1. yabancı basından okuduklarıma ek olarak ruşen çakır ile ahmet şık'ın notlarına dayanarak oluşturduğum şahsi fikrim: ordu içindeki fethullahçı yapılanma başta olmak üzere artık başka kimdir bilmiyorum ama çok da geniş olmayan bir grup arkalarında büyük bir destek bulacakları yönünde telkin edilip bir güzel oyuna getirilmiştir.

    akp ve erdoğan'a da bu girişimi hazır bir şekilde bekleyecek yeterli istihbarat sağlanmıştır. mal gibi köprüye hava limanına gidip alelade yerleri bombalamanın, hiçbir siyasinin kılına dokunulmamasının başka bir açıklaması olamaz.

    "bu kalkışma allahın bir lütfudur, bu sayede ordumuzu temizleyeceğiz" cümlesi ve tam hız hsyk vs. kararları tiyatro veya değil bu girişimin kimin işine geldiğini şüpheye yer bırakmayacak şekilde gösteriyorsa da esasen bu girişimin baştan aşağı tiyatro olup olmaması türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının hukuki durumlarını çok da ilgilendirmiyor.

    bu doğrultuda, darbe girişiminin başarısız olması ne yazık ki demokrasinin kazandığı anlamına da gelmiyor. bunu boğazı kesilen erlerden, cihat çağrısı yapan camilerden ve çığlık çığlığa idam cezasını geri isteyen kalabalık ile malum parti üyelerinin tavırlarından anlayabiliyoruz.

    gösteri ve toplanma hakkına, iletişim hakkına, ifade özgürlüğüne düşman olan cumhurbaşkanı, tüm bu hakları en etkin şekilde kullanıp parti destekçilerini kendisine siper etti bu oldukça ironik. bundan sonrası için de bir işaret.

    nasıl inanç özgürlüğü yalnızca erdoğan ve yandaşlarının inancının sonsuz özgürlüğü ise diğer tüm özgürlükler de akp için var olan tek yanlı sınırsız özgürlükler olacak gibi görünüyor.

    çok üzgünüm, insan haklarının gelişimi, çoğulcu demokrasinin geleceği, barış ve huzur açısından söylenecek tek bir iyi şey yok. yalandan iyimserlik yapmak da istemiyorum.

    sonumuz hayrola.
    pinot