1. feminizm, kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılması için bir mücadeledir. kadın hareketi doğrudan kadınları ilgilendiren ve dolaylı olarak kültürümüzü ilgilendiren konularda bilinç uyandırır. feminizmin temel objektifleri eğitim, iş, çocuk bakımı gibi konularda eşit haklara sahip olmaktan, yasal kürtaj hakkından, kadın sağlığı konusunda ilerlemelere, tacizin ve tecavüzün engellenmesinden lezbiyen haklarına kadar uzanır. kadınların hakları ve ilgi alanlarını konu alan heterojen konseptin belirleyicisi kadındır. kadın ve erkek arasındaki toplumsal eşitsizliğin süregelmesi, feminizmin amacının kadının toplumdaki yerinin iyileştirilmesinin ve toplumda gerçek bir eşitlik durumunun sağlanmasına neden olmuştur. “feminizm” kavramı altında sayısız hareket özetlenmiştir.(kelimenin kökeni latince “femina” ve onun fransızca türevi olan “feminizme”den gelir.)

    “aynı seviyede olma durumu, eşitlik, yani emansipasyon”dan anlaşılan (kadın ve erkek gibi) toplumsal gruplar arasındaki yaşam koşullarındaki eşitsizliğin asimile edilmesidir. “eşit muamele” kavramından anlaşılan ise engelliler, hamileler gibi yaşam koşullarından muzdarip olan toplumsal grupların tüm yaşam alanlarında eşitlenmesi durumudur. bu kavramlar, şans eşitliği ve insan haklarının temeli olan sosyal adaleti özetler.

    cinsiyet eşitliğinden ise cinsiyetlerin, tüm yaşam alanlarında gerçek bir eşitliğe sahip olmaları anlaşılır. “emansipasyon”un amacı mevcut engellerin ortadan kaldırılması ve meydana gelen zorlukların üstesinden gelinmesidir. emansipasyon, cinsiyet yüzünden yapılan ayrımın tamamen zıddıdır. asıl olarak kadın ve erkek eşitliği; bugün yalın olarak “cinsiyet” kavramının kullanılmasındansa, biyolojik ve sosyal cinsiyetler arasındaki farklara girilmesini daha ayrıntılı olarak tercih eder.

    feminizm, sosyoloji, politik akım ve etik alanlarından oluşur, temeli kadın özgürlüğüne dayanmaktadır. bazı versiyonları geçmiş ve şimdiki toplumsal ilişkilere karşı eleştireldir. çoğu toplumsal cinsiyet ve cinselliğe ilişkin toplumsal inşa olduğuna inandıkları unsurları analiz etmeye odaklanmıştır. yine çoğu feminist cinsiyet eşitsizliği ve kadın hakları, ilgileri ve kadın sorunlarını araştırmaya odaklanmıştır.

