1. fazla tevazu kibirdendir derler.
  2. dinci hocalarda da "bu fakir" kalıbı yaygındır. hatta oran hayli yüksektir. kira ödemez, fatura ödemez, şoförü vardır otobüse binmez, hamuduyla yer ama kendinden bu fakir diye bahseder. onda sorun yok desin de cemaatin de hoşuna gider. gamsız yaşayan, refahı yüksek birinin bunlara değer vermediğini söylemesi hoşlarına gidiyor. kimse de beğenmiyorsan mecidiyeköy'de araba camı silerek yaşa madem demez. tıpkı tayyip erdoğan'ın yıllardır faizle savaşarak halkın kredi borcunu 400 katına çıkarması gibi. o da bu fakir diyor gerçi kendine. var bir hikmeti siz de diyin.
    abi
  3. bunu düşünmek bir yalanlar deryasında kendi gemini yüzdürmektir. eğer gerçekten mütevaziysen kendini bu özelliğinle öven biri olmamalısındır. eğer mütevazi değilsen ki bunu düşünen kesinlikle mütevazi değildir; popüler kültür, etik, politