1. pera müzesinin de desteğiyle tasty cinema etkinlikleri; tat ve koku almayı da dahil ederek film izleme deneyimine yeni bir boyut getiriyor.

    sistem şöyle işliyor: filme girerken her izleyiciye içinde numaralandırılmış kutu ve şişelerde yiyecek ve içecekler bulunan bir tepsi veriliyor. bu yiyecek ve içecekler özel şefler tarafından hazırlanıyor. film sırasında sahneyle bağlantılı olarak perdenin altında küçük bir ekranda bir numara beliriyor ve herkes o numaralı kutu veya şişeyi açarak yiyor/içiyor.
    bu şekilde filme eşlik etme şansını sunuyor.

    bilet fiyatları bana biraz yüksek geldiği için henüz gidemedim ancak bence çok farklı bir deneyim olacak ve biraz daha ucuzladığında gitmeyi çok istiyorum.
    (mesela şu an havuz başı etkinliği var ve bilet fiyatı saaaadece 144 lira, normalde daha ucuz ama ne kadar ucuz hesap edilebilir)

    burda küçük bir tanıtım videosu var : tasty cinema
    bu da etkinliğin sitesi: tasty cinema - site
  2. doksanların ortasında renk sinemasında dr. jekyll and ms. hyde filminde hiçbir ek ücret alınmadan, habersizce yapılmıştır, salona parfüm sıkmak suretiyle (söz konusu şirket parfüm üretiyordu). bu tür oluşumlar bana basbayağı ticari geliyor. sokaktaki kedi köpeğin bile bildiği filmler zaten materyalin. yeni bir şey sunmuyorsun. bilgi adına bir katkın yok. sadece mevcut olan popülerin üzerinden bolca reklamla cebini doldurup, insanlara da kendini özel hissettiriyorsun, insan değil, pardon, tüketici. bunun başka bir yöntemi de icaba davette limit uygulamaktır. figürlerden tutun, etkinlik biletlerine kadar; belli bir zümreye ait olma güdüsü, ereğin niteliğinin önüne geçer. bunu film odaklı gudik web sitelerinde de görüyorsunuz (veya görmüyorsunuz). velhasıl, özellikle film alanında, tüm imkanlar ayağınızın altına seriliyken, kendi keşif yolculuğunuza çıkmak yerine kısıtlı bilgiyi haiz ve cebinize göz dikmiş lümpenlerin peşinde koşmayınız. bunu da bu başlık özelinde tümevardırayım. kızıyorum gördükçe. cürümün ne derler adama. neyse.