1. hicri takvimde- muharrem ayının 10. günü yapılan, müslüman kültürünün geleneksel tatlısı.
    efsaneye göre; veya inanış diyelim; hz. nuh, muharrem ayının 10.günü; büyük tufan sonrası karaya ayak bastığında elindeki tüm malzemeleri kullanarak aşure pişirir.

    ermeni ve rum kültüründe de aşurenin yeri vardır. aleviler ise aşureyi kerbelada hz hüseyinin öldürüldüğü gün pişirirler. ve 12 malzeme kullanırlar.

    aşurenin belli bir tarifi yoktur. yalnızca ana malzemeler; buğday, nohut, fasulye, şekerdir. bunun dışında akla hayale gelebilecek her türlü besin kullanılabiliyor.
    bazı yörelerde en az 40 malzemeli olanın makbul olduğu söylenir. artık abartıdır.
    sıcak veya soğuk tüketilebilir.

    2015 yılında aşure günü 23 ekime denk geliyor.
    aşure günü kültürümüzde bir ikram -komşuluk-sosyalleşme aracı aynı zamanda. kaselere-kavanozlara doldurulur mahallede her kapıya götürülürdü önceden. şimdi tek tük geliyor komşulardan.

    -
    bir de anımı anlatayım madem; bir obezite tanılı danışanıma diyet yazarken her öğle yemeğinde mutlaka bir kase çorba için dedim. 2 hafta sonra geldi kilo vermemiş aksine kilo almış. konuşuyorum nerde kaçamak var diye; çünkü verdiğim diyetle kilo alması imkansız kesin bir kaçak var arada... bir şey çıkmıyor. sonra muhabbet oraya geldi de ne çorbası içtiniz diye öylesine soruverdim. meğerse iç anadoluda bazı yerlerde aşure çorba kabul ediliyormuş.hanım da oralardan bir yerden. ve 2 hafta boyunca her gün üşenmeden aşure yapmış yemiş. +kg ile diyete bir daha başladık... ey gidi günler...
    öyle öğrendim asıl aşure kültürünü.

    (bkz: bu da böyle bir anımdır)
  2. milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlere denk gelmiş olmasının bir tesadüf olmadığını düşünüyorum. ^:sabahın köründe iyimserlikten ölmek^

    hemen her gece bağır-çağır kavga edip mahalleyi ayağa kaldıran ve geçen gece seçim sonucundan sonra balkona çıkıp türünü anlamadığım tabancasıyla havaya dehşet saçan karşı komşularım dün akşam karı-koca aşure dağıtıyorlardı. dedim insanlık şiddetten yaralanmış ama ölmemiş be helal olsun !

    perdeyi iyice açtım ışığı da yaktım ki evde olduğum iyice belli olsun. bizim apartmana yönelmediler. ben de balkon kapısını açtım evi havalandırıyorum gibilerinden. gelirler dedim. kaç hane var bizim apartmanda...

    heyecandan tırnaklarımı kemire kemire bekledim kapının çalmasını. arada gidip kapı aralığından baktım apartman ışığını bekledim. lanet olsun o şiddetli geçimsiz ailenin dağıttığı aşureyi çok istiyordum!

    apartmandan ayak sesleri gelmeye başladı. alt katta bir gürültü. kapı açıldı konuşmalar ve kapandı. dedim işte o an geliyor! sonra bizim katın ışığı da yandı. sessiz sessiz yaklaştım kapıya o dürbün gibi aralığa tek gözümü dayayıp katı kesmeye başladım ne zaman kapı çalınacak diye.

    paldır küldür bir yandan da "buna az nar koymuşuz" tartışması yapa yapa çıktılar üst kata. yine kapı açıldı konuşmalar ve kapandı. bir üst kat...

    ben öyle tek gözümle karanlık kata bakmaya devam ettim. elbet ineceklerdi. o kadar hırs yapmıştım ki onlar geçerken bahaneyle kapıyı açmayı kendimi bir daha hatırlatmayı düşündüm. geriye dönüyorlardı.

    katın ışığı bir kez daha yandı. ama kapım yine çalmadı ve hızlı hızlı geçtiler.

    çok bozuldum. sanki mahallede top oynarken "sen gelme lan" denilen çocuk olmuştum. bütün mahalleye aşure dağıtan insanlar beni es geçmişti.

    canım daha da çok aşure istemeye başladı. şöyle fındığı ceviziı bol, üzeri narla kaplı, tercihen daha soğumamış...

    40dakika otobüsle gidip bildiğim bir hasan ustaya gittim. dedim aşureniz var mı üzerine biraz daha ceviz alabilir miyim?
    mis gibi aşure işte. doyurmadı tabi bir porsiyon ama nefsim köreldi. 8 lira. ödedim çıktım.

    baktım kapıya asmışlar "aile boyu aşure- 16 lira"
    dedim şeytan diyor veya melek formu bilmiyorum; al aile boyu aşureyi götür komşunun kapısına. bir allah kabul etsinlerini al.

    aldım eve gidiyorum. komşunun eve yaklaştım yine bir gürültü yukardan. kimbilir ne kavgası.
    lanet olsun dedim değmezmiş. geçen gece de gürültüden uyutmadınız zaten...
    eve girdim. yanında ikram aldığım bütün fındığı da açtım. koca aile boyu aşureyi kendim yedim.

    oh olsun!