1. 1 kere ölebilmek için bu kadar küsür yıl yaşıyoruz onu da nasıl yaşıyoruz kişiye gör değişir... o yüzden her an kıymetli , kimse her an mutlu olamaz yoh öyle bişey.
  2. her şeyde anlam aramak mutsuzluk, tatminsizlik getirir dolayısıyla hayatının anlamının aranmaması en hayırlısı, en huzurlusudur.

    nerede her şeyde bir mana, bir sebep, mantık aramaya çalışan bir insan görürseniz fark edeceksinizdir ki hep eğlenceyi bozan kişi de odur, şakayı didik didik edip komikliğini bitiren de, en mutlu anınızda "e bu niye böyle" diyerek mutluluğunuzu hevesinizi kursağında bırakanda. tabi ki bu o kişinin kasıtlı yaptığı bir şey değildir, yapısı gereği öyledir, huy gibi bir şey aslında ama bu kadar kasmak hem kendine hem çevrendekilere zarar.

    bırakın hayatın anlamını aramayı, bırakın her şeyde bir anlam aramayı. zaten hayatın anlamını öldüğünüz zaman çözersiniz veya çözemezsiniz sonuçta her şey bitmiş olur.

    düzenleme: yazım hatası.
  3. soluk mavi nokta üzerinden anlam verdiğim düşünceydi bir zamanlar ama ondan önce de hayatın benim etrafımda döndüğünü düşünürdüm.

    daha sonra şunu anladım. bilmem kaç milyar yıl içinde belirli bir ömrü olan aciz biri fakat bir yandan da hayatımda bir çok şeyi başarabilen biriyim. bence hayatın anlamı her şey olmak ile hiç bir şey olmak arasında olmamızdır.
  4. kendi çaresizliğine çare olma mücadelesidir.
  5. eğer "hayat" denen kavramın anlamını arıyorsak bu komik olur.
    eğer hayatlarımızın anlamından bahsediyorsak bu kişisel olarak değişiklik gösterebilen, tabirindeki doluluğa (hayatın anlamı! wow!) rağmen abartılmış ve anlamsız bir cevap arayışıdır. kim seni böyle boktan bir gezegene bir amaç ugruna göndermiş olabilir? yada bahsettiğimiz anlamda bir "amaç" ı dolaylı yoldan "bilinç" i hedefleyen bilinçsiz bir gelişim süreci olabilir mi? ikisi de olamaz. o yüzden insana bir amaç bahşedilmemiştir. para için yaşarsın aşk için yaşarsın o senin bileceğin iş.
  6. yoktur, homo sapiens'in anlamlı kılmak için bilincinde yarattığı illüzyonlar vardır. para, aşk, kariyer, din, hırs ve diğer metaların doğada hiçbir karşılığı yoktur. hatta beynimizde yarattığımız manalar yüzünden hem gezegenimizi hem doğadaki diğer canlıları hem de kendi türümüzü bile yok etmekten çekinmiyoruz.

    felsefe bu depresyonların doğal bir sonucudur.

    (bkz: varoluş sancısı)
  7. herşeyi zıddıyla düşünen bir beyin, bir kelimenin anlamı için kelimenin zıddına ihtiyaç duyulduğunu bilen bir zihin, hayatın anlamının ölümde saklı olabileceğini düşünebilir. çünkü siyah bir kalemle siyah bir zeminde yazdığınız kelimeler başkaları için okunmazdır. yaşamlarımızın sonlu olmasının nedeni yine belki de sonsuzluğu tarif etmek içindir.

    hatırladığım kadarıyla henüz ölmedim. hayat, ya da yaşam dediğimiz bu ilüzyonda, bu sanrıda, bu yalan dünyada "ne işim var benim?" sorusu, asırlarca cevap bekleyen, birçok kitabın hammaddesi bir sorudur. bu haliyle ölmediğimden olsa gerek hala anlayabilmiş değilim. hayır, çünkü ben ölmedim. zaman-ı evvelde zat-ı muhterem birinin söylediği şu değerli söz, bugün, belki biraz daha anlamlı hale geldi. "ölmeden önce ölünüz." sanki farketmemiz gereken bir şeyler var gibi.

    hayat kendi mutluluğumuzu yakalamak için bir fırsat mı? ya şu olmayan diğerlerinin mutluluğu? onlara ne olacak? bencillik mi hayat? yeterince bencillik mi? ne kadar bencillik? doyana kadar mı? doymak? ego asla doymaz. bir avuç su mu doyuran? ölmemek için içtiğimiz. benliklerin mutluluğu kendi üzerinden dizayn edilse idi size haklısınız derdim. bencillerin hep bir öncekinden daha fazla doyuracak şekilde yeni araçlara ve yeni arayışlara yönelmesi neden? mutluluk belki de şimdilik bize başkası olarak gözüken diğer bir çift gözün gülümsemesindedir.

    şimdilik başkası. aslında gülen yine kendinsin. kendini güldüren de. alan da sensin veren de. veren el hiçbir zaman üstün olmadı. hep eşitti. üstünlük sanrısı beninizin sizi kutsadığı bir aldatmacadan ibaret değil mi? hayaller içindeyim okçu. düşün ki o bunu hayal ediyor gibi.

    sanrılar. bir sanrıya kanmak mı yaşam? kanmamak mı? dünya malına kanarak yaşamak mı, dünya malını önemsemeden yaşamak mı?

    yaşam. bu yaşamında öldüğünde yanında götürdüğün neyse önemli olan işte o. bu olsa olsa bilgidir. başka ihtimal bulamadım.
  8. şöyle demiştir a. schopenhaurer:

    "there is only one inborn error, and that is the notion that we exist in order to be happy.
    so long as we pesist in this inborn error,
    the world will seem to us full of contradictions.
    for at every step, in great things and small,
    we are bound to experience that the world and life
    are certainly not arranged for the purpose of being happy.
    that's why the faces of almost all elderly people
    are deeply etched with such disappointment."
    she
  9. hayatın bir anlamı olması gereği, insan ırkının kendini gereğinden fazla önemsemesinden kaynaklanan bir durumdur.

    insan ırkı sanıldığı gibi üstün bir ırk değildir, karınca yada arıların insanlardan kat be kat üstün olduğu kanaatindeyim. belkide hayatın anlamındaki yerimiz kadım bir ırkın bilmsel çalışmasındaki deney sabiti olduğumuz gerçeğidir.