1. atina demokrasi'sini kurtarmak için ölümü göze almış ve çağları etkilemiş filozof.

    atina demokrasisinin elden gidiyor olmasında en büyük etki belki de sofistlere aitti. zira sofistler perspektifizm kavramından yola çıkıp doğruyu istenilen yönden bakarak ifade ettiler. onların amacı doğru olması gerekeni (doğru olarak seçileni) doğru çıkarmaktı. bir ifade ile "halkavcılığı" yapar oldular. sokrates ise özellikle gençleri hedef alıp onların "kafasını karıştırdı". (çakma) doğrularının değişmesini istemeyen veya sokrates'in bu (hakiki) doğruyu arama çabasını kendileri için kötü görenler, sokrates'i idama kadar götürdüler.
  2. kendi toplumuna ve dahi sonrak bütün dünyaya etki etmiş bir düşünürdür. fakat hala felsefe kitaplarında, "ama çok çirkindi be abi" yakıştırmaları yapılmaktadır. evet çok tatmin oldum.
  3. adli olarak ilk savunmayı yapan kişi olarak kabuk edilir.
  4. sokrat tek tanrıya ve ikinci bir dünyaya inanıyordu. bir noktada putları inkâr ettiği için baldıran zehri içirerek idamına karar verdiler. öğrencileri onu gizlice kaçırmayı planladılar ama o bunu kabul etmedi, savunduğu ahlak ilkelerine aykırı buldu. hep düşünmüşümdür ve tabi başkaları tarafından da düşünülmüştür... acaba sokrat peygamber olabilir mi diye... bakınca bugün inananların kabul ettiği peygamberlerden farklı şeyler düşünmemiş ve söylememiş bir adam sokrat... ya da başka bir deyişle peygamberler filozof mudur da denebilir... belki sokrat milattan önce 500 yerine milattan sonra 500lü yıllarda arap yarım adasında doğsaydı şimdi bir dinin peygamberi olarak bilinecekti... ilginç... şu söylediğinin peygamberlerin söylediğinden ne farkı var allah aşkına ?

    "asıl sormamız gereken sorular: iyi nedir? doğru nedir? adalet nedir? olmalıdır. öğüdümü tutarsanız, düşüncelerinizde sokrates"ten çok, hakikat olsun. kişinin uğrayacağı gerçek felaket ruhun çürümesidir. bu yüzden, adaletsizliğe katlanmak insana, adaletsiz bir iş yapmaktan daha az zarar verir. adaletsizliğin kurbanına değil, adaletsizliği yapana acımamız gerekir"
  5. "sorgulanmamış bir hayat yaşamaya değmez" sözüyle hayatımı değiştiren filozoftur.

    çok basit ve klasikleşmiş bir söz olarak gördüm bu sözü senelerce fakat sonra farkına vardım ki sorgulama eylemi çok derin ve çaba isteyen bir uğraş. yaptığımız her şeyi sorguladığımızda bunun çok iyi farkına varıyoruz.

    dekart gibi sonunda düşüncenin varlığı ile kendi varlığımıza ulaşmamız gerekmiyor. sadece alışkanlıklarımızı ve davranışlarımızı bile neden yapıyoruz diye sorguladığımızda hayatımızda büyük değişiklikler meydana geliyor.
  6. nasıl mevlananın şemsi varsa platonunda sokratesi vardır
  7. kendisi, kurulu "devlet düzenini alaşağı etmek" ve "gençleri kötü yola/tanrı tanımazlığa yönlendirmek" gerekçeleriyle 500'ler meclisi tarafından 6 oy farkla idama mahkum edilmiştir. tabi kendisini seven ve kurtulmasını isteyen meclis üyelerinin ve dostlarının yardımıyla çok da sıkı hapis şartları altına alınmaz ve infazdan önce kaçırılması için fırsat bırakılır. dostları kendisine der ki "gel seni kaçıralım, seni haksız yere öldürecekler." kendisinin cevabı ise gayet manidardır ve şu dünyadaki milyarlarca insan arasından belki aynı tavrı sergileyebilecek 3-5 kişi çıkar diye düşündüğüm bir tavır sergilemiştir ölüme giderken:

    "önemli olan benim ölmem ya da ölmemem değil, önemli olan düzenin verdiği karara saygı duyabilmek. bugün, her ne kadar adaletsiz bir karar vermiş olsalar da bu karara uymak mecburiyetindeyiz. çünkü önemli olan düzenin devamlılığı. düzenin kararlarına saygı duymazsak, insanlar düzenin kararlarına uymazlarsa, bir düzensizlik ve anarşi hali baş gösterir ki, en istemediğimiz şey de tam olarak budur; en adaletsiz düzen hali [il] bile [/il] düzensizlikten evladır."

    tabi, keşke adil bir düzen olsa da kimsenin canı haksız yere yanmasa diye bir temennide bulunarak entryme son veriyorum...

    adaletle kalın...
  8. rasyonalist felsefenin en önemli temsilcilerinden biri olan sokrates, m.ö. 469 yılında atinalı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. m.ö.399 yılında atinalı gençlere, devletçe onaylanan tanrılara inanmamayı öğretmekle suçlandığı için trajik bir ölüme mahkum edilmiştir. onun suçu, toplumsal düzene ve herkesçe kabul edilen törelere karşı gelmekti. ancak onun gerçek suçu “düşünce üzerinde düşünmek” ti.

    sokrates hiç yazmamış, tartışarak öğretmiştir. kendine özgü “diyalog(diyalektik) yöntemi” ile bilginin her akılda bulunduğunu ve bilginin bireysel akılları doğru düşünmeye yönelterek ortaya çıkarabileceğini savunmuştur.