1. ahlak deyince aklına hemen cinsellik gelen kişi önermesi.

    kişinin önce ahlak nedir, ne değildir bunu ogrenmesi gerekir. ahlakı sadece cinsellikle ilişkilendirmek yoz ortadoğu toplumlarına has bir gelenektir.
  2. doğru bir davranıştır.

    ahlak muhafazakarlığın silahlarından biridir. medeniyetler gelişip ilerledikçe değişirler. bu değişimler sokağın köşesinden başını uzattığı an, toplumun muhafazakar kesimi bu değişimin ne kadar yanlış olduğunu, ahlaka aykırı olduğunu, toplumu yozlaştırdığını haykırmaya başlar.

    bu kölelerin veya kadınların özgürleşmesi gibi büyük siyasi konular kadar, mektup, gazete veya internet kullanımının yaygınlaşması gibi acaip konularda da böyle olmuştur.

    bu "ahlak dışı addedilen her şey aslında iyidir ve medenidir" demek değil, fakat beş saniye kafa yorarak hepimiz aslında kimseye zararı olmayan ama ahlaksızlık olduğu iddia edilen bir iki meseleyi hatrımıza getirebiliriz. zira ahlak kavramının felsefi ve mantıksal bir temeli olmayışı, onu manipulasyona açık ve siyasete alet edilebilir kılıyor. o yüzden olayları ahlak içi/dışı olarak değil, kime ne zararı olacağı üzerinden yargılamak daha doğru olacaktır.
  3. tam tersi medeniyetsizlik ahlaksizligi getiriyor.bakin medeni olmayan ülkelere,en büyük ahlaksizliklar buralarda görülür. en basiti adamın 2 yada 3 karısı var. karısının yan odasında başka bir kadınla cinsel yakınlaşma!!!ulan dünya üzerinde bundan daha ahlaksız birsey mi var?
    hangi medeni ülkede bu sıradan karşılanır?
    işinize bakın.her isin ahlaksizligini aradığınız için size öyle geliyor.
    ayrıca medeniyet ve ahlaksızlık sunulmaz.alınır.
  4. ahlak'i iyi-doğru kavramlariyla ele alanlar malesef büyük yanilgi icindeler.
    ahlak, toplumun cikarlar uzerindeki uzlasimidir realitede.
    t
  5. yaniltici onermedir. medeniyetin degil kapitalizmin kacinilmaz sonuclarindan birisi ahlaki yozlasmadir (kapitalizmi pazarlayanlar medeni ulkeler oldugundan medeniyet isin icine karisabiliyor). yani neden sonuc iliskisi ters kurulmamali, yanlis kavramlar kullanilmamali.

    kapitalizm, kuresellesme, serbest piyasa adina ne derseniz deyin medeni ulkeler tarafindan pazarlaniyor ve bu kavramlarin en onemli ozelligi bireyin kendini tanimasi ve kacinilmaz olarak yalnizlasmasi. ornek vermek gerekirse bugun kolaylikla sevdiginiz diziyi izliyor, dunyanin obur ucundaki muzikleri dinleyebiliyorsunuz. internet sayesinde hic akliniza gelmeyecek bir hobiyle tanisabiliyor, bununla ilgili bir siteye uye olup saatlerce sanal arkadaslarinizla konusup, tartisabiliyor, yazabiliyorsunuz. tum bunlar insanin daha mutlu hissetmesini sagliyor, kendinizi taniyor ve mahalledeki, okuldaki, isteki arkadaslarinizdan daha hizli sogumaniza, onlarla daha az vakit gecirmek istemenize, esinizden sıkılmanıza sebep oluyor. bireysel oldukca gunden gune yalnizlasiyor, gunden gune bencillesiyorsunuz. teknolojik cagda ahlaki yozlasmanin onune gecmek pek kolay birsey degil.

    demek istedigim bu durumun icine medeniyeti sokmamak gerekir. bu duruma sebep olan kapitalizm ve teknoloji cagidir.

    (bkz: amerikanizm)
  6. ahlaksızlığı; bilimiyle, sanatıyla, siyasetiyle, toplumsal değerleriyle, show'larıyla, başarılarıyla, en önemlisi iş ahlaklarıyla medeni olmuş batı kültürünün cinselliği aşmış olması durumuna indirgemeye çalışan, kendi çöplüğünde ölüp gitmeye mahkum olan insanların kurduğu cümledir bu başlık..

