1. çocukluğumun geçtiği istanbul'a sonraları da çok gidip gelmiş olmama rağmen ilk aşkımı yaşadığım, komşu oğlunu ısrarcı arkadaşlığımla taciz ettiğim,o ağaç senin bu salıncak benim gezdiğim,deli gibi dokuz aylık maçı yapıp suratıma top yediğim, bisiklete binmeyi öğrendiğim, zaman zaman bisikletin bana binip anamı ağlattığı,paten kaydığım,platonik yolu gözlediğim,kar dona çevirince kıçımın altına uyum market poşeti bağlayıp dik yokuştan kaydığım,ay ağliyciim şimdi, daha neler neler yaptığım o mahalleme,semtime çok merak ettiğim halde gidemedim. belki yine çocukluğun eteğine yapışır da dönemem diyedir,kim bilir...
  2. her şey küçülmüş gibi gelir.
    yürü yürü bitmiyor gibi gelen yollar kısalmıştır, binalar o kadar yüksek değildir, kaydırak alçalmıştır, salıncaklara sığmazsınız, üzerinden atladığınız duvar basamaktan biraz yüksek eğilmiştir.
  3. bunu gerçekleştiremeyecek olmanın nasıl bir korkunçluk olduğunu çok az insan bilebilir...

    benim çocukluğum devletin duble yolu ile aafalt altında kaldı...
    benim çocukluğum devletin rant uğruna betonlaştırdığı taş bir bina oldu...
    benim çocukluğum müteahhit mantığı ile sıkıştırılmış bir beton yığını oldu...

    bitirdiler el birliği ile içimdeki çocuğu...