1. 2005-2006 gibi bir tarihte gitmiştik ayder yaylasına. henüz doğadan kopup beton, asfalt kaplanmamıştı. tek tük evler, bir kaç da konaklama tesisi vardı. gezmeye, görmeye değer bir doğa parçasını insanoğlu tarafından talan edilmeden önce dünya gözüyle görmek nasip olan son nesildik sanırım.
    bir minibüs kiralayıp sülale boyu gittiğimiz karadeniz gezisinin son durağıydı. ayder'de iki gün konakladıktan sonra da dönüşe geçtik.
    şimdi son durak dedim ama karadeniz yaylalarının sonu ayder değil. ayder'e gidip kavrun yaylasına çıkmadan olmaz. nitekim bizi bağlayan bir seyahat acentası falan olmadığından kendi programımızı yaptık ve kavrun'a çıktık.
    ayderden yola çıkıp kötü bir şosede yarım saat kadar rampa çıktıktan sonra yol bitiyordu. minibüsü orada bırakıp yola vurduk kendimizi.
    çoluk çocuk, yaşlı, genç, dokuz kişi. bizim ayağımızla dört saat kadar sürdü kavrun'a varmak. düz ayak olsa iyi de hep yokuş tırmanıyorsun. yol falan yok bu arada. orada burada ayakla çiğnenerek görünür hale gelmiş ince patikalar var, kimi yerde o da yok. karineyle gidiyorsun.
    yükseklere doğru ilerledikçe ayder'i saran çamlar bitti, ağaçsız ama yine de yeşillik bir yerlerdeydik artık, aşağılarda ince bir bulut tabakası görüşümüzü engelliyordu. çıktıkça flora ve fauna değişti. daha alçak rakımlarda hiç rastlamadığım gösterişsiz olmakla birlikte çok değişik, çiçek, kelebek ve böcekler gördüm. yol boyu yukarıdaki buzullardan eriyip akan ince sulara rastladık. ağustos sıcağında yere kapaklanıp buz gibi sular içtik o ince derelerden. kavrun'a vardığımızda öğle saatlerini epey geçmişti.
    bir çardak ve arkasında ahşap bir odadan oluşan bir yerde karnımızı doyurduk. biz gittiğimiz zaman başka da bir yer yoktu zaten yiyip içmek için. ha ne yediniz derseniz haliyle muhlama. başka bir alternatif de yok. yanına da çay. katır sırtında yaylaya kola gazoz taşımaya kalkışan bir girişimci olmamış. şimdi ne haldedir oralar bilmem.
    muhlamayı sindirip yorulan ayağımızı bacağımızı bir saat kadar dinlendirdikten sonra dönüşe geçtik. bu defa tırmanma yok. yokuş aşağı iniş daha kısa sürdü. minibüse vardığımızda gün bitmiş, hava alacakaranlık olmuştu. güzel bir gündü. ben oldukça ayder ve kavrun anılarımda yaşayacak.

mesaj gönder