    feminist teori toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin doğasını anlamayı amaçlar ve toplumsal cinsiyet politikaları, iktidar ilişkileri ve cinsellik üzerine odaklaşır. feminist hareket içinde kadın ve erkeğin eşitliğini savunan gruplar olduğu gibi kadının biyolojik ve duygusal olarak erkeğe üstün ve erkeğin "tamamlanmamış kadın" olduğunu savunan daha radikal gruplar da yer almaktadır.
  2. kadınların daha üstün olduğunu empoze etmeye çalışmayan; sadece, erkeğin daha üstün olduğunu varsayan sisteme karşı çıkan dünya görüşüdür. sanıldığı gibi 'erkek düşmanlığı', 'lezbiyenlik' ya da 'anarşistlik' değildir.
  3. bu ideolojiye sonuna kadar ihtiyacımız var. kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğunu ve denk olduklarını, kadınlarin başarılı erkeklerin arkasında kalmaya mecbur olmadıklarını herkesin kafasına öyle ya da böyle sokacağız.
    başarılı sayılabilecek öğrencilerin gittiği bir lisede bugün bir kadın öğretmenimiz, erkekler fiziksel ve zihinsel olarak kadınlardan üstün yaratılmıştır, nefslerine hakim olabilenleri tarihte görüldüğü üzere pek çok başarıya imza atmışlardır dedi. daha sonra o çalışkan kitleye şöyle söyledi, kızların 2 gün çalışarak yaptığını erkekler 2 saatte yapıyor dedi.
    yaşayamadığı gençliğinin ve gerceklestiremedigi hayallerinin acısını çıkarmak için hicbir insana hele de bir egitimciye yakışmayacak zehirli fikirlerini genç dimağlara aktarmaktan utanmiyordu.
    kendi aşağılık benliği ile ilgili fikirlerini bütün kadınlara mâl ediyordu. belki böylece kendini sadece kadınlar kulvarında yarıştırıp aşağılık egosunu bir nebze daha tatmin edebiliyordu.
    3 hafta sonra gidecek olmasından başka bir teselli bulamıyorum. evet pek çok hayallerle gittiğim okulda beni geleceğe bu kafa yapısındaki insanların hazırlamasını bekliyorum, biraz da bunun için üzüleyim.
  4. insan hayret ediyor.
    git gide büyüyen bir anti-feminizm hareket var. feminizme ve feminizm araciligiyla kadinlara saldirmak iyice moda oldu.
    9gag'da bu "equality bitch" ile basladi. belki bu hareket saglikli bir elestiriden dogdu. kimi feminist kuruluslarinin gitgide radikal olmasi, amacindan sapmasini elestirmek istiyordu. ya da sadece komik bir konsept gibi durmus olabilir. ilkinde, ikincisinde, ücüncüsünde güldük eglendik ama artik is akil almaz boyutlara ulasti.
    kafasindan uydurdugu durumlara sinirlenenler, feministleri kadinligin asil düsmani olarak görenler, her dövülen kadin videosunda erekte olanlar.

    Bu tarz yorumlari buralarda okumak insani gerçekten üzüyor. Belli bir kalite bekliyorsun sonuça bu siteden.

    su resim örnek verilmis. Bu resmi anlamak o kadar mi zor? Türkiye'de dogdunuz, büyüdünüz ya. Bilmiyormusunuz birine zorla evet dedirtilebilecegini? bilmiyormusunuz bazen "hayir" in korkudan bogazda dügümlendigini? cigliklarin sessiz oldugu bir ülke burasi, bu resmi nasil feminizme karsi kullanmak için koyarsiniz?

    Bir arkadas liste yapmis, sira sira cevaplamak istiyorum.

    "-açık fikirli olmak demek feministlerle aynı fikirde olmak demektir"

    Dogru, genelde açik fikirli olan insanlar, kisisel özgürlüklere önem veren insanlardir. Feminizm ise bunu savunan bir akim. Acik fikirli insanlarin feminizme destek vermesi kadar mantikli bir sey yok.

    "-ya feministlerle aynı fikirdesinizdir ya da patriarchal yapıya destek oluyorsunuzdur ve kadınları baskılıyorsunuzdur. bunlar sikinizi kesmenizi istese, kesmezseniz baskılamış olursunuz."

    Son cümle yorumlanmayacak kadar saçma. hiperbol olarak kullanilsa dahi ana fikir bile saçma. feministler "benim yap dedigimi yapmazsan baskicisin" diye bir iddiada bulunmamistir. kadini obje olarak görürsen, gelen geçene laf atarsan, kadin oldugu için ezersen baskicisin diyorlar.
    ilk cümleye gelince. feminizm patriyarkal düzene karsi dogmus oldugu için zaten feminizme karsi iseniz patriyarkayi destekliyorsunuz demektir. Tanimi budur. Ben apartheid olmasin istiyorum ama haklarini arayan siyahi akimini desteklemiyorum demek gibi. saçma.

    "-erkeklere saldırma hakları vardır, erkek kadına saldırırsa "bir kadına nasıl vurursun :((". ne oldu eşitlik diyodun?"

