1. ockham'ın usturası, skolastikde ortaya cikmis hoyristik bir arastirma prensibidir. aciklayici hipotez ve teorilerin kurulmasinda, mümkün olan en fazla tutumlulugun gösterilmesini ister.
    bu prensip, uygulamalarini, bilim felsefesinde ve bilim metodolojisinde bulur.
    basitce söylenirse;
    1. eger bir olgunun farkli sekillerde aciklanmasi mümkünse, bunlardan en basit olaninin tercih edilmesi gerektigi,
    2. bir teorinin basit olmasi, ne kadar az degisken ve varsayimlarinin oldugu ve bunlarin birbirleriyle iliskilerinin, ne kadar acik ve mantikli oldugu ile ilgilidir.

    ockham'ın usturası, bir teorinin kalitesinin ölcümünde kullanilan bir cok kriterden sadece biridir ve teorilerin gecerliligi hakkinda birsey söylemesede, gereksiz varsayimlari elemeye yarar.

    ayrica, ockham'ın usturası sadece, farkli teorilerin ayni derinlikte aciklama yaptigi durumlarda kullanilabilir. karmasik bir teori, eger olguyu daha iyi aciklayabiliyorsa, basit olana tercih edilecektir. ayni izafiyet teorisinin, klasik mekanikten daha karmasik olmasi ama cok daha genis bir alani aciklayabilmesi gibi.

    ockhamin prensibinin ünlü sekli, yorumu, "entia non sunt multiplicanda praeter necessitatem" varliklarin gerektiginden fazla cogaltilmamalarinin geregi, filozof johannes clauberg (1622–1665) aittir.

    ockham'ın usturası, bir tutumluluk prensibi olarak, ilk 19. yüzyilda, matematikci w. r. hamilton da gözükmekle birlikte, j. s. mill in bilim felsefesi alanindaki calismalariyla, yayginlasmistir.

    fikrin kendisi, aristoya dayanir. yani doganin her zaman basit yolu secmesi. ama ockham bunu, tanrinin gücüne süphe düsürür nitelikte olmasindan, kabul etmez, ona göre tanri isteseydi en karmasik yolu da secerdi. doganin kendisi degil ama onun teorileri bu tutumluluk prensibine uygun olmaliydi, ockhama göre.

mesaj gönder