştıratım; "- hd kanalları hediye edelim. - efendim zaten hd kanallara para ödemedim ki bu zamana kadar." şeklindeki sıcak pazarlıklar sonucunda temsilcimiz yelkenleri suya indiriyor ki bu benim performansımla yaklaşık on beş dakika sürüyor. ardından bilindik güvenlik soruları teraneleri ve büuük final;

    - efendim, iptal işlemini telefonla yapamıyoruz. herhangi bir bayiiden ıslak imzalı dilekçe vermelisiniz.

    vay efendim, vay vay vay! on beş dakika ben neyi bekledim kardeşim? telefonu açar açmaz iptal istemimi söyledim. gerçi zaten telesekreterde iptal tuşuna basmışım belli ki. madem telefondan işlem yapılmayacak, telefona "iptal işlemleri" demeyin de "iptal etmek isteyenleri ikna çabaları" deyin bari. tüm konuşma boyunca temsilcinin beni ikna çabalarını anlayışla karşıladım. sonuçta müşteri kaybı iyi bir şey değildir. beni kandırmaya çalışması da çok haklı bir ticari bir yaklaşım. fakat işlemin yapılmadığı bir platformda on beş dakika bekledikten sonra alay eder gibi...

    sigarasız sekizinci günümdeyim ve beni akşam akşam bunaltan digiturk yetkilisine bile küfür ederek telefonu duvarlara fırlatmadıysam nikotin bağımlılığım tabana yaklaşmış demektir.

mesaj gönder