• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (7.39)
kinyas ve kayra - hakan günday
"hiç uykum yok. hiç uyuyamıyorum. domuz gibi içiyorum. ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. sabaha beş saat var. annemi düşünüyorum. nerededir şimdi? aynada kendime bakıyorum bazen. ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anladığımı anlatmaya yetiyor. sağ omuzuma kendi çizdiğim kelebek, beğenmediğim için üzerine attığım çarpı işareti ve altında aynı kelebeğin bir japon tarafından çok daha iyi işlenmişi. sol dirseğimin iki parmak yukarısındaki kurşun yarası. bileklerimdeki otuz dört dikiş. medeniyeti bir aralar, herkes gibi yaladığımı kanıtlayan apandisit ameliyatımın izi. ve sırtımı kaplayan, tanrı'nın yüzü. bilmiyorum... hızlı yaşadım. ama genç ölmekten çok, hızlı yaşlandım! ama hayattayım.kayra, bir gün bana 'mutsuzluğuna hiçbir çare aramıyorsun' demişti." (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)
  1. başladığım bir kitabı yarıda bırakmak kadar moralimi bozan çok şey yoktur şu hayatta. ancak bu kitaba yoğun okuma ısrarıma rağmen 250 sayfa civarı sabredebildim ki bence bir kitap için vermeye çalıştığı şeyi anlatabilmesi için gayet yeterli bir miktar. hepsini okumamış olsam da iki yüz elli sayfalık eziyetten aklımda kalanları şuraya kaydetmek isterim:

    arkadaşlar da bahsetmişler, kitabın arka fonunda işlenen hayatın anlamsızlığı, yaşamanın gereksizliği, varoluşçuluk vb temalar var. yazar bunların anlatımını bana kalırsa hikayeden çok daha önde tutarak ilk hatasını yapmış. şöyle anlatayım; yazarın bu mevzularda bize anlatmak istediği bazı fikirleri var ve onları anlatmak için çok zayıf bir hikaye kabuğu bulmuş. bir arkadaş çok fazla cümlenin altını çizdiğini aktarmış, doğrudur zaten anlatmak istediğim de tam olarak bu. yazarın kendi kafasında bir sürü fikir var ve onları olduğu gibi aktarmış. siz okuyucu olarak aaa şu da şöyle mi acaba, yada burada şunu da söylemiş olabilir mi ki diyemiyorsunuz. fikir kalıpları hazır, değişime kapalı; oradan alıp instagramda kahve eşliğinde paylaşmaya müsait biçimde bekliyor.

    yukarıdaki anlattıklarıma paralel başka yazarlar düşüncelerini nasıl anlatıyorlar diye düşündüm ve aklıma camus'un yabancı'sı geldi. sağlam bir hikaye, bir fotoğraf netliğinde baş karakterin sonuna doğru giden olaylara tanık oluyorsunuz. camus, kaba bir şekilde hazır düşünce kalıplarını değil sağlam bir kurgu ile okuyucuyu da işin içine katarak; yani onun için hazırlanmış bir düşünsel süreç içinde istediği sonuca varmasını sağlayacak alt metni okuyucuya teslim etmiş.

    yazar iki paragrafta bahsettiğim iki farklı şekilde düşüncelerini okuyucuya iletebilir. ben şahsen hakan gündayın ilgili kitabında takip ettiği yöntemi benimsemiyorum. bu yöntemle aktarılanların ise kalıcı ve etkileyici olacağını düşünmüyorum. dostoyevski de tüm kitaplarında petersburgun varoşlarını, yaşamın sefil hallerini anlatıyor ama fotoğrafı eşsiz üslubuyla önümüze koyup sonuç çıkarma işlemini bize bırakıyor. az çok mesele budur.

    kitabın bir diğer beğenmediğim noktası ise yine hikayenin ciddi ve katmanlı işlenmemesi kaynaklı. zaman çok hızlı geçiyor. kahramanlarımız her istediklerini sürekli elde ediyorlar. (uyuşturucu satıcılarını soyuyor, öldürüyorlar vs) örneğin afrikadan meksikaya geçiyorlar, ancak adaptasyon noktasında hiç sorun yaşamıyorlar. hangi memura rüşvet vereceklerini biliyorlar, oranın insanına nasıl davranacaklarını biliyorlar. o yüzden ciddi bir sorunla karşılaşmıyorlar, ileriki kısımlarda karşılaştıkları sorunlar da gerçekçi durmuyor. benim için bunlar inandırıcılık dediğimiz şeyi öldürdü. hikaye bazlı sıkıntılar şahsen beni bezdirdi.

    bir de romanın üslubu çok sert. yada keskin demek daha doğru olabilir. bir bayan arkadaş roman için çok erkeksi demişti, ona katılıyorum. eğer bu bir tercih ise çok doğru olduğunu düşünmüyorum. şahsen ben yazarları duru, sade, kibar anlatımlarıyla daha çok seviyorum.

    romanın teknik kısmını eleştirmeyi çok doğru bulmuyorum. yazarın yaşı bu romanı yazdığında 24 civarı imiş. tam bir yetkinlik beklemek haksız olabilir.

    sonuç olarak, işlediği konular itibarıyla haketmediği bir sempati ve ilgiyle karşılanmış, yüzeysel okuyucuların (daha çok yaşı küçük arkadaşlarımız, instagramda alıntı paylaşmaya bayılan kimseler vb) desteği ile kuvvetlenmiş bir kitap duruyor karşımızda. bu roman özelinde düşüncelerim bunlar, kitap ile kalın efendim.

mesaj gönder