1. üniversitedeyken ikea ile ilgili bir proje yapmıştım. benim ikea mantığında dikkatimi çeken şey şuydu:
    bildiğiniz gibi bazı ürünleri çok ucuz bazıları ise çok pahalı fakat, özellikle yemek bölümünde birim başına fiyatlar oldukça uygun. bunu fiyat algısını yönetmek için yapıyorlarmış, yani siz ikea'da yemeklerin ucuz olduğunu düşünüyorsunuz çünkü dışarıda yemek yemenin fiyatı ile ilgili bir fikriniz var. yemek ucuzsa diğer ürünler de ucuzdur diye düşünüyorsunuz. çünkü, örneğin bir koltuğun, fiyatı ile ilgili kafanızda tam bir fikir yok. beyniniz sizi ucuz algısına yönlendiriyormuş.
  2. sadece banyo bölümüne bakabilmek için bütün bölümleri başarıyla tamamlanız gereken yer. sanki bilgisayar oyunu oynuyorsunuz ve bir levelı tamamlamadan diğerine geçemiyorsunuz.
  3. bu firmaya garezim sadece satış stratejisini insanın zayıf yönlerini sömürmeye dayandırmasından kaynaklanmıyor. akıl almaz bir cüret sahibi bu firma aynı zamanda.

    dünyadaki diğer mağazalarını elbette bilmiyorum ama türkiye'deki mağazalarında yanılmıyorsam 2010'lardan itibaren evde duvarınıza asabileceğiniz "sanat eserleri" de satmaya başladı bu firma.

    bunu ilk gördüğümde afalladığımı hatırlıyorum. mobilya tasarımında zaman içinde bütün evleri birbirinin aynısı haline getiren işlevsel mantığı anladık ve kabullendik diyelim. ulan insanların sanatsal zevklerini de aynılaştırmaya çalışmak neyin nesi? sanatın da mı en iyisini sen bilirsin? esas şaşırdığım, utanmazlığa varan işte bu cüret. ey ikea, sen kimsin ki "evinize asmanız gereken pek sanatsal tablo işte bu"yu seri üretimle üretip insanlara empoze ediyorsun? bu cesareti nereden buluyorsun, ey utanmaz!?