Kimdir?
1933 yılında yozgat’ta doğdu. ortaöğrenimini beşiktaş atatürk anadolu lisesi 'nde tamamladı. 1955'te ankara üniversitesi hukuk fakültesi’ni bitirdi. 1956’da yaşar cankoçak'la evlendi. beş çocuk büyüttü. 1958-1972 arasında kaymakam olan eşinin görevi nedeniyle anadolu’nun çeşitli ilçelerinde yaşadı. gevaş, alucra, gerze, saray ilçelerinde ve kahramanmaraş'ta yardımcı avukatlık, avukatlık ve öğretmenlik yaptı.
1972'de ankara'ya yerleşerek türk dil kurumu derleme ve tarama kolu'nda çalıştı. kültür bakanlığı yayın danışma kurulu üyeliğinde bulundu.demokratik kitle örgütlerinin yeniden kuruluşu çalışmalarına katıldı. insan hakları derneği, halkevleri, dil derneği gibi örgütlerde kurucu ve yönetici olarak görev aldı.
son haber gazetesinde ilk şiiri 1951'de yayımlandı. ardından hisar, varlık, yeditepe, türk dili, mülkiye gibi dergilerde çıktı. başlarda şiirlerinin konusu doğa, aşk, ayrılık, özlem iken, daha sonraları ise toplumsal sorunlar ağır bastı. 1980 öncesinde halkın yaşadıkları, onun da hayatına ve şiirine yansıdı. daha sonraki şiirlerinde toplumsal sorunlara yöneldi. gezip gördüğü yerlerden aldığı esinle zenginleşen ve coşkulu bir insan sevgisiyle yoğrulan şiiri, toplumsal sorunları, yaşam-halk ilişkisini öne çıkardı.
şiirlerinde büyük ölçüdü folklor öğelerinden yararlandı. şiir üzerine yazılarını biraraya getiren "şiiri düzde kuşatmak" (1983) kitabında, halk kaynağına inme isteğini, "halkta var olan öz ve biçimi diyalektik olarak yükseltmek, şiiri yükseltirken halkın yaşamının ve yaşam biçimlerinin yükselmesine yardımcı olmak" sözleriyle açıklar. şiirleri pek çok dile çevrildi ve kırktan fazla şiiri bestelendi. bestelenen şiirlerinden biri, sezen aksu'nun 1993 tarihli albümüne adını veren deli kızın türküsüdür. (besteleyen: sezen aksu)
ayrıca kısa oyunlar da yazmıştır.
milliyet gazetesi'nin anketiyle dağlarca'nın ölümünden sonra yaşayan en büyük şair seçilmiştir.
ödülleri
şairin aldığı pek çok ödül vardır. bazıları:
1955 - varlık şiir yarışmasında birincilik ödülü 1964 - türk dil kurumu şiir ödülü 1972 - trt sanat ödülleri yarışması'nda başarı ödülü 1976 - yeditepe şiir armağanı 1991 - halil kocagöz ödülü 1992 - sedat simavi vakfı edebiyat ödülü 1999 - akdeniz altın portakal şiir ödülü 2003 - dünya gazetesi yılın telif kitabı ödülü 2008 - erdal öz edebiyat ödülü
-
ah, kimselerin vakti yok
durup ince şeyleri anlamaya
kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar
evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya
yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı
bakıp kapatıyorlar
geceye giriyor türküler ve ince şeyler
"memelerinde biraz irin, biraz balık ve biraz gözyaşı
bir dev oluyorsun deniz deniz deniz
sisin dere ağızlarından sokulup akşamları
fındıklarımızı basıyor
neyleriz kararan tomurcukları
çocuklarımıza yalvarıyoruz: aç durun biraz
tecimenlere yalvarıyoruz:
bir "hotel" bir gizli evlenme az çiziniz
bir banka az çiziniz bir yalvarma
bizden size ve sizden dışardakilere
karılarımızı yolluyoruz tırnaklarını kesmeye ve demeye
-evet efendim-
çocuklarımızı yolluyoruz dilenmeye
bizler gidiyoruz yatağımız tanrıya emanet
yazların motorlu çingeneleri
ah, kimselerin vakti yok
durup ince şeyleri anlamaya
baba evleri, ilk kez girilen ırmağa dönüş
toprağa tutku, kendinden dolayı
kulaklarımızı tıkıyoruz: para para para
kulaklarımızı açıyoruz: kavga kavga kavga
sorar belki biri: kavga ama neden kavga
komşumuza sonsuz balta, karımıza yumruklar içinde
-bilmiyoruz neden kavga.
