• izledim
    • izliyorum
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.63)
beş kardeş
aynı evde yaşayan beş kardeşin naif öyküleri.
  1. bu diziin 9. bölümünü daha yeni izledim, bunca zaman sonra bu kadar benimsediğim başka dizi olmadı hiç, gözlerim doldu çoğu zaman özellikle bu bölümde ve bu bölümün parçası zaten ayrı bir konu başlığı olur.

    --- `ağır spoiler` ---

    şimdi gelelim sait karakterine, kardeşlerini büyütebilmek adına herşeyi yapmış bu adam, aslında bir çok kişinin standart babası gibi, sürekli olarak en ufak bir hatada kızarken, özellikle orhan minibüs parası isterken fazladan para verip "taksiyle miyu miyu" dediği anda belli ediyor aslında kardeşlerini ne kadar sevdiğini, ne olursa olsun yanlarında olmak için herşeyi yapmaya uğraştığını, sonra her ümitsizliğinde her yere düştüğünde canan hanımın gerçek bir yol arkadaşı gibi onu kaldırıp devam etmesi, sırf bu sebeten sait karakterinin dönüp "canan hanım müthiş bir insansınız" demesi, kuvvetle muhtmel ilk bölümlerde "abiii" diye koşan karakterlerin yerlerini "canan yengeeeee" diye çığırarak koşmasına sebep olmaktadır.

    ama bana asıl vuran bu değil, bana asıl vuran nazım karakteri ile nadir sarıbacak'ın bir anda 4. duvarı kırarak, shakespeare tiradına başladığı andır, çünkü kendi içinde masumca belki biraz para kaidesi için yapılan herhangi bir işte, oyun, çizim, ya da yazı işlerinde mesela bir blog'da ilk reklam geldiği anda kimse aha reklam aldım diye sevinmez, aksine acaba bunun nasıl bir etkisi olur yazılarıma, çizdiklerime oyunlarıma diye korkar. nazım karakterinin orada isteiği gazetesini satıp insanlardan aldığı para ile gazetesini döndürmek iken, reklam alarak kardeişini desteklediğinde yüzündeki ben rüyamı sattım hali beni vurdu en çok. özellikle bu ülkede zamanını hayatını satarak para kazanan bizler için, kimbilir kaç kişi para kazanmak uğruna vazgeçti hayallerinden kimbilir kaç kişi, bir sevdiğini desteklemek için sattı hayallerini.

    bu bölümde bana en çok dokunan gözümü dolduran bu oldu, belki onur ünlü hissettiğini nazımın aracılığı ile gösterdi, tek yaptığı insanlara kaliteli yapımlar izletmek olan bir adamın hayallerini sattığını söylemesiydi belki o tiraddan sonra masaya konan o 10 bin tl.

    tiradın ise;
    "yoksa kim dayanabilir zamanın kırbacına?
    zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine
    sevgisinin kepaze edilmesine
    kanunların bu kadar yavaş
    yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine
    kötülere kul olmasına iyi insanın
    bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken? "

    bölümü günümüzü anlatırken tam bam teline vuruyor izleyicinin. ben her yazarın her müzisyenin orjinal halini koruması gerektiğini savunan bir kişi olarak ve tiradın ingilizce halini kenneth branagh sesi ile hatırlarken nazımın azından dökülen türkçe halini hiç yadırgamadım, bu da bazı oyuncuların diller değişse bile aynı güçle aynı hissiyatla aynı tiradı bazen daha can yakan şekilde okuyabildğini, oynayabildiğini göstermiştir. sırf bu yüzden onur ünlüye teşekkür etmek gerekir.
    --- `spoiler` ---

    sonuç: gerçekten teşekkürler onur ünlü, nadir saribacak, serkan keskin , osman sonant, tansu biçer, fatih artman, nihal yalcin, serdar orçin, ece dizdar, merve ates, serhat talay, aysen gruda, köksal engür, eren sahin, gizem erdem, ahmet kaynak.

    not: bu yorumu yazmaya başladığım tarih ağustos ayı idi (o zamanlarda üye değildirm henüz youreads'e) ve hala izlemedim 9. bölümden sonrasını korkuyorum bitecek diye istiyorum ki bitmesin.^:korkunun ecele faydası yok^

mesaj gönder