1. frank sinatra, dean martin, sammy davis jr, joey bishop ve peter lawford’dan oluşan gruba verilen, sıçan sürüsü anlamına gelen isim. bu efsanevi beşli 50’li 60’lı yıllarda, sürekli birlikte gezip, içip, eğlenip, kumar oynayıp, çapkınlık yapıp, şovlara çıkıyorlardı.

    grubun bir diğer üyesi, hatta kurucusu bile denebilir, humphrey bogart’tı. the rat pack ismini de, bogart’ın eşi lauren bacall’ın taktığı söylenir. bogart, arkadaşlarıyla azılı bir hafta sonu eğlencesinden perişan bir hâlde döndüğünde lauren bacall kocasına ve arkadaşlarına bakar ve “bir sıçan sürüsüne dönmüşsünüz” diye kızar. bogart’ın 1957’deki ölümünden sonra rat pack’in lideri olarak frank sinatra öne çıkar. hatta bir süre bogart’ın karısı lauren bacall’la bir ilişki yaşar.

    sammy davis jr. ise dönemin ırk bariyerini aşan isim olarak tanınıyordu. ülkenin her yerinde siyahlara ve diğer azınlıklara karşı korkunç ayrımcılıklar yapılırken, hem siyahi, hem de Musevi olan sammy davis jr, bir grup beyaz erkeğin arasına kabul edilmişti. ancak buna rağmen, birçok kez ayrımcılığa maruz kalmıştı. kaldıkları bazı otellerde oda verilmeyen sammy davis jr’un imdadına, frank sinatra yetişir, eşit muamele edildiğinden emin olurdu.

    dean martin, ülkenin en iyi tanınan şarkıcı ve oyuncularından biriydi. grubun en çok içen ve en çapkın üyesi olarak biliniyordu. joey bishop, bir komedyendi. sohbet programları sunardı. grubun şovlarının metinlerinin çoğunu o yazardı. peter lawford da grubun diğer üyeleri gibi bir oyuncuydu. ancak onu nüfuzlu yapan, dönemin gelecek vaat eden senatörü john f. kennedy’nin kayınbiraderi olmasıydı.

    göz kamaştıran, magazin sayfalarına manşet olan bir hayatları vardı. Shirley MacLaine, angie Dickinson, Marilyn Monroe, ava gardner gibi devrin güzelleri yanlarından eksik olmuyordu. yedikleri, içtikleri, giydikleri, söyledikleri her şey olay oluyordu. dönemin stil ikonları olmuşlardı.

    beşli, las vegas’ın gelişip, büyümesinde büyük rol oynamıştı. vegas’ta henüz 7 otel varken, the rat pack üsleri olarak belirledikleri sands casino’da sahne almaya başlar ve ülkenin dört bir yanından insanlar, şovu izlemek, magazin sayfalarında okudukları renkli, şaşalı hayata tanık olmak için için vegas’a akın ederler. tabii las vegas’ta bu kadar büyük olup, organize suçlara bulaşmamak imkânsızdır. frank sinatra hızla mafya işlerine karışır. dönemin en büyük gangsterlerinden biri sam giancana ile aralarından su sızmıyordur.

    1950’lilerin sonunda, kennedy’nin yıldızı parlamaya başladığında, las vegas’a her geldiğinde, rat pack ile takılırdı. dostlukları artık o kadar ilerlemişti ki, 1960’taki başkanlık kampanyasında en büyük destekçisi olmuşlardı. hatta giancana’nın sinatra üzerinden kennedy’nin kampanyasına büyük maddi destekte bulunduğu konuşuluyordu. ancak bu dostluk, kennedy’nin seçilmesinin ardından ani bir şekilde son buldu. zira Kennedy seçim kampanyasında suç örgütlerine göz açtırmayacağı vaadini vermişti. adalet bakanı yaptığı kardeşi bobby Kennedy de sinatra’nın has dostu ganster giancana’nın üstüne gidiyordur. sinatra kennedy’lerden giancana’yı rahat bırakmalarını rica ettiğinde de ipler kopar. bu, sinatra’nın giancana’yla da arasını bozar. hatta fbi’ın gizli kayıtlarına göre giancana sinatra’yı öldürtmeye karar verir ancak bu fikrinden vazgeçer. yerine chicago’daki eğlence imparatorluğunu kurmak için kullanır grubu. öyle ki, rat pack chicago’da sahneye çıktıklarında giancana’dan hiç para almazlar.

    kennedy’lerle aralarının bozulmasının ardından lawford gruptan atılır. birkaç yıl sonra da bishop gider. geriye sadece frank, dean ve sammy kalır. üçlünün şaşalı saltanatı da, british invasion denen İngiliz gruplarının amerika’yı kasıp kavurmaya başlamasıyla yavaşça cazibesini kaybeder.