1. 4. bölüm


    yazınsal metinlerde intihar teması

    türk ve dünya yazınında, yaşamına, çeşitli nedenlerle ve biçimlerde intihar ederek son veren yazar ve şairlerin yanı sıra intihar temasını metinlerinde işleyen yazar ve şairler de vardır. bu tema, özellikle intihar eden şairlerin şiirlerinde belirgin veya üstü kapalı biçimde görülmektedir. yazarlar ise, intihar eylemini gerçekleştirmekten veya intihar girişiminde bulunmaktan çok, bu temaya yapıtlarında yer vermişlerdir.

    dünya edebiyatında intihar teması

    farklı kültürlerin yazınsal metinlerinde intihar teması, intihar düşüncesi, intihar girişimi ve intihar eylemi bağlamlarında farklı biçimlerde işlenmiştir. bu tema, klasik yapıtlarda da kendini gösterir.

    dünya edebiyatında intihar teması denince akla ilk gelen klasik metinler lev tolstoy’un anna karenina ve gustave flaubert’in madame bovary adlı romanlarıdır. bu romanlara adlarını veren kadın kahramanlar, anna karenina ve madame bovary, evli olmalarına rağmen başka erkeklerle ilişki yaşayan kadınlardır. anna karenina, bütün ahlak kurallarını ve sosyetenin kurduğu dünyayı reddeder. genç bir subay olan vronski’ye âşık olur. vronski uğruna evini ve çocuğunu terk eder. ancak, vrosnki’yle kavga ettikleri bir gün evden kaçar ve kendini hareket halindeki bir trenin önüne atarak yaşamına son verir.

    madame bovary’nin yaşadıkları anna karenina’nın yaşadıklarından biraz daha farklı olsa da, yaşananların nedenleri ve sonuçları aynıdır. madame bovary de aslında huzurlu olabilecek bir evlilik yapmasına rağmen okuduğu kitaplardakine benzer bir aşkı arar. aradığı aşkı kocası charles’ta bulamayınca, avukat kâtibi leon’da ve ardından çiftçi rodolphe’ta bulmaya çalışır. eşi doktor olan emma bovary’nin aşkı ararken ilişki kurduğu kişilerin sosyal statüleri de giderek düşmektedir. bu düşüş, emma’nın düşüşünü de simgeler gibidir. leon’da ve rodolphe’ta kalıcı mutluluğu bulamayan emma’da alışveriş tutkusu başlar. bu tutku da onu tatmin etmeyince aylarca süren bir buhran yaşar. olumsuzlukların devam etmesi üzerine emma, arsenik içerek yaşamına son verir. anna karenina da emma bovary de aşkı ararken kendi elleriyle ölümü bulan karakterlerdir. bu yönleriyle halit ziya uşaklıgil’in romanı aşk-ı memnû’nun en önemli karakteri bihter’le benzeşirler.

    goethe’nin intiharıyla ölümsüzleşen kahramanı werther, imkânsız bir aşka tutulmuştur. genç werther’in acıları yayımlandıktan sonra pek çok gencin intihar etmesi, romantik edebiyatın realist yaşama dönüşümü gibidir.

    elizabeth çağı’nın en önemli isimlerinden olan shakespeare’in oyunlarında pek çok karakter yaşamına intihar yoluyla son verir. othello’da, bir kıskançlığın getirdiği pişmanlık, romeo ve juliet'te birbirine kavuşamama ve yanlış anlama sonucunda karakterler intihar eder. shakespeare’in oyunlarında intihar, sorunların çözülemediği noktada olaylara müdahale eden “deux es machine” gibidir.

    jack london’ın tutkulu denizcisi martin eden, yaşadığı aşkın gerçek olmadığını ve gerçek aşkı bulamayacağını anladığı zaman intiharı tercih eder.

    natüralist yazar emile zola’nın nana romanında, ağabeyi gibi, nana’ya âşık olan ama duygularının karşılığını alamayan jorj, yaşamamayı tercih eder.

    dostoyevski’nin ecinniler romanındaki karakteri kirilov, tanrı’nın olup olmadığını sorgular. sonunda tanrı’yı kendisiyle özdeşleştirir. tanrı’yı yok etmek için, kendini yok etmesi gerekir ve kirilov, intihar eder.

    sylvia plath, sırça fanus adlı romanında dünyayı bir sırça fanusa, romanın kahramanı joan’ı da bu fanusun içindeki bebeğe benzetir. bu fanustan kurtulmak için defalarca intihar girişiminde bulunur joan. bu girişimler, sylvia plath’ın yaşamında da yansıma bulur ve nihayet yazar, yaşamına intiharla son verir.