sonra kasabanın cezaevinde
silgimizi göz önüne yerleştiriyoruz
günlerimiz iterek genişletiyoruz
yer açıyoruz karılarımızı düşünmeye
bizsiz geçen menevşeyi düşünmeye
durup ince şeyleri anlatmaya
kimselerin vakti olmasa da
okulların kadın öğretmencikleri
tatil günlerini çoğaltsalar da
kutsal nemiz varsa onun adına
gözlerimiz için bağlar dokusalar da
birikimler ve çizgiler gitgide gitgide
açmaya ilkyaz çiçekleri
bir gün birileri öte geçelerden
ıslık çalar yanıt veririz -
ben bu dünyanın alevisi olmalıyım
yana yana tükenmediğime göre ...
gülten akın. -
yıllardır siyah beyaz şiirinin 'durdum bekliyorum gelme' dizesi dilimde olan şairdi
dün ölümüne sanki bir yakınımı kaybetmişcesine üzüldüm
'artık ne sen konuşmalısın ne başkası
yaşamak adına geçtik bütün değerleri
beyazın en orta yerinde duydu yürek
bu rüzgar tutmaz insanı uzun boylu
bu rüzgar serseri
şimdi kavramların ve cümle rüzgarların dışında
durdum bekliyorum, gelme.' -
gülten Akın'ın hayat arkadaşı, can yoldaşı yaşar cankoçak'ı bu satırlarda mı anmak daha doğruydu yoksa adına bir başlık açmak mı? bu satırları yazmadan önce uzunca bir süre bunu düşündüm. sonra buraya yazmak istedim, kadını birinin kızı, birinin karısı sonra da birilerinin annesi gibi sıfatlara sığdırmaktan çok memnun olanlara inat, yaşar cankoçak'ı gülten Akın'ın kocası olarak tanıyalım; 50 yıl yanyana yürümüş bu iki insan da buna gönül koymazdı herhalde. türkiyenin aydınlık yüzlerinden, sosyalist kaymakam yaşar cankoçak'ı onu yakından tanıyan birinin kaleminden tanımanızı öneririm -
anadolu kelimesinin kökeniyle ilgili bir hikaye vardır; bin yıllar önce, yaz günü savaşa giden askerlerin yolu bir köyden geçer, o esnada köylü bir teyzemiz, susamış askerlere bakraç bakraç ayran verir, ayranı biten askere koşar doldurur, koşar doldurur. artık susuzluğu dinmiş bir askere köylü anamız ısrar eder, evladım bi bakraç daha koyayım der; asker abimiz; - ana dolu der. kıssadan hisse, bizim topraklar bereketlidir, insanının gönlü zengindir. işte ben ne zaman `gülten akın`'nın şiirini okusam bu hikaye düşer aklıma; kelimelerinin toprağı ve bereketiyle o kadar dolar taşar ki içim; ana dolu derim gülten ana'ya, şiirin sususuzluğunu dindirir gülten ana.
gülten akın, anadolu'dur -
deli kız. -
şiir kavramını en iyi tanımlayan şairlerden biridir.
''şiir, dizelere sıkıştırılmış bir nükleer enerji. parçalanacak, patlayacak olan şey. düzeni, egemenleri korkutan şey. hem haz, hem derinlik, hem sonsuz bir bağımsızlık, bağsızlık, hem çok ince bir denge, bir iç düzen. sabır ve coşku. yani yaşamdır şiir. doğumdan ölüme kadar, hatta öldükten sonra da unutulmamaktır.'' der ve bizi mest eder.
yani gülten akın'dır şiir. unutulmayandır ve hep okunacak olandır.
''susuzdu, suya değdi dudaklarım seni sevdim
mevsim kirazlardan eriklerden geçti yaza döndü
yitik ceren arayı arayı anasını buldu
adın ölmezlendi bir ağız da benden geçerek
soludum, üfledim,yaprak pırpırlandı ağustos dindi
seni sevdim, sevgilerim senden geçerek bütünlendi” -
kestim kara saçlarımı şiirinde şöyle bir dizesi var:
"aydınlığım deliyim rüzgârlıyım"
tanım: aydınlık, deli, rüzgârlı. şair ana.