    tek gecelik ilişkileriniz olsa da keşke, tecavüzünüz, işgüzarlığınız ve bağnazlığınız olmasa dediğimdir.
  7. kalabalık içinde yalnız kalmama sebep olan altın tepsi.
    ekleme: burada bahsedilenin özgürlükle özgür düşünce ile alakası yoktur. ahlak ön plana çıkarılsa insanlar ahlaklı olacak şu an ahlaksızlık ön plana çıkarılıyor ve ahlaksız bir toplum ortaya çıkıyor. kendi kararlarını kendi veren insan yok. ben insanın doğuştan gelen ilkel benliğinde ahlak kodları ile doğdunu düşünüyor ve mutlu olabilmesi için bu kodlara karşı gelmemesi gerektiğini düşünüyorum. karşı gelecek olduğu durumlar kendini güncellemesi gereken noktalar olabilir ama bunları kendi istediği için yapmalı. yani önce farkındalık, sonra özgürlük canlarım. öyle bir iki kitap okudun diye her şeyin farkında olamazsın.
    ondan sonra zırlamayın bu insanlar neden böyle diye? akp hedede hödöde diye. zararı yokmuşmuş. farkındalığı öğrenin önce sonra filozofların dedikleriyle farkında olduklarınızı karşılaştırın. farkında olmazsan böyle adamın dediğini robot gibi kabul edersin. sonra ben özgürüm. değilsin.
    diğer ortaya atılan ya da atılacak argümanlara da söylemek istediğim; hepimizin into the wild şansı olmadığıdır. önce insanlığa bu şansı verin ondan sonra insanlığı istediğiniz kadar öldürün. toplumda yaşadığınızı unutmayınız. yine farkındalığa döndü olay. hakikaten önce bunun irdelenmesi gerekiyor bence.
    son edit: son olarak şunu sormak istiyorum, özgecan'ın faillerinin favori dizisi neydi? ben size söyleyeyim. fatmagülün suçu neydi? medeniyet böyle bir diziye izin veriyor, o halde herkesi belli bir seviyeye çıkaramamış toplumun bu dizinin etkilemesiyle yani medeniyetin etkilemesiyle bu caniliğin önünü açıyor ve sende buna özgürlük diyorsun. ah şu hayalperestler.
  8. ahlaksızlık kavramının tanımı, birileri tarafından değiştiriliyor, buna çağdaşlık ve medeniyet denmeye başlanıyor. bundan da tehlikelisi, ahlaksızlıkların artık normal ve sıradan işler olarak görülmeye başlanmasıdır. bir zamanlar insanımızı ürperten ahlaksızlıklar, şimdi neredeyse hoş görülür bir hale gelmiştir ve insanlarımız bunu fark edememektedir. sistemin yaptığıdır ve şu anki en büyük kozudur.

    gitgide yozlaşmaktayız. buna töre, din, kültür vs. bazında bakmayalım. direkt insanlıktan yozlaşıyoruz. modernlik çatısı altında bize çıplaklık, tek gecelik ilişkiler, aldatma, yalan söyleme, görgüsüzlük ve nankörlük sunuluyor. bunları herhangi bir kültüre veyahut dine dayandırarak düşünmeyelim. sadece insanlık adı altında düşündüğümüzde dahi ne denli berbat olduklarını görüyoruz.

    yozlaşmanın meşrulaştırılmasına savunmalar üreten güruhlar görmekteyiz. ekonomi perspektifinde yapılan savunma buna bir örnektir. çalıp çırpmayı savunmamakla beraber durumu bu minvalde inceleyelim. hırsızlığa niye karşısın; çünkü mevzubahis üçüncü kişilerin yenen hakları. peki, kadın-erkek ilişkilerinde mağdur edilen, hakları yenen diğer üçüncü kişiler (aldatılan, yalan söylenen taraf) yok mu? elbette var, yani rezilliği rezillik üzerinden kapamaya çalışmak...
    rezilliği rezillik üzerinden kapamaya çalışmaya tecavüze uğrayan kadına “orda o saate ne işi vardı?” sorusunun yöneltilmesi en ‘rezil’ örnektir. tecavüz oluyor ve meşrulaştırılmaya çalışılıyor. ahlaki yozlaşma, değerleri yadsıma, ne dersek diyelim, içinde bulunduğumuz dönemde belirli güruhların kontrolünden çıkmıştır, tümden dünyanın seyriyle ilintili kavramlardır.

    son dönemde de ahlak kurallarının tamamen yıkılması gerektiğini öne sürenler mevcuttur. ahlak kuralları ya da ahlakla ilişkili durumlar, temalar insanın var olduğu ilk günden beri onunla birliktedir. dinle, töreyle ilişkilendirmeye hacet yoktur. çağa göre değişir ama yıkmak tamamen farklı bir olaydır. ahlaki yozlaşmayı, yalanı, aldatmayı, tek gecelik ilişkileri, tecavüzü, yolsuzluğu, saygısızlığı meşrulaştırmaya çalışmak; modernizm ve/veya medeniyet çatısı altında sunmak en az bu eylemleri gerçekleştirmek kadar bayağı bir durumdur.