• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.53)
dogville - lars von trier
30'ların amerika'sında rock dağlarında bir kasabadayız. peşindeki gangsterlerden kaçan güzeller güzeli grace, bir kasabaya sığınmak zorunda kalır. kadına acıyan kasaba halkı, başlangıçta iyi niyetlerle kadına sahip çıkar ve arasına alır. fakat kadının konumunun kendileri açısından da bir tehlike arz etmesiyle, aralarındaki ilişki farklı boyutlar kazanmaya başlayacaktır. grace, kasabalının öteki yüzünü görmeye başlar ve çaresizliği bir kurban konumu almasına neden olur.
  1. lars von trierin yazdığı insan doğasını eleştiren bir felsefe kitabı, insanı huzursuz eden bir şiir, nicole kidman'ın bütün muhteşemliğini gösterdiği bir podyum.

    hakkında çıkarımlar yapmayacağım çünkü herkesin farklı bir şey anlayacağı ve bir çoğunun doğru olduğu bir film dogville.

    ben sadece filmin ne kadar başarılı bir film olduğunu ve trier'in ne kadar başarılı bir yönetmen olduğunu vurgulayacak bir kaç şey söyleyeceğim;

    !---- spoiler ----!

    sahne köyün kadınlarının grace'in odasına girip "erkekleri baştan çıkarttığı" için onu cezalandırdıkları sahne. bir noktada vera grace'in heykelciklerini -ki film boyunca seyirci bu heykelciklerin grace'in nihai hedefi, mutluluğunun anahtarı olduğuna inanır- teker teker kırar ve eğer ağlamazsa heykelleri kırmayı bırakacağını söyler. grace istenileni yapamaz ve vera bütün heykelcikleri kırar.

    sonraki sahnelerden birinde; grace'in babası şehre geldiğinde -yani güç grace'in eline geçtiğinde- grace ve babasının adamları vera'nın çocuklarını yan yana dizer ve grace vera'ya çocuklarını bir bir öldüreceğini eğer ağlamazsa çocukları öldürmeyi bırakacağını söyler. vera istenileni yapamaz ve gangsterler bütün çocukları öldürür.

    "there's a family with kids. do the kids and make the mother watch. tell her you'll stop if she can hold back her tears. ı *owe* her that."

    bu iki sahne böyle okunduğunda aynı şiddette iki eylem değilmiş gibi geliyor değil mi? ama filmi izleyenler bilecektir ki ilk sahne çok daha yoğun bir sahne ve ikinci sahnede izleyici vera'nın başına gelenlerden mutlu oluyor. yönetmen bizi bir anneye çocuklarının teker teker öldürülmesinin izletilmesinden zevk alacak bir noktaya getiriyor. işte sinemanın gücü budur.

    bütün bunların üzerine bir kaç alıntı yaparak tamamlayayım:

    alıntı 1;
    "the big man: you do not pass judgement, because you sympathize with them. a deprived childhood and a homicide really isn't necessarily a homicide, right? the only thing you can blame is circumstances. rapists and murders may be the victims according to you, but ı, ı call them dogs. and if they're lapping up their own vomit, the only way to stop them is with a lash.

    grace: but dogs only obey their own nature, so why shouldn't we forgive them?

    the big man: dogs can be taught many useful things, but not if we forgive them every time they obey their own nature."

    alıntı 2:
    "grace: so ı'm arrogant. ı'm arrogant because ı forgive people?

    the big man: my god. can't you see how condescending you are when you say that? you have this preconceived notion that nobody, listen, that nobody can't possibly attain the same high ethical standards as you, so you exonerate them. ı can not think of anything more arrogant than that. you, my child, my dear child, you forgive others with excuses that you would never in the world permit for yourself. you should be merciful, when there is time to be merciful. but you must maintain your own standard. you owe them that. you owe them that. the penalty you deserve for your transgressions, they deserve for their
    transgressions. "

    !---- spoiler ----!

mesaj gönder