1. kuşkusuz toplumda çok ciddi sıkıntılar varken, bunun "laiklik" başlığı altında tartışılması, içinde bulunduğumuz sıkıntılı süreci özetliyor. islamiyet'in çıkışı hasebiyle, bir kaç şey alabiliriz, "adalet, özgürlük, eşitlik" vs... gibi metaforlar, tartışılmaya açık olmakla birlikte, kısaca özetlenebilir. elbette metafor olarak saydıklarıma gelecek güçlü itirazları da kabul ediyorum ancak, islamcıların son 100 senede, "laiklikten" başka söylediği hiçbir şey yoktur. arap islamcıları biraz farklı olmakla birlikte, bu anlamda tüm ortadoğu için bir küme oluşturulabilinir, pek sıkıntı olacağını sanmıyorum.

    o halde, zaten 100 senedir, söylem- 60 senedir ise örgütlenme modeli olarak karşılarına aldıkları laiklik gibi bir şey var. soyut, karşılığı olmayan, toplum hafızasında birleşik bir yeri olmayan bir kavram. burada, kendi iç dünyanlarına yönelik bir krizde söz konusu kuşkusuz çünkü, soyut olarak örgütlendikleri bu kavram karşısında, gerçek bir belirlenim ortaya koyamıyorlar, ortaya çıkan ısrarla yalan atan, hafızasız, neyi savundukları bile belli olmayan bir kitle -yığın-.

    islamcıların "laiklik" kavramı ile olan tarihsel kavgalarını bir kenara bırakalım.

    ben hal-i hazırda söyleneni politik olarak kabul ediyorum ve gelen diğer çıkışlarda bunu doğruladı. bir söylem olarak kullanıldı ve diğer söylem, hızlı bir şekilde geliştirildi. c.b ve başbakan, "laikliğe" sahip çıktılar.

    o halde, zaten başlı başına bir kurgudan ve daha çok dışarıya verilen bir mesajdan bahsedebiliriz. ülke içi muhalefet de buraya sıkıştırıldı, "laikliği" koruyan, bir adet başbakan ve cumhurbaşkanı edindik.

    bugün başbakan şunu söylemiş, "özgürlükçü laikliği" getireceğiz. yılmaz özdil başlığında, kendisini savunduğu laikliğe karşı olduğumu yazmıştım bugün, aynı şekilde başbakanın da savunduğu laikliğe karşıyım. zira, ikisinde de bir perdeleme mevcut, birincisinde, belirli bir toplumsal düzeni, laiklik adı altında tanzim etmek varken, ikincisi de yine aynı şekilde belirli bir toplumsal düzeni, laikliğin başına "özgürlük" koyarak, piyasacı ve göbekten abd emperyalizmine, diktikleri ucube kulelerle bağımlı bir anlayış söz konusudur ve aslen ikisi de laik filan değildir. bizim her şeyden önce bulmamız gereken bir laiklik söz konusu, 200 yizyıldır bulamadığımız budur.

    not, davutoğlu, türbanlılara kelepçe takıldığında "bu kabul edilemez" diyerek açtığı soruşturma ile laiklik anlayışının nasıl olduğunu gösterdi aslında, daha bugün osmangazi üniversitesi'nde, 1 mayıs çalışması yapan 20 yaşlarında 4 5 solcu kadının ağzını burnunu dağıttı islamcılar.

    bir çok örnek verilir elbette, kolluk kuvvetleri filan diye uzar gider....

mesaj gönder