1. dünyanın en güzel duygularından birisi ve belki de en zorlayıcı işi.

    henüz kendini bile bilemeyecek yaşta iken, hayatına dahil olmuş bir küçük canlı. annenin sana fazla güvenmesiyle daha küçücükken, onun sana emanet edilmesi. her şekilde, onun hep yanında olman. omuzlarına koskocaman bir sorumluluk taşıman.

    o bir üzüldüğünde senin bin üzülmen. ve sen de çocukken, yanlışlıkla onun kapıya parmağını sıkıştırdığına aradan kaç sene geçmiş olmasına, hiç bir hasar kalmamasına rağmen, hala hatırlayıp vicdan azabı çekmen. hatta oturup ağlaman, hatırladıkça.

    zamanla en yakın arkadaşlardan biri haline gelmesi. bu sefer de ablalıkla arkadaşlık ayarını tutturabilmek için çabalaman, bocalaman.

    yanlış yola girdiğini hissettikçe, ona çaktırmadan hayatını uzaktan izleyip başına bir şey gelmemesi için uğraşman.

    ailenin senin üstünde yaptığı yanlışları, o da aynı yola kurban gitmesin diye zaman zaman aileni karşına alman. onun için savaşman. istediği okula gitmesi için beraber direnmen, istediklerini yapması için hep arkasında olman. hatta arkasında değil yanında el ele, omuz omuza beraber savaşman.

    bazen aradaki yaş farkını ya da yaşanılan farklılıkları gözetmeksizin, yaşadıklarımı bilmesine hakkı var diyerek küçük kardeş rolüne bürünüp anlatmaya başlaman. sonra da hak etmediğin bir tepkiyle karşılaşıp, anlaması için daha zaman var deyip köşene çekilmen.

    en özel günlerinde herkesten önce yanında olman. ailenin yetişemediği yerde her şeyine senin koşman, bile isteye.

    canımın en içi. en sevdiğim. 'hep yanımda olsun' demek bir kardeşe sahip olmak.

    ve abla olmak; karmakarışık duygular içerisinde olup, yaşamaktan sıkıldığın anda bile tutunacak güçlü bir dala sahip olduğunu görüp, bu kez hayata daha sıkı sarılmak. onun için...

mesaj gönder