1. uyuşturucu gibidir.
  2. çok tehlikelidir. tamam, güzel yanları yok değil ancak en büyük sıkıntısı beynin rasyonel düşünce yapısını komple bloke ediyor. uçurumdan aşağıya düşmene 10 metre var ama sen bu uçurumu fark edip sağa sola tutunamıyorsun. mümkünse benden uzak olsun ama bundan güzeli benim olsun.

    (bkz: sevgi)
  3. her şey özlenebilir de bu da özlenir diye sorarlar adama. özledim be...
  4. en büyülü hastalık. modern günümüzde pek değeri kalmadı ama ben inanıyorum, dünyada kıymetini bilen, basitleştirmeyen insanlar hala var..
  5. aşk gibi tanımı muğlak olmayan ama yine de bazen karıştırılan, başka his ve denklemler ile bir tutulan oluş. aşkın tanımı insan adedince değişken ve elastikiyeti olan bir kavramdır. aşık olma hissiyatı ise, elle tutulur ve gözle görülür bir veri olduğundan, (mecazen) çetrefilli bir döngü değildir. her insan aşık olduğunda, ekseriyetle hissettiği şey, karnının üzerinde bir kelebek vadisi olur, ya da ayakları yerden kesilip bulutlara taşınır, yahut maşuk haricinde görüş alanı mat, maşuk ise gökkuşağı gibi renk bulur. aşağı yukarı hissi edinim ve refleksler bu yönde. zaten oluş bir nihayete gebedir ve nihayete bakıldığında, kelebekler fil ayağına döner, bulutlar kaldırım taşı olur ve renkler eski haline, nihayet bildirgesi de mat olur. bunun yanında: hoşlantı ve şehvet gibi istemci tetikleyen hâllere de bazılarımız aşk diyor ve âşık olma eşiği olarak görüyor. hoşlantı zarfı mazruf bulunca ve şehvani arzular katre katre süzülünce, aaa şaşkınlığı peyda oluyor. bu idrak zayıflığı, tıpkı bayılma ile ölmeyi karıştırır gibi bir zayıflık ve kişilik inşası tam olmamış kişi ve kişilerde görünen bir bölünmedir.


    âşık olmak dünyanın en güzel şeyi ve yaşamı güzel kılan bir yalanıdır. evet, gerçeğidir diyecektim ama vazgeçtim. vazgeçtim çünkü her şey gibi âşık olmak da gerçek karşısında parıltılı ve simli hâlini kaybediyor, hükümsüz ve hiç olmamış, yaşanmamış bir hayal olarak kalıyor. oysa yaşanmış.

    uzun bahis. bence en güzeli âşık olmak. kısacık güzellik kuşağı yaşamak var iken felsefi ve esef dolu münazaralara ne gerek var?
  6. sanırım ihtiyacım var aşık olmaya bağlanmaya. zor günler geçiriyoruz.
  7. daha önce hiç olmadıgimdan mütevellit benim için anlam taşimayan bi eylem. ama bir gün olursam da neden olmasın dedirten
  8. hatırlıyorum
    bir zamanlar hissetmiştim. sıkıtılı bir sonbahar gecesiydi. üşüyordum. üç adım ötede onu gördüm. saatten haberim yoktu.

    muhabbetin sıcaklığıyla ısındım sonra. yavaş yavaş ilerledik birbirimize. zaman durdu. aktı sözcükler. ne çevremde olan biteni görebiliyordum ne kendimi

    bazen aşk dantelli tepsilerin üstünde sunulur insanlara.
    bazen arayıp bulamazsın.

    hani bir şey olsa, yer yarılsa, sihirli bir el alsa götürse ta kimsenin olmadığı yerlere hiç sıkılmazdık. çünkü iki kişiydik.

    sonra tüm sevenler gibi terk edildim. bekledim durdum. bazen bir duvar saatinin pili biter. öyle durdum. hiç ilerlemedim.

    aradan epey zaman geçti. toparlandım sanıyordum. yanılmışım. zihin mükemmel bir şey. her seferinde yanıltıyor.

    sonra saatler ve günler birbirini izledi. unutmadım. yanan bir köz gibi küllendi üstü. biri üflese var gücüyle tekrar alev alıyordum.

    eksildiğimi düşündüm. depresyona girdim. bir ara çıktım. özgüvenimi kaybettim. zaman geçti. özgüvenim geri geldi. insanları umursamamaya başladım. sonra tekrardan umursadım.

    yürüyordum. sonbahardı. gündüzdü. hava sıcaktı. öğle vaktiydi. onu gördüm. bir yolun son durağıydı heralde. muhabbetle serinledim.. bir daha aşık olamam sanıyordum. zihin mükemmel bir yapı. yine oldum.
  9. insanı vezir de eder rezil de