    franz kafka’nın dava adlı romanının kahramanı ka, kendisini nedensiz yere tutuklanmış bulur. davanın başlamasını ve bu tutukluluk halinden kurtulmayı ister. oysa bu isteği hiç gerçekleşmez. ka, bu saçmalığa bir son vermek için intiharı seçer.

    modern romanın ilk örneği kabul edilen don quijote'un şövalye kahramanı, anlık bir ölümü değil, davranışlarıyla, yavaş yavaş ölmeyi tercih eder. onun ölümü, intihar gibi okunmayabilir, ancak yaşadıklarına bakıldığında, var olmayan sevgili uğruna var olmayan düşmanlarla savaşması, eylemleri ve romanın sonunda, ölüm sahnesinde söyledikleri, onun ölümünü de bilinçsiz bir intihara yaklaştırır.

    türk edebiyatında intihar teması

    türk edebiyatında, intihar düşüncesi, intihar girişimi ve intihar eylemi pek çok roman, öykü ve şiirde ele alınan temalardan biridir. özellikle roman türünde, roman karakterlerinin değişik nedenlerle intihara başvurduğu görülür. ilk romanlarda, romantizmin etkisiyle ilk romanlarda sıkça yer alan intihar, modern romanlarda, varlık ve yabancılaşma sorunu sonrasında ortaya çıkan bir eylem durumundadır.

    türk romanında intihar düşüncesi

    türk edebiyatında intihar düşüncesi özellikle tanzimat ve servet-i fünun dönemi romanlarında görülür. tanzimat döneminde, ahmet mithat efendi’nin hasan mellah romanında alonzo kıskançlık nedeniyle, hüseyin fellah romanında şehlevend ve annesi hasna hanım, her şeylerini kaybetmeleri nedeniyle, yeniçeriler’de osman çorbacı, karısı tarafından aldatıldığını zannettiği için intiharı düşünür. fatma aliye hanım’ın muhâdarât romanında fazıla, nişanlısını bir iftira yüzünden kaybeder ve intihar düşüncesini geliştirir. nabizade nazım’ın ilk psikolojik roman denemesi olan zehra’sında suphi, suçluluk psikolojisi ve pişmanlık sonucu intiharı düşüncesine yönelir.

    servet-i fünun döneminde, mehmet rauf’un eylül romanında necip, suad’a olan imkânsız aşkı nedeniyle yaşamına son vermeyi düşünür. hüseyin rahmi gürpınar’ın ölüm bir kurtuluş mudur romanı, intihar düşüncesinin en yoğun işlendiği romanlardan biridir. yine gürpınarı’ın, ben deli miyim romanında şadan, aynalarla konuşur, garip hareketler yapar, trende ve vapurda kendini çağıran bir ses olduğunu düşünür. tüm bunların sonunda da intihar düşüncesini geliştirir. romanların adlarının dahi soru cümlesi biçiminde düzenlenmiş olması, romandaki kişilerin yaşadığı ikilemi göstermektedir.

    milli edebiyat ve cumhuriyet dönemine gelindiğinde intihar düşüncesi daha az görülür. reşat nuri güntekin’in dudaktan kalbe romanında kocasını aldatan mahmure, bu durumdan utanç duyduğu için; sait faik abasıyanık’ın medar-ı maişet motoru’nda melek, sevgilisi fahri’nin ölümünden sonra intihar etmeyi düşünür.

    türk romanında intihar girişimi

    türk edebiyatında intihar düşüncesini intihar girişimine çeviren roman karakterleri de vardır. namık kemal’in intibah romanında mehpeyker tarafından satın alınan dilaşup, üç kez intihar girişiminde bulunur. ahmet mithat efendi’nin dürdane hanım’a karşılıksız bir aşkla bağlı olan roman kişisi memduh bey intihara teşebbüs eder. zehra’da suphi tarafından terk edilen sırrıcemal, çocuğunu da düşürünce intihar etmek ister. peyami safa’nın metafizik konuları en iyi işlediği romanı kabul edilen matmazel noraliya’nın koltuğu’nda annesi, noraliya’nın yorgo ile görüşmesine izin vermeyince, noraliya intihara teşebbüs eder. halide edip adıvar’ınkalp ağrısıromanında azize, yine peyami safa’nın bir tereddüdün romanı adlı yapıtında vildan, intihar girişiminde bulunan karakterlerdir.

