1. Yazın, bayramlarda, seyranlarda gelip akdenizde çimen millet, hep içiyorlar deniz kalmadı ankaraya burdan taşıyıp götürecekler diye çok korkuyom *
  2. ben asıl istanbullular nasıl yaşıyor onu merak ediyorum. milyonlarcası aylarca, belki yıllarca deniz görmeden hayatına devam ediyor.
  3. hakkında sanırım ankaralıları cidden kızdıracak fikirlere sahip olduğum, ankaralılara acımama sebep olan konu.

    sanırım ankaralı olsam bu mesajdan sonra kendi ağzımı burnumu kırmak isterdim ama cidden ankara insanına, yalnızca yaza has, acıyorum.

    yahu yazın denize girmeden geçen bi' gün resmen kayıptır. ve bu cidden yalnızca eğlence ve serinlemek adına olan girmek de değildir. güneş batarken bi' on beş dakika o tuzlu sulara kafanı sokup çıkarmak.. ruha daha iyi bir ilaç gerekir mi?

    neyse, umarım ankara, yahut geniş ifadeyle iç anadolu insanını kızdırmamışımdır ama durum böyle, ha siz amip misiniz derseniz, denizin ruh üzerindeki onarıcı etkisini gördükten sonra, evet biz ailecek amip'iz. o deniz olmadan yaşanmaz efendim, gece dolunay akdenizden yavaş yavaş yükselirken virginia veyahut tezer okumadan geçecek bir yaz?

    atınız çöpe.
  4. hangi ankaralıya sorsam "balık mıyız la biz ?" cevabı ile karşılaşıyorum, lakin biz lise zamanında ortaokul zamanında okuldan kaçmalarımızda sahile vakit geçirmeye giderdik. ankaraya okumaya geçtikten sonra belli bir süre sahilsizliğe alışamadım :|
  5. doğduğumdan beri denize kıyısı olan güzel şehrim bursa'da yaşıyordum, sonradan istanbul'a taşındım. deniz yine var tabi. daha yakınımda hatta. başka yerde yaşamadığım için "denizi olmayan yer olsa nolur ki" diye düşünürdüm. geçen sene sosyal sorumluluk projesiyle doğuya gidene kadar. havanın kuruluğu öyle etkiliyor ki insanı su içmek bile işe yaramıyor. akşamları gitar çalıp şarkı söyleyip eğlenelim diyoruz, benim yanımda hep su şişesi duruyor, su içmesem boğazım kuruyor direkt zor söylüyorum. geri döndüğümde nem beni ne kadar mutlu etti bilemezsiniz. o günden beri ben de denizsiz yerde yaşayamam diyorum. ankara'da yaşayan arkadaşlarım nasıl alıştı bilmiyorum valla.
    jimi
  6. ankara'da bulunduğum uzunca süre zarfında zorluk çektim bu yüzden. malum, kuruyan ve kuruluktan durmaksızın sızlayan solungaçlarımızın her gün tuzlu suyla ıslatılması, alglerle silinmesi acı veren zahmetli bir iş çünkü.

    bir de sadece kızılay metrosundaki aski şubesinden uzun kuyruklar sonucu tedarik edebildiğimiz günlük ya da 3 günlük tuzlu su tüplerini almak işkenceydi. öğrenci indirimi olsa da maddi külfeti, ek işi zorunlu kılıyordu. kuyruğa kaynamaya çalışanlarla çıkan hır gür de cabası.


    !---- spoiler ----!

    hayatımın çoğu izmir'de geçti. izmir gözbebeğim. izmir'i ve denizi çok severim.

    ama yapmayın böyle klişeler, itici oluyor. niyetsiz de olsa küçümseme içeriyor.

    ankara'yı da çok severim; trençkotlu, duygusal bir delikanlıdır o. ikisini de sevebilirsiniz bazen, oluyor bak.

    !---- spoiler ----!
  7. bokun içinde yüzüyoruz ya afedersiniz
  8. deniz olan yerde yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu bilmedikleri için "bir başkadır benim memleketim" diyip yaşayıp gidiyorlardır.
  9. ne denizmiş arkadaş
  10. ' ankara' nın denizi vardı, astılar.' sözünü aklıma getiren başlık.