1. mavi hapı seçen milyonlarca şizofrenin aksine kırmızı hapı seçendir. sanalın değil, gerçeğin evliyasıdır.
  2. belit
  3. entelektüel üretkenliği sebebiyle, takipçi sayısı çok büyük miktarlarda olmamasına rağmen büyük dinler tarafından en büyük tehditlerden biri olarak kabul edilen felsefi akım. tek başına bu bile iyi bir düşünsel altyapının ve sağlam temellere oturtulmuş eleştirilerin ne kadar güçlü olabileceğinin kanıtıdır.

    ancak bu özelliği, bütün takipçilerinin eşit derecede akılcı ve mantıklı olmasını garantilemez. özellikle facebook'taki yerli ateizm gruplarının içeriklerine bakıldığında bunu görmek mümkün. pek çok şey gibi ateizm de bir trend olarak belirlenmiş ve zeki olmanın göstergesi gibi kabul edilmiş, başkalarını aşağılamak ve onlara hakareti meşru kılmak amacıyla bir kimlik gibi kullanılır olmuş. pek çok genç ateistin(ya da atheist wannabe mi demeliydim) kulaktan dolma bilgiler yerine bolca okuması ve bu felsefi akımın temellerini anlaması gerekmekte. ama ne hikmetse kendilerine bu tavsiyeyi verip argümanlarını yanlış kurduklarını söylediğiniz zaman, yılların militan ateisti bile olsanız dinci damgası yiyebilirsiniz.

    ezcümle, tıpkı birçok şey gibi (anarşizm, komünizm vb) içi boşaltılıp kuru bir trend haline gelmekte olan güzide bir felsefi akımdır.
  4. çoğunlukla yanlış anlaşıldıklarını düşündüğüm insan modeli. aslında tanıdıklarımın hepsi agnostik ateist. yani tanrı asla yoktur değil de elimizdeki verilerle tanrının varlığı kanıtlanamıyor dolayısıyla yok kabul etmeliyiz düşüncesinde.

    edit: diğer bir yanılgı da haramlardan kaçınmak zor geldiği için ateist oldukları. öyle bir durum olsa günahkar müslüman olurlardı. bu durum için ateist olmaya gerek yok.
    bb
  5. Bir şarkı olsa, böyle olurdu.

    elimdeki saz yeter canıma

    ''Haykırmak için, kudretin senin olsun
    Kudurmak için, şöhretin de olsun
    Saldırmak için, servetin senin olsun
    Yalvarmak için, allahın senin olsun

    Benim içimdeki aşk, elimde ki saz
    Elimdeki saz, içimde ki aşk
    İçimdeki aşk, elimde ki saz
    Elimde ki saz yeter canıma.''
    ozumm
  6. lisede bir arkadaşım vardı. kendisi dini şeylere pek inanmazdı. o zamanlar bu benim çok nadir gördüğüm şeylerden biriydi. etrafımdaki herkes dindardı, yada öyle davranıyordu.

    o zamanlar ateist nedir bilmiyordum. sanırım sınıfımızdaki çoğu kişi biliyordu ve çocuğa biraz daha 2. sınıf insan gibi davranıyorlardı. fiziksel şiddet değilde biraz daha psikolojik şiddet uyguluyorlardı. dalga geçmeler, sürekli laf atmalar bağırmalar falan.

    çocukta gayet efendi, terbiyeli biriydi. hani öyle yırtık biri değildi. aramız o kadar iyi olmasada sınıfta sanırım en iyi anlaşabildiği kişi bendim. pek fazla konuşmazdı lakin konuşmaya başlayınca gündem konuları hakkında çok iyi konuşurdu.

    aslında yorumu bu çocuğun sınıfa sorduğu birkaç soruya bağlıcağım. çok alay ettiklerini söylemiştim. birgün yine dalga geçerlerken çocuk bir anlık sinirle sınıfa sordu "namaz kılıyor musunuz?" sınıf biraz cılız bir sesle "yok." dedi. tekrar "oruç tutuyor musunuz?" diye sordu. sınıf tekrar "yok." dedi. sanırım hep bu anı beklemişti ki biraz yüksek bir ses tonu ile dedi ki "sizinle benim aramda pek fark yok. sizde namaz kılmıyor, oruç tutmuyorsunuz bende. tek farkımız ben kendime itiraf edebiliyorum siz edemiyorsunuz."

    bu sözleri üzerinden yıllar geçmesine rağmen unutmam. ne zaman biri oruç tutmadığı yüzünden dayak yese. biri içki içiyor diye dışlansa aklıma gelir.
  7. ateistlerin neden ateistlikte karar kılar kılmaz intihar etmediklerini merak eden, neden iyilik yaptıklarını kavrayamayan insanlar var.

    bir ateist olarak şöyle bir sonuca vardım.

    öncelikle bu düşüncedeki arkadaşların bazı gerçekleri kabul etmesi gerekiyor. bunun için de gözlerinin etrafını örten at gözlüğü dediğimiz engelleri çıkarıp bir kenara koymaları gerekiyor. bu arkadaşların kavrayış kabiliyetlerini engelleyen en önemli husus dünyanın, evrenin sadece kendi hayal güçleri sınırları içinde bir gerçekliğe sahip olabileceği yanılgısına sahip olmaları. öyle bir şey ki, eğer bir hadise bu arkadaşların mantığına yatmıyorsa, hayal etmekte güçlük çekiyorlarsa hemen "olmaz öyle şey"e bağlıyorlar. ateizme bağlayacak olursak, bu arkadaşlara göre ateist kişi ya trollük yapıyordur ya da sırf kızlara cool görünmek için rol kesiyordur. çünkü hem ateist olup hem de ateist olduğunun ikinci saniyesinde intihar etmeyen bir varlık, bu arkadaşlara göre, var olamaz, çünkü akla mantığa uygun değil.

    böylesi bir yaklaşım yavan bir faşizmin habercisi olduğu gibi (ki pek çok akp milletvekili sadece ateizm konusunda değil ama başka ihtilaf noktalarında da böyle bir bakış açısına sahip - eğer bana mantıklı gelmiyorsa ya troldür ya da gizli bir ajandası vardır!), aynı zamanda dünyanın kendi etrafına döndüğünü zanneden psikolojik bir rahatsızlığa da işaret eder. neyse, geçelim...

    bu konuda üzerinde laf edilebilecek ikinci husus inanan insanın bakış açısıdır. buralarda da geyiğinin döndüğünü hatırladığım pek meşhur bir akıl yürütme var, pascal'ın kumarı diye.

    pascal şöyle diyordu: yaşadığım süre içinde tanrı'ya inandığım için katlanmam gereken külfet o kadar az ki tanrı'ya inanmanın ödülü olan cennetin sonsuzluğuyla kıyaslandığında bu gerçekten hiçbirşey. pascal insanları daha da ikna etmek için sonsuz mutluluğun karşısına çok ağır ama sonlu bir külfeti koyuyordu. matematiksel olarak sonsuz cennet sonlu külfete her zaman galip geliyordu.

    pascal akıllı adamdı ama sanırım islam'ın incelikleriyle pek haşır neşir değildi. çünkü islam ne kadar kötü olursa olsun her müslümana cennet vaat eder.

    bu şu demek: eğer müslümansan, yani islam'ın ve iman'ın şartlarına inanıyorsan, yaşadığın sürede yaptığın kötülüklerin ölçüsünde sonlu bir süre cehennemde yanacaksın ama sonra cennete gideceksin, hem de sonsuz bir zaman kalmak üzere!

    sevgili pascal'ın akıl yürütmesini islam'ın bu özgün koşullarına tatbik edersek bu şu demek: yapabildiğin kadar kötülük yap kardeşim. sen kelime-i şehadet getirdin mi? getirdin. o zaman dert etme. biraz cehennemde yanacağız. evet fena ama olsun. bir sonu var en azından. sonra, sonlu bir süre sonra, cennete yatay geçiş yapacağız.

    kanımca insanlar pascal'ın kumarındaki mantığı düşünerek değil ama bilinçaltında hissederek tanrıya inanıyorlar. ama çok benzer şekilde, belki hepsi değil ama daha akıllıları, pascal'ın mantığında yer alan yukarıda anlattığım boşluğu, yine belki bilinçaltında hissedip sonsuz kötü oluyorlar.

    allah'ın adını anarak hareket edip akıl almaz kötülükler yapanlar... bilmem anlatabildim mi?

    konuyu tekrar ateizme bağlamak üzere ateistin bakış açısını özetleyim. ateistin kendini avutacağı bir cennet yok. ikinci bir şansı yok. ateist bu dünyada mutlu olmak zorunda. inanç sahibi arkadaşların teşvik ettiği gibi intihar etmesinin bir anlamı yok.

    peki kötülük yapmaktan zevk alan ateist olur mu? tabi ki. ancak inananlardan daha az. daha az olmasının birinci nedenini yukarıda anlattım. ikinci nedeni ise evrim ile alakalı. insan evrimleşmesi sürecinde toplumsal uyum ile alakalı genlere sahip olan insanlar hayatta kalabilmiş ve bu genleri sonraki nesillere aktarabilmiştir. yani içinde yaşadığımız toplumun ezici çoğunluğunda bu genler mevcuttur. toplumsal uyum dürtüsü insanın doğal olarak, başka bir tetikleyiciye ihtiyacı olmadan sahip olduğu bir dürtüdür. yani herhangi bir din olmadan da uyum içinde yaşayabilirdik (ki böyle toplumlar var. ilkel toplumlar bir yana bugün dünyadaki en ateist toplum %70'in üzerinde bir oranla çek toplumudur). dolayısıyla toplumsal uyum için me dine ne de başka bir şeye ihtiyacımız var. din, milliyetçilik gibi kavramlar bir toplumu bir arada tutmak için değil, toplumları birbirinden ayırt etmek için, yarıştırmak için ve en nihayetinde savaştırmak için kullanılıyor. aynı dinin içinde farklı mezheplere sahip toplumlar bile birbirine diş biliyorlar - vakti zamanının hıristiyan mezhepleri, şimdinin islam mezhepleri gibi. ateistin ise böyle bir tasması yok birilerinin ip takıp çekiştirebileceği. dolayısıyla ateist, insanın doğasındaki toplumsal uyum dürtüsünü dolaysız olarak pratiğe geçirecek bir kişidir. din ise insanın bu doğasını hem bulanıklaştırıyor hem de islam özelinden bakıldığında insanın kötülük yapma serbestisini arttırıyor.
  8. ata tapanlara verilen isim.
  9. ateist dediğimiz kişiler hayali olayları,inanç koşullanmalarını reddeder. yani metafizik olayları reddedilir.

    ateizm hakkında yanılgılardan biri şöyledir,
    -------------
    - dünya'nın haline bakacak olursak allah çok kötü biri olmalı
    + allah kim?
    - öyle biri yok.
    -------------
    ateizmde böyle bir şey yoktur. belki ülkemizdeki ateistler adaletsizliğe karşı bu mantıkla -kendince- cevap veriyor olabilir fakat doğru olan bu değildir.
    bu cümlede 'inkar' söz konusudur. işin aslında, ateistlere göre tanrı'nın varlığı söz konusu değildir.
    ama tanrıtanımaz da değillerdir. tanrıtanımaz dersek de 'inkar' söz konusu olur ve ateizm terimsel olarak yanlışlanır. arada fark var.

    bir örnek verecek olursam,

    bir arkadaşınız size gelip ''ormanda unicorn gördüm'' dese, siz buna gülüp ''saçmalama.'' deyip reddedersiniz. işte sizin bunu reddetmeniz, unicorn'un varlığını kabul ettiğiniz anlamına gelmez. çünkü siz unicorn'a dair elle tutulur bir kanıt görmediniz, mantığınızla hareket ettiniz.
    işin bir ilginç tarafı da aslında unicorn'a değil, unicorn'u gördüğünü iddia eden arkadaşınıza inanmıyor olmanız olabilir. üstüne çokça düşünebilir bir konu.
    bu mantıkta o arkadaş aslında sizlerin dinini, kitabını, peygamberini temsil ediyor. ortada somut hiçbir şey yok. sadece onun size söylediği cümle var. orda unicorn olduğunu kabul edecek akılcı bir durum yok. ateizm akılcıdır.

    yarın tanrı'nın olduğunu bir yoldan öğrenebilsek, ateist insanların tanrıya inanma oranı, aksi durum yaşandığında inançlı insanların inançsız insanlara dönüşme oranından çok çok daha fazla olacaktır.

    ayrıca bence teist, gnostik ateist, gnostik teist,ateist.. bunların hepsi bence bir nevi aynı. zira teizm-ateizm, ikisinin de elinde hiçbir kanıt yokken tartışmaya girişip kendilerini haklı göstermeyi deniyor. biri bunu hiçbir nesnel dayanağı olmayan 'kutsal' kitaplarla yapmayı deniyor, bir diğeri de henüz insanlığın çok geride kaldığı bilim ile.

    söz konusu insan olduğunda huzuru bulmak çok zor. çünkü her şey çıkar ilişkisi ile işliyor.
    biri kendi fikrini yayabilme adına milyonlarca insan öldürür, asimile eder, bilmemne yapar. bir diğeri mükemmel bilim tarihini kendi çıkarlarına göre kullanıp 2 bomba atarak milyonlarca insan öldürebilir. yollar farklı olsa da, sonuç aynı.

    bence en iyisi apateist ya da agnostik ateist olmak.
    bilmiyom la işte. bu kadar basit
  10. eğer tanrının yokluğuna bir kanıt bulamadığınız için ateist olmayı reddediyorsanız, yokluğuna -henüz- bir kanıt bulamadığınız şeylerin hepsi ile ilgili olarak şüpheci olmayı kabul ediyorsunuz demektir. yani bu anlayışa göre dünyanın etrafında bir çaydanlık dönüyor olabilir, -yokluğunu kanıtlayan?- ve saire. görmüyorsunuz diye yolun ortasında bir duvar yok mu sandınız? ya varsa ve kendini size göstermek istemiyorsa? olmadığı kanıtlandı mı?

    dünyanın bütün saçmalıklarına olabilir demek için ateistlere çamur atmanız gerekmez. ateistlerin örgütlenip terör örgütü kurmuşluğu olmadığı gibi, bu konuda en temiz -ve hatta tek temiz- sicile sahip dini inanç sistemidir.

    ateist olmak için kanıt görmediğiniz şeyleri yok saymanız yeterlidir.