    9gag'in "equality bitch" akimi buram buram kokuyor. kimsenin kimseye saldirma hakki yoktur. feminizm, erkekleri esek sudan gelene kadar dövün diye bir kural çikarmadi sonuçta.

    "-eşit olduklarını söyledikleri halde pozitif ayrımcılık yanlısı kanunlara bayılırlar. mesela boşanınca erkek para ödemelidir. çünkü hanımefendi erkeğin aldığı maaş sayesinde sürdürdüğü hayatını sürdürmeye devam edebilmelidir. "

    öncellikle pozitif ayrimcilik nedir?. Pozitif ayrimcilik, durumda esitsizlik varsa, durumu esitlemek için verilen ekstra haktir. bu konseptin gerekliligi su resimde güzel betimlenmis. uygulamasi hassas bir konu ama.
    nafaka dedigimiz sey feminizmden çok patriarkanin bizlere bir "hediyesidir". Kadin çalisamaz, para kazanamaz, o zaman ben bakayim ona, bosanmis olsam dahi...Bunlar feminizmle örtüsmeyen seyler. çocuk için verilen para hariç, eski kocadan para almanin geçerli bir nedeni yoktur (ya da ben görmüyorum, savunmak isteyen varsa, buyursun). zaten bu yasalarda da olmayan bir sey, yani buna pozitif ayrimcilik yasasi diyemeyiz. elestiri yapici olabilirdi, malesef örnek yine saçma.

    "-eşit iş için eşit maaş isterler. pay equality yani. ama aynı işi yapmadan isterler bunu. neden çalışmıyorsun dersen suçlu çıkarsın. erkekle eşit olan hanımefendi ya dedikodudadır ya da regl olmuştur. baskılama."

    ay regl/dedikodu olayindan bahseden bir yaziya oturup oturup ciddi ciddi cevap veriyorum ya...ayni is için esit maas isterler canim benim. evde oturayim da doktor maasi baglasinlar demez. ben üst düzey yönetici isem, erkek olan, ayni seviyedeki is arkadasimla ayni maasi istiyorum derler.

    "-iş demişken bunların hiçbirinin götü kamyonculuğa, inşaat işçiliğine, maden ocağında çalışmaya götü yemez. yüzüne vurursan baskılamış olursun."

    dogru. bu alanlarda kadin sayisi az. fiziksel olarak agir isler bunlar, standart bir kadinin bu isleri yapabilmesi bir erkek için daha zor. fiziksel olarak erkeklerin, genelde, daha güclü oldugu bilimsel bir gerçek. karsi gelen yok.

    "-baba 2 aylık hamile karısını bırakıp giderse orospu çocuğu olur. anne 2 aylık çocuğunu kocasından habersiz kürtajla aldırırsa kahraman olur. mantık budur."

    absürt bir karsilastirma. kimse bir kadini kürtaj oldu diye kahraman ilan etmez. saglikli bir iliskide esinin haberi olmadan, kürtaj olmak elestirebilecek bir sey. hamile esini birak gitmek de elbette elestirilir.
    nedir ama bu iki durum da ortak nokta? karsilastirmanin mantigi nerde? yemin ederim cevap vermek istiyorum, neresinden tutsam elimde kaliyor.

    dedigim gibi, insan üzülüyor böyle seyleri okuyunca. edebiyatla, kültür ile ilgilenen insanlarin bu kadar dogmatik düsünmesi üzüyor insani.
  5. eğer gerçekten bilimsel konuşacaksak ortaya istatistikleri dökelim. eğer yalan yere bana tecavüz edildi diye suçsuz birilerini hapse attıranların sayısı, gerçekten tecavüze uğrayanların sayısından fazla ise diyebiliriz ki bu sorun ve kadınlara tanınan(tanınması gereken haklar) haklar ciddi anlamda suistimal ediliyor. eğer burada feminist şöyledir böyledir diye sayılıp sövülüyorsa getirilir 2014 yılında şu kadar insan haksız yere yargılandı ve ceza çekiyor denilir.

    türkiye'de kadına yönelik şiddet konusunda bizzat devlet tarafından hazırlanan raporlar, alınan önlemle bulunmakta. 2014 yılında insan hakları derneğinin de hazırladığı rapor var.

    !---- spoiler ----!

    insan hakları derneği (ihd) genel merkez kadın sekreteri songül erol abdil, kadına yönelik şiddete ilişkin, “2014 yılında 296 kadın öldürüldü, 39 kadın intihar etti, 191 kadın taciz ve tecavüze uğradı, 585 kadın darp edildi ve yaralandı, 6 kadın “namus cinayetiyle”, 13 kadın kuşkulu şekilde öldürüldü” tespitinde bulundu.

    !---- spoiler ----!

    !---- spoiler ----!

    kadın intiharları: 39 ölüm, 13 yaralanma

    toplumsal alanda kadına yönelik şiddet, tecavüz ve taciz, ev içi şiddete uğrayan kadınlar: 296 ölüm

    fuhuşa zorlanan kadınlar: 289

    !---- spoiler ----!

    kaldı ki bunlar açığa çıkanlardır muhtemelen. kim bilir nice kadın anadoluda dört duvar arasında nelere maruz kalıyor da sesini çıkarmıyor.

    çarpık çurpuk üç beş ilişkinin nihai karmaşalarını dile dolamaya gerek yok. ortada veri yok, bir şey yok sallıyoruz yok tecavüz etti diye yalan söyledi. kim söyledi? kaç kişi ne sıklıkla kullanılıyor detayı ne? kadın dövmek spor haline gelmiş memlekette neleri tartışıyoruz. varsın feministler de hassas olsun, bağırsın çığrınsın, her şeye itiraz etsin. hiç de gocunmuyorum yapsınlar isterse de haksız olsunlar ama birileri kadın diye bağırsın ülkede zararı ziyanı yok bence.
    abi
  6. faşizme, seksizme verilmiş bir tepkidir. kimsenin ' bacısı ', ' avradı ' özellikle ' namusu ' olmamaktir.
    erillik özellikle dilde kanıksanmıştır, adeta bir kültür haline gelmiştir. elbette feminizmin bununla mücadelesi kolay değildir ancak ben dili de değiştireceklerine kesinlikle inanıyorum. gezi sürecinde ' o.ç tayyip ' yazılarının o kısmını uzatıp venüs simgesine çevirmesi ve ' küfürle değil inatla diren ' yazısı cok güzel bir örnektir mesela. günlük hayatta da mücadelerini sürdürür bu yüzden pek sevilmezler. çünkü varolan düzene ve algılara karşı bir tepkidir. feministlerin bu eril algıya karşı mücadelesinde biz erkeklere de görev düşüyor. şahsen ben kız arkadaşını nasıl ' siktiğini ' anlatan bir insanla kesinlikle muhattap olmam, olmamalıyız. 'amk ' gibi neredeyse noktalama işareti olarak kullanılan ifadeleri hayatımızdan çıkarmalıyız. ' adam gibi ' biri olmanin bir bok olmadığını bilmeliyiz. toplumsal alanda zaten kazanımlar elde edilecektir. ama bunun daha çabuk olması için de önce toplum, ahlak, aile, din gibi yapıların beynimize işlediği o iğrenç eril kodlardan kurtulmamiz lazım. unutmayalım, kadinlar çiçek de değildir namus da. (kamu spotu tadında oldu ama idare edin.)
    kahve
  7. bu konunun feminizm genelinde konuşulması başlı başına yanlış. olsa olsa tecavüz iftirası atan kadınlar başlığında incelenir. benzer şekilde paramı bu çaldı diye iftiralar da olabilir.

    feminizm sadece taciz tecavüz konusunu irdelemiyor. genel olarak kadın hakları, toplumda kadının yeri, cinsiyet ayrımcılığı gibi her alanda feminizmin görüşleri var.

    kadınlara yönelik şiddet, gasp, ayrımcılık, çocuk gelinler, eğitim olanaksızlıkları vs bi sürü konuda savunucu rolündeler. her kadın feminist olmalı bence, teoride gayet makul bir akım, toplumları doğru noktalara ulaştırmada aktif olabilirler. susturulan bastırılan kadınlara güç verdiklerini de yabana atamayız. kim bilir kaç kadın feminist propagandalar sayesinde cesaret edip polisin kapısını çalabildi. bunları da hesaba katmak lazım.

    böyle bakınca doğrudan bütün feministleri aynı kefeye koyup, hepsine sallamak da pek akıl karı gelmiyor. feminizm'i ırkçılıkla, faşizmle aynı kulvara sokmak hata olur. hadi erkek eksik kadındır gibi söylemleri olan radikal feministlere bunlar da ne diyor yahu olur mu öyle şey falan denir de o da yine feminizm başlığının konusu olmaz.

    edit: bu arada patriarkada ataerkilliği, erkeklerin neden feminizm hakkında konuştuğunu da ayrıca tartışmıştık.
    abi
  8. ülkemizde hatta tüm dünya da, büyük bir çoğunluk tarafından " kadınları savunan kadınlar " olarak adlandırılan bir olgu, akım.

    oysa ki, feminizm ya da feminist insan erkek- kadın eşitliğini savunan ( her anlamda ) bir bireydir. özellikle yaşadığımız bu çağda herkes feminist olmak zorundadır.

    çevremdeki tüm erkeklere feminizm'i anlatmaya çalışırken, şunu fark ettim. erkeklerin beyinlerinde feminizm=kılıbıklık var. hemencecik cumhuriyetimizin kurucusunu, ulu önderimiz mustafa kemal atatürk'ü örnek veriyorum. bana göre dünyanın gelmiş geçmiş en büyük feminizm savunucusu ve feministi kendisidir. dünya tarihinde ( yanlış hatırlamıyorsam ) kadın-erkek eşitliğini devlet anayasasına sokan ilk adamdır. ve kadınların seçme, seçilme hakkını tanıyan kişidir.

    gururla söylüyorum ki, feministim.
    sekiz
  9. bir insan gece dışarı çıkarken tedirgin oluyorsa orada bir sorun vardır (ki cinsiyet farketmeksizin böyle bir sorun var türkiyede), bu sorun belli kesimleri daha fazla etkiliyorsa orada bir dengesizlik bir eşitsizlik vardır. en basitinden bu soruna bile çözüm olacak ise desteklenmelidir derim.

    ama gel gör ki fakirin fakire ettiğini kimse etmedi hesabı, daha kadınlar inanmıyor feminizme. "evet erkek daha üstün" laflarını işitti bu kulaklar kadınlardan, hem de gayet üniversitede modern diyebileceğin kadınlardan. neye göre kime göre üstün diye sorsan tek dayanak var, din.

    ve evet arkadaşlar islam kadına değer veriyor falan filan muhabbeti yapmayın, islamdaki kadın ile feminizmdeki kadın çok farklı noktadalar.

    yukarıda nergis mevsimi olaya kendi duygularını katarak yazmış ama temelde haklı, bir cinsiyete sistematik bir biçimde kötü muamele ediliyor. bunu görmezden gelmek için kötü niyetli olmak lazım. olmayın.
  10. “kadınlar feminizmi çarptırıyor.”
    “kadınlar feminizmi açıklığa vuruyor.”
    “kadınlar feminizmi yanlış aksettiriyor.”

    arkadaşlar biraz nefes alın, nefretiniz biraz soluklansın. sizi yemeyecek feminizm ya da erkekliğinizi zedelemeyecek. ha şayet gâye kadınların özgürlüğünden, kendi başınalığından ve kendi parasını kazanmasından korkmaksa o zaman başka. ne kadar yazılsa, ne kadar çizilse anlamak istemeyeceksiniz. fakat biz anlatmaya devam edeceğiz.

    ideolojileri siz sahiden büsbütün bir amaç yönünde mi görüyorsunuz? ya da sahiden herhangi bir ideolojiye gönül vermiş her insan aynı bir noktadan sonuca doğru yürüyebilir mi? hayır. bu sosyalizmde de, liberalizmde de, muhafazakârlıkta da böyle. her insanın bir ideolojiyi yaşayış biçimi farklıdır ancak bu teoriyi değiştirmez. aslında her ideolojide olduğunu bildiğiniz şeyi sadece feminizm üzerinden yansıtmanız gülünç.

    -kadına saygım var ama...
    -kadın-erkek eşitliğinden rahatsız değilim ama...

    ile devam eden cümleleriniz gülünç.

    eğer ortada bir çocuk varsa burada onu büyütmekle yükümlü olan kadın ve erkektir. salt kadın değil. kadının çocuğu emzirme istisnası dışında erkeğin herhangi bir görev yüklenmemesi ve bunu tamamen kadına adaması “analık” vazifesinden bahsetmesi, bir bireyi yalnızca bir amaca adayarak onunla var etmesi yeterince yanlış.
    kadın çalışınca çocuk boş kalıyormuş. bu çocuğun babası yok mu? ne iş yapıyor o? eve ekmek getiriyor. e kadın da getiriyor? durumlar ve şartlar eşit. burada tabii ki geçmişten gelen öğretiler devreye giriyor ve iş çözülüyor. kadın eve, erkek eve ekmek götürmeye uğurlanıyor. bu zamanla kadını ikincilleştirip erkeği “evin direği” yapıyor. çünkü eve ekmek getiren erkek. ha deniyor ki feminizm bununla ilgilenmeyip bacak kılları ile ilgileniyor. siz nerede yaşadığınızın ayırdında değilsiniz sanırım. bırakın kadın erkek eşitliğini, insan kavramı bile değersizken şu ülkede, aile normlarını baş aşağı etmek bir toplumsal devrime dönüşür. tepeden inmeci hiçbir şey başarıya ulaşmaz. kadınlar olarak seçme ve seçilme hakkına sahip olan ilk ülkelerden biri olsak da normlar hala aynı. çünkü bir düşünceyi değiştirmek dünyanın en zor devrimi. hele de bu kadar kapalı bir ülkede.

    feminizm, bu noktada eşitlik diyor. asla üstünlük demeden. sen ne yapıyorsan onu ben de yapabilirim diyor. ya da fırsat eşitliğinden bahsediyor herhangi bir amaçta. bacak kıllarından falan bahsedilmiş, bu kaç kez mantıklıca düşünüldü herhangi bir estetik kaygı yüklenmeden? erkek kıllı bir vücuda sahip olduğunda çok mu estetik oluyor? hayır ama cevap “hehehe olum biz türk’üz, biz erkeğiz”

    kadın ince olmak zorunda değil, tüysüz olmak zorunda değil, evde oturmak ve emek sömürüsüne uğramak zorunda değil, çocuk doğurmak zorunda değil yani sizin atfettiğiniz hiçbir şeyi yapmak zorunda değil çünkü o aynı senin gibi bir birey ve kendi ile ilgili, bedeni ile ilgili kararlarını kendi verebilir. bir salın artık. çağdışılığınız iğrendiriyor.

    ha bir de şimdi hatırladım, kadınları savunurken ne olur “benim de kız kardeşim, benim de annem var” şeklinde düşünmeyi bırakın. senin kız kardeşin ya da annen olmayan herhangi bir kadın, senin düşmanın değil. ona istediğini yapamaz, o hakkı kendinde bulamazsın.

    sözüm bu nefret kusanlara,
    biliyorum hoşunuza gitmiyor kadınların bu kadar özgürleşmesi ve bireyleşmesi ya da örgütlenmesi, ama üzgünüm. dikte ettiğiniz hiçbir şey bizi ilgilendirmiyor. aksine “kahkaha atarak” gülüyoruz.