    türk romanında intihar eylemi

    türk edebiyatında pek çok öykü veya roman kişisi, yaşamına intihar yoluyla son verir. terk edilme, karşılıksız aşk, yasak aşk, kendini veya bir başkasını cezalandırma, cinnet getirme, namus, kıskançlık, suçluluk psikolojisi, gururun kırılması, yoksulluk, umutsuzluk, toplumsal baskı gibi nedenlerle gerçek yaşamda karşılaşılabilen intiharlar yazınsal metinlere de yansımıştır. tahir ile zühre, kerem ile aslı, ferhat ile şirin, leyla ile mecnun gibi halk hikâyelerinde ve mesnevilerde ölüm ve intihar, aşkın ölümsüzleşmesi için bir ön koşul gibidir. divan edebiyatında daha çok intihar düşüncesi ön plandayken, tanzimat ve sonrası dönemlerde, gerçekleşmiş intiharlar daha çok görülmektedir.

    eylül romanında yanan bir eve giren necip, sevgilisi suad’ı kurtarmak için kendini ateşe atar. taaşşuk-ı tal’at ve fıtnat’ta birbirine kavuşamayan, başkasıyla da evlenmek istemeyen âşıklar, hüseyin fellah’ta sevgilisi şehlevend’e kavuşamayacağını anlayan civelek mustafa, çingene’de, çingene kızı ziba’ya âşık olan, ama bu aşkı çevresine kabul ettiremeyen hikmet, intihar etmeyi tercih eder. sergüzeşt’te sevgilisi celal’e kavuşamayan cariye dilber, dudaktan kalbe’de eski sevgilisi lamia’dan ret cevabı alan hüseyin kenan, çengi yahut daniş çelebi’de aklını yitiren daniş çelebi, ateşten gömlek’te mehmet çavuş’un kendisine kötülük yapacağını anlayan kezban yaşamına intihar ederek son veren kişilerdir. (nurullah ulutaş, intihar olgusunun türk romanına yansıması, uludağ üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü (yayımlanmamış doktora tezi), 2007)

    türk edebiyatının günümüz romancılarını en çok etkileyen adlarından biri olan ahmet hamdi tanpınar’ın huzuru ararken huzursuzluğu bulan cumhuriyet aydınlarını ele aldığı romanı huzur’un romandaki diğer kişilere göre sıra dışı karakteri olan suat, yaşamına, kendini asarak son verir. varoluşunu sorgulayan ve tanrı’ya inanmayan suat, beethoven’ın keman konçertosu eşliğinde intihar eder.

    yusuf atılgan’ın anayurt oteli’ne sıkışıp kalan karakteri zebercet, yalnızlığın ve iletişimsizliğin türk edebiyatındaki en iyi örneği sayılabilir. cinselliğinde bile yalnız olan zebercet, bu duruma bir son vermek için, birlikte olduğu kadını öldürür. yakalanma korkusu peşini bırakmayınca, yaşamdaki varlığı da kendisi ve başkaları için bir anlam ifade etmeyince korkudan ve kendinden kurtulmak için intihar eder.

    suat, zebercet, aylak adam c. türk edebiyatının huzursuz ve tutunamayan karakterleridir. oğuz atay’ın tutunamayanlar romanındaki selim ışık ve turgut özben ile bu karakterlere iki kişi daha eklenir. selim ışık, bir “tutunamayanlar ansiklopedisi” hazırlar. kendisine de bu ansiklopedide bir madde ayırır. sonra kendisini vurarak intihar eder. yakın arkadaşı selim ışık’ın intiharının ardından kendini, içinde bulunduğu zümreyi ve toplumu sorgulamaya başlayan turgut özben, albert camus’nün yabancı romanındaki meursault gibi “insanın can sıkıcı bir saçma” olduğu sonucuna varır.

    görüldüğü gibi, intihar, türk edebiyatının ilk dönem yapıtlarında daha romantik ve basit kurgularla işlenirken yakın dönemde bir olgu olarak ele alınmıştır. bireyin varoluşunu, yaşamını, içinde yaşadığı toplumu sorgulamasıyla ve bu sorgulama sonucunda ulaştığı “saçma” düşüncesiyle, bu saçmalığa son vermek için seçtiği bir yöntem olmuştur.

    ***

    "ben yaşama da, ölüme de inandım;
    tamamlarlar sanırdım eksiklerimi.
    çarşıları hep birlikte gezerdik;
    biri dostumsa, sevgilimdi öteki.
    ikisinin adını yanyana andım.

    bir soluk alayım izin verin de." ^:metin altıok^

mesaj gönder