1. sen dedi. ben dedi. biz demedi.
  2. 'geriye papatyanın son yaprağı kalmıştı.
    -sevmiyor.'
    şeklinde yoruma hafiften açık bir katkıda bulunayım.
    insanların negatif mi pozitif mi düşündüklerini ölçmeyi hedefleyerek kurgulamıştım.
    pozitif düşünenler hikayenin, kahramanının tam yaprağı kopardığı anda başladığını, anlatıcının durumu tasvir ettikten sonra kahramanımızın sesini duyduğunu idda edebiliyorlar. yani son yaprağa 'seviyor' kalıyor.
    negatiflere göre o son yaprak koparılırken sevmiyor sesini işitiyoruz.
    bir de bir arkadaşım var ki hangi tür bilemedim. ses papatyaya ait dedi. beni sevseydi yapraklarımı kopartmazdı diye serzenişte bulunuyor papatya dedi.
    papatyanın konuştuğunu rivayet eden başka biri ise zaten sevmiyor da o yüzden benden fala bakıyorsun gibilerinden manaya geldiğini beyan etti. tabi ilginç hep bunlar.
  3. öyle bir yalnızlık ki duvarların sesi kulaklarımda..
  4. anladım ki yıllar hiçbir yarayı kapatmıyor.
  5. türlü türlü, seç beğen al, üç tane bi milyon... denizde köpük, bende hikaye. kumsalda kum, bende hikaye.

    başlıyorum:

    ceplerim dolu olduğu zaman, başlayabilirim yaşamaya.

    ceplerim boş olduğu zaman, başlamayabilirim yamanmaya.

    ceplerim dolu olduğunda, ancak başlayabilirim batmaya.

    bir gün ceplerim doluyken, başlayacağım batmaya.

    en makbulu, o zaman:

    ceplerim boşken,
    dalgadaki köpük,
    kumsaldaki kum.

    dur! en azından devam edebilmek için dur!

    yahu! cepsiz pantolon yok mu? baksana cep ile ilgili nasıl da deyimler var. hepsi de utandırır kişiyi; (alın teri değil, tabii ki copy-paste)

    cebi delik: züğürt, parasız.
    cebi para görmek: parası yokken para sahibi olmak, birdenbire paralı olmak.
    cebinden çıkarmak: birinden çok üstün olmak.
    cebine atmak: hak etmemiş olmasına karşın kendine mal etmek.
    cebini doldurmak: fırsattan yararlanarak çok kazanmak.
    cepten vermek: kendi kasasından, kendi malından ödemek.

    son olarak; akp edition:

    doğru değilim, yanlış değilim, haklıyım, elhamdülillah.
  6. yüz metre-engelli. koşan benim,engel de.
    vivaz
  7. kiz cocuklarina dovusmeyi ogretin savunmayi degil
  8. bazen şunu düşünürüm:"neden hep düşünmem?"
  9. aşure yemiştim, üstündeki nar dudağın renginde.