• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.16)
aylak adam - yusuf atılgan
her şeye "karşı" duran, "karşı" çıkan, "karşı" olan bir adam... aylak adam... bir adı bile yok. "c." diyor yusuf atılgan kısaca.insan her şeye bunca "karşı"yken kendine de "karşı" olmadan nasıl sürdürülebiler bir "karşı" yaşamı?c., sıradanlığa, tekdüzeliğe, alışılmışın kolaycılığına hiç mi hiç katlanamıyor. hem farklıyı, hem doğru olanı arıyor. çabasının boşuna olduğunun da farkında üstelik.zor bir karakter, zor bir yaşam, yalın bir roman.


  1. bir gün içinde bitirilmesi muhtemel kitaptır. oldukça akıcı ve insanı içine çeken bir hikayesi var. okudukça kendini aylak adamın yerine koyuyorsun belki de kıskanıyorsun. insanın bir işi olmadan sıkılmadan hiç bu kadar tatlı tatlı oyalanabileceğini hayal etmezdim. aylaklığın ne olduğunu tam manasıyla öğretmiş oldu.

    üniversitemin uzatmalı dönemi. sabah bir labaratuvar dersine giriyorum. bir de akşamüstü 4 te bir dersim var. arasında da işte nerden baksan 6 saat falan var. artık işe başladığım için haftanın 1 günü sadece bu dersler için şehir dışından geliyorum. dolayısıyla eve falan gitme şansım yok. normalde bir dönem boyunca devam ettirilmesi benim için çok zor olan bu dönemi aylak adam sayesinde çok güzel geçirdim. bu 6 saatleri iple çekiyor, aylak adam tribinde beşiktaşın çarşı pazarında yürüyor kestane alıp yiyordum. o dönemde kitapla kendimi özdeşleştirdim diyebilirim. şimdi de yeri hep ayrıdır.
  2. bir cümleyi okuduktan sonra, bir şarkıyı dinledikten sonra, birisiyle seviştikten sonra, kısaca bir anı yaşadıktan sonra geriye ne kalır ? hafif bir aylaklık kalır. ne o anı tam hatırlayıp hissedebilirsin ne de hiç yaşanmamış gibi hayatına devam edebilirsin. evet tahmin ettiğin gibi sadece "hayatı" anlatan kitaptır.
  3. kitap bir çok anlatıcı tarafından anlatıldığı için başlarda biraz zorlayabilir. biraz ilerledikçe betimlemeleri ve c.'nin psikolojik tahlilleri sayesinde oturduğunuz yerden kalkmadan kitabı bitiriyorsunuz.
    !---- spoiler ----!

    benim nacizane fikrim baş karakter b.'nin otobüsünü kaçırmasaydı yine mutlu olup aylaklıktan kurtulamazdı. b.'nin de bir ismi olur ve güler'den veya ayşe'den farkı olmazdı. çünkü o kadını bulduğunda hemen kanlarının ısınacağını ve birbirlerini tanıyacaklarını iddia etmesine rağmen; b. ile sokakta çarpışmasından, köşe başında güler ile beraber görmesinden hatta tatilde tokalaşmasından o elektriği alamadıysa hiç öyle bahsettiği gibi karşılaştıkları zaman saatin durduğu ve ikisinin de eridiği bir ilişki var olmayacaktı. aylak adam'ın mutlu bir ilişki yaşamasının tek yolu çocukluk yıllarında teyzesine karşı yaşadığı odipus kompleksinden ve babasını onda oluşturtuğu tramvalardan kurtulmaktır.

    !---- spoiler ----!
  4. para ve toplum arasında sıkça düşünmeye iten romandır.

    !---- spoiler ----!

    zengin değilim, paralıyım

    !---- spoiler ----!
  5. okurken bana (bkz: yabancı - albert camus) eserini hatırlatıp, iki kitabı beraber okuma isteği doğuran gerçekci eser.
  6. "28 yasindaydi tedirgindi.."

    beni tedirginlik denizinde bogan cümlesiyle süresiz ara verdim kitaba hala yanimda tasiyorum..okuyacak gücü bulunca bir nefeste bitiririm...

    "umarim bitiririm..(tedirgin bir ic ses)
  7. gerçek aşkı aramayı "aylaklık" olarak nitelendirmiş ve beni buradan kazanmış olan eser.
  8. işimi bozarım keyfimi bozmam diyebilen insanların kitabıdır derim :)))
    yildo
  9. anayurt oteli'nden zebercet ve karşısına dikilen c.: atılgan'ın ruhunun iki kutbu.

    c. gibi düşünerek yaşamak, içsel deneyim, itiraz (dorukta), psikanaliz kokusu ve süreklilik haline gelen babaya benzememe isteği ve kaçış.

    bunları yazarken odama her an sistemin kırbacı uzanacak tedirginliğinde yazıyorum sevgili youreads ahalisi. kitap yorumu yaparken ki zamanımın sistem emirleri lehine kullanılmaya sırtını dönmesine neden olmasına mutlu bir c. de ben miyim?

    otobüste okuyordum aylak adam'ı. çevre yolunda kitabı hafif kapatmış vaziyette iki kapağından iki elimle tutarken dışarıyı gözlemlemek için baktığımda yolun gidiş-geliş yönlerini ayıran kısma belirli aralıklarla dikilmiş ağaçlardan kiminin kuru kiminin yeşil oluşu, bana hayat sahnesinde insanların konumunu hatırlattı. çimlerin hareket halinde ilerleyen bu örüntüsü, ölen ve yaşayan insanlar gibiydi. aynı çimlerin üzerindeydik. sıralanıp gidiyorduk. ölenler-yaşayanlar örüntüsü, otobüsün hareketiyle eşdeğer konumdaki göreli zamandı. ölülerimiz bu gezegende, bizimle! uzamın içi: kuru - yeşil ağaçlar ve devinim...
  10. !---- spoiler ----!

    bence insanın adı onunla en az ilgili olan yanıdır.doğar doğmaz, o bilmeden başkaları veriyor.ama yapışıp kalıyor ona.onsuz olamıyor.

    !---- spoiler ----!