1. çoğu zaman mümkün olmayan ve mümkün olmadığının fark edilmesi istenmeyen, hayal kırıklığıyla dolu bir dolabın gevşek kapağıdır samimiyet; çünkü samimiyet için kişinin kendine karşı dürüst olması gerekir. birine "bende yarattığın duyguları seviyorum" diyebilir misiniz, yoksa "seni seviyorum" mu dersiniz? samimiyet ilkindedir. kimse nesneyi sevmez, hepimiz sevmeyi ve o sevgi bağını/bağımlılığını severiz. çünkü insana göre tüm hayat kendi perspektifinde yaşanır. (hatta öyle ki ben kendi varlığımdan emin olabilirim, sizinkinden değil. aynı şey herkes için geçerlidir. tabii varlık anlayışımıza göre değişir bu, ayrı konu.) empati kurabilme kabiliyetimiz ölçüsünde başkaları için üzülürüz ve empati bizi "bencil olduğunu gizleyememekten" korur. çünkü empatiye göre yaşamak bile, kendimizdeki o vicdan denen empati yansımasını susturmak için yaşamaktır. bu yüzden samimiyet en temel noktalarda bile yalanlarla doludur. kimse gerçeklerle yüzleşemez. insanlığın ardındaki ikiyüzlülük budur. hiçbir çocuk annesinden "bende yarattığın duygulara çok bağlıyım" sözünü duymak istemez, "seni çok seviyorum" denmesini bekler. aksinin gerçekleştiği bir dünya samimidir, fakat bugünün insanları için tıpkı bir distopya etkisi yaratır, yüze çarpılan bir kova soğuk su gibidir. fakat bir gün bu suya alışmazsak, bu sahte dünya tarafından eritilip gideceğiz.

    unutmadan; "biz arzulanana değil, arzulamanın kendisine aşığızdır." nietzsche

mesaj gönder