1. bombaları patlatanların bile bu kadar hakaret ve aşağılamaya maruz kalmadığı bir ülkede yaşıyoruz. ne yapmıştır barış barış diye kendini paralamaktan başka selahattin demirtaş? konuşamadığımız ve sorunlarımızı demokratik yöntemlerle çözemediğimiz için şiddet yaşanmıyor mu bu ülkede? biraz kendinize gelin lütfen. sağduyulu olun.

    önemli not: şiddeti körükleyen ve savaşı çıkaranlar bu başlık altında yazılan hakaret ve şiddet dolu yorumları ellerini ovuşturarak büyük hazla okuyorlar. klavyelere kuvvet arkadaşlar.

    2. önemli not: barış diyenleri susturursanız, yalnızca savaş çığlıkları atanların sesleri duyulur.
  2. kürt siyasetçi. bakın ne dedim? kürt dedim. çünkü kürtler vardır. kürtler olduğu gibi kürtlerin sorunları, talepleri vardır ve "bak amerika'ya çinlisi, meksikalısı amerikalıyım diyerek yaşıyorlar kimse dağa çıkmıyor" diyenler bu talepleri onların kürt kimliğiyle savaşmadan, onların türk değil kürt olduğunu anlayarak kabul etmek zorundadır. demokratik temsil hakkı bunu gerektirir.

    sevgili youserlar, pkk kürt halkının bir gerçeğidir. bunu ister kabul edin ister etmeyin. bu gerçeği değiştirmez. ben anlamıyorum. siz ne zannediyorsunuz? pkk tanrı tarafından dünyaya indirilmiş bir grup idealize edilmiş kötü karakter mi? bu insanlar bir zamanlar bu ülkenin vatandaşıydı. bizden biriydi, bizim halkımızdı. sonra ne oldu? sonra çok "devlet" oldu.

    bakın sayın youserlar doğuda, güneydoğuda devlet yok. olsa bile oradaki vatandaşın hakkını koruyan bir devlet yok. duvarlara "en iyi kürt ölü kürt" yazmak için, "beyaz toroslarla" insanları köylerinden almak için, öldürülen kadın gerillaların üzerine "boşalmak" için orada olan bir devlet var. sen olsan ne yapardın? şurada gezi'de polis bize saldırdı, arkadaşlarımızı öldürdü diye anarşizm ilan ediyordun. 20 yıl sürekli böyle yaşadığını düşünsene. bu otorite eksikliğinde halk düzeni, adaleti sağlayacak bir otorite aradı. karşılarında kimi buldular dersiniz? partiya karkeren kurdistane!

    pkk kürt halkının otoritesidir ve selahattin demirtaş bu otoriteyi karşısına alacak kadar aptal bir adam değil. demirtaş'ın dengelemesi gereken konular var. demirtaş'ın "hesap vermesi" gereken birden fazla yer var. başarılı olabildi mi? hayır. başarısızlığı kabul edilebilir mi? hayır. ama neden başarısız olduğu anlaşılabilir.

    bende selahattin demirtaş'ın artık ya "pkk kürt halkının düşmanıdır" demesi gerektiğini ya da istifa etmesi gerektiğini düşünüyorum ama adama "kürt milliyetçisi", "omurgasız", "takım elbiseli terörist" demek ayıptır. hangisinin karşınıza kürt halkının temsilcisi olarak gelmesini tercih ederdiniz? murat karayılan'ı mı selahattin demirtaş'ı mı?
  3. dün diyarbakır'da bugün van'da yüreğini kan içinden çıkarıp kötülüğün kafasına kafasına vurmuştur. çok basit sorular sormuştur. ülkeye dair umudu kalmayanlar ferahlamak için açıp dinler
    - ogrenmeni gorevden alıyorsunuz paralelciler kandırmış öğretmenlik yapamaz diye , siz paralelciler sizi kandırmış diye allah affetsin diyorsun, öğretmenlik yapamaz ama cumhurbaskanligi yapar diyorsun.
    - hukumet, darbe olursa kim basbakan, kimler bakan olacaktı, listeler elinde neden açıklamıyor.
    -bugun en çok bagiranlar en çok cemaatçi olanlardır.

    -
  4. bu habere cidden şaşıran var mı? sadece zaten kendi için gerçek olan bir şeyi artık dışa vuruyor dış devletleri de arkasına almaya çalışarak. türkiye'de tatlı tatlı barış güvercinleri uçurmasını gerçekten samimi bulduğunuzu söylemeyin.

    buradaki selo seviciler de muhtemelen inlerine girmiştir bu olaydan sonra. ne zaman bir mağduriyet durumu olsa hep birlikte çıkarlar.
  5. tutmuş olduğu taraf ilgilendirmeksizin benim düşüncem bu adam, şu an ki başbakan olacak daha 2 kelime cümle kurmayı bilmeyen binali yıldırımdan çok daha zeki ve parlak bir kişiliktir.

    böyle olduğu içinde şu an hapishanededir.bu ülke de zekiyseniz ve geleceğe dair parlak bir hedefseniz sonunuz karanlık oluyor.
  6. cmk 108 ile tutukluluk incelemesi 30 günde bir yapılmalıdır. kendisinin tutukluluk incelemesi 3 aydır yapılmıyor ve devlet kendi kanununu bile uygulamıyor, değil demokratik olanı, yasal olanı bile uygulamıyor. şuanda tutukluluğu yasalara aykırı

    kendisi asli hakkı olan "duruşmada bulunma hakkı"nı kullanamamaktadır. segbis'i reddetmesi bile mahkeme tarafinda hukuksuzca "susma hakkı" olarak lanse edildi.

    polis devleti haline gelmiş ülkede kendisi "korunamayacağı" bahanesiyle, dünyanın en büyük bilmem kacıncı ekonomisinde "mahkeme giderleri" bahanesiyle duruşmalarda da konuşturulmamaktadır. segbis sistemi dilendiği anda kesilebilen bir sistemdir.

    şunu da şuraya bırakayım:

    !---- spoiler ----!

    1-merhaba arkadaşlar. bu twitleri cezaevinden atmıyorum. dışarıdan atılıyor twitler.
    2-zaten biliyoruz demeyin çünkü bunu bilmeyenler var ankara'da. hesabımdan twit atılınca, cezaevi odamızda rutin dışı twit araması yapıldı.
    3-cezaevi personelini de zan altında bırakan bu trajikomik hükümet aklını çok da yadırgamıyorum artık.
    4-odada twit bulunamadı doğal olarak. çay için kettle vardı sadece, ondan da twit atılamayacağına kanaat getirildi.
    5-twitter'ın kuşundan bile korkuyorsanız, darı ekmeyin o zaman.

    !---- spoiler ----!
  7. ancak 400 küsür gün sonra hakim karşına çıkarılan, daha hakkındaki iddianamelerden bahsedemeden, yalnızca tutuklanması ile ilgili hukuksuzluğu anlatırken, ara karardan sonra mahkemenin duruşmasını ertelediği güzel insan. savunmasının metni;

    avukatlarıma, buraya gelen ve dışarıda bekleyen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

    hem dokunulmazlık hem sorumsuzlukla ilgili ciddi usulsüzlük iddialarımız var. bunların tutanağa geçmesini istiyoruz.

    duruşmada sanık sıfatıyla tutuksuz olarak yargılanıyor olmama rağmen tutukluluk koşullarında savunma yapıyorum. 14 aydır ilk defa hakim karşısına çıkıyorum. bugüne kadar 20’den fazla dava dosyasında tek bir defa bile hakim karşısına çıkmadım. ilk defa hakim karşısında doğrudan savunma yapıyorum. üçü mahkemeniz tarafından olmak üzere toplam 97 duruşma yapıldı. bunların çoğu ya gıyabımda gerçekleşti ya da segbis dayatması yapıldı. 20 civarında segbis ifadesi alınması dayatıldı.

    şimdi, iddianamenin okunamayacağına dair, doğrudan yüzüme karşı suçlanamayacağıma dair iki temel iddiamız var. bunlardan birincisi dokunulmazlığın halen devam etmesidir. ikincisi ise anayasanın 83/1. maddesi ile düzenlenen yasama sorumsuzluğu. bu ikisine dair ara karar vermenizi isteyeceğiz

    bir milletvekilinin yargılanabilmesi için dokunulmazlığının usule uygun kaldırılması gerekir. incelemenin de savcılık ve mahkeme tarafından yapılmış olması lazım. şimdiye kadar açılan hiçbir kovuşturmada mahkeme bu denetimi yapmadı. maalesef aym’ye başvuru da yetersiz, imza nedeniyle usulden reddedildi ve dokunulmazlığın geçici olarak kaldırılmasını düzenleyen anayasa değişikliği hayata geçti.

    anayasanın ilgili maddesinde “meclis’in kararı olmadıkça” denir. yani dokunulmazlık ancak bir yasayla kaldırılır. anayasa değişikliği ile kaldırılamaz. eğer hakkımızda bir meclis kararı olmadan dokunulmazlık kaldırılma işlemi gerçekleşmişse bir meclis kararı olmadığı için dokunulmazlığın kaldırılması usulüne uyulmamıştır. ikincisi, dokunulmazlık hususu iç tüzükte de düzenlemiştir. tbmm iç tüzüğü normlar hiyerarşisi açısından anayasaya denk bir metindir. o nedenle meclis iç tüzüğünde yapılmamış her işlem anayasaya aykırıdır. bizlerin dokunulmazlıkları kaldırılmadan önce hangi işlemlerin yapılacağı iç tüzükte de açıkça kayıtlıdır.

    neden bu kadar detaylı düzenlenmiştir dokunulmazlık hususu. parlamenterler herhangi bir yargısal baskı altında kalmasın diye. yürütmenin baskısıyla uyduruk soruşturmalarla meşgul edilmesin diye. tezkereler tbmm’yi meşgul etmesin diye tüm aşamalar sıralanmıştır. ikinci nedeni ise milletvekillerin dokunulmazlığının kaldırılması sırasında kendisini savunma hakkı verilmesidir. dokunulmazlık fransa’dan gelen 230 yıllık bir müessesedir. milletvekili kendiliğinden bile bu haktan vazgeçemez.

    yapılması gereken işlem şuydu; her bir milletvekilinin her bir fezlekesinin karma komisyona sevk edilmesi, hazırlık komisyonu oluşturulması, hazırlık komisyonunun her milletvekilini dinlemesi, soruşturma ciddi midir bakması ve en önemlisi bu fezleke dokunulmazlıklara dair bir eyleme dair mi yoksa kürsü dokunulmazlığına dair mi?

    3-4 farklı savunma fırsatı sunulmuştur milletvekillerine. genel kurul’da da milletvekillerinin savunma hakkı vardır. her fezleke için süre konulmaksızın, savunma yapılabilir. amaç kamuoyunun gözü önünde milletvekili neyle suçlanıyor alenileşsin, milletvekili yargı huzuruna çıkacaksa kamuoyu bu konuda bilgi sahibi olsun. yine her fezleke için savunma hakkı yargılamanın ilk aşamasıdır. yani savunma hakkı burada başlamaz meclis’te başlar. dolayısıyla savunma hakkımız ihlal edilmiştir. yine iç tüzüğe başvurulmuş olsaydı her milletvekili başvuru hakkına sahip olacaktır. düzenleme anayasa değişikliği ile yapıldığı için 110 vekille aym’ye başvuru gerekecekti ve yapılan değişikliğin anayasaya aykırı olduğu, savunma hakkının ihlal edildiği şeklinde aym’ye ya da yerel mahkemeye başvuracaktık. önümüzdeki tek imkan yerel mahkemenin bu durumu ciddiye alarak aym’ye götürmesidir.

    bir milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırılırken dönem sonuna kadar kaldırılır. kaç fezlekeden dokunulmazlığı kaldırılacaksa dönem sonuna kadar kaldırılır. milletvekili yargı merciine gittiği aşamada dokunulmazlığı olmaması lazım. eğer dokunulmazlığı varsa yargı mercileri hiçbir işlem yapamaz. bu nedenle dönem sonuna kadar kaldırılır. kaldırılmamışsa ciddi bir hata vardır. burada bir ucubelik var. biz 83. maddenin tümden kaldırılmasını istiyoruz. ama iktidar milletvekilleri kendilerinden korktuğu içini hdp’li milletvekillerini hedef göstererek açık bir siyasi sistem tesis ettiler ve yanlış tesis ettiler. size sormak istiyorum; benim şu anda dokunulmazlığım var mı yok mu? dokunulmazlığım var. binali yıldırım kadar dokunulmazlığım var. örneğin mahkemeye hakaret etsem yapabileceğiniz tek işlem fezleke düzenleyip meclis’e yollamak. ben şuradan kaçmaya çalışsam kimse bana dokunamaz. dokunulmazlığı geriye doğru kaldırdılar. dokunulmazlık geleceğe doğru kaldırılır.

    beni ve arkadaşlarımı alelacele, uyduruk, hukuk tarihi açısından da siyasi tarih açısından da rezil bir düzenleme yaptılar. bunu da anayasa komisyonu başkanı mustafa şentop meclis kulislerinde itiraf etti. biz bunun anayasaya aykırı olduğunu biliyoruz ama genel başkan istedi biz de alelacele bir şey yaptık dedi.

    bu tür uyduruk iddianamelerle muhatap olmayalım diye dokunulmazlık var. eğer anayasaya aykırı bir işlem tesis edilmişse bunun denetlenmesi lazım bunun denetlenmesinin biricik yolu da sizin bu durumu anayasa mahkemesi’ne götürmenizdir.

    bir başka husus: türkiye’nin ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde 3 adaydan biriyim. böyle bir dosyada asliye ceza hakimi ne yapsın? bu kadar ağır yükün ağır cezalara, asliye cezalara atılmaması lazım. nasıl mit müsteşarı, genelkurmay başkanı, yüksek yargıda yargılanıyorsa, milletvekillerinin de üst mahkemelerde yargılanmasına dair aym’ye konuyu taşımanızı talep ediyorum. bu konuda ara kararınız açıklandıktan sonra savunmamıza devam edeceğim.

    edit: imla
  8. recep tayyip erdoğan, kemal kılıçdaroğlu ve devlet bahçeli ile birlikte mahşerin dört atlısını tamamladığını düşündüğüm şahıs. recep ile birlikte daha etkili olurlar, arada birbirlerine sövseler de olay kendisinin reco'yu alkışlamasıyla tatlıya bağlanır. 15 milyon kürt nüfusundan bahsedilen bir ülkede partisi aylardır barajı geçememe tehlikesiyle karşı karşıya olup, akp ve mhp den oy alamayacağının farkındalığıyla chp'ye sığınmış solcuların oylarını kendi tarafına çekmeye çalışmıştır. muhalefete muhafeletlik etmiş, muhalefetin nasıl yapılmaması gerektiğinin güzel örneklerini vermiş siyasetçidir ve geri kalan üç atlı gibi asla fikir ve devlet adamı değildir.
  9. kasımdaki seçimlere kadar desteklediğim insandır. partide tek başınayken bişey değiştiremez gücü yetmez aslında iyi niyetlidir diye düşünüyodum ama artık işin şeyi çıktı son 2 patlamadır sadece sivil halka masumlara tek suçu o saatte orda bulunmak olan insanlara yönelik saldırılar var ve hiç kimse bu durumda masum olamaz hele ki hdp eşbaşkanı asla. solcu olmak özgürlük insan hakları diye bahsederken hak verip savunmuştum ama son durum bu düşüncelerin hiç birisiyle bağdaşmamaktadır. onu başkan yaptırmadın belki şimdilik ama ortada can güvenliğinden başkanlığı düşünüp dert edemeyecek bir halk oluşmasına neden oldunuz.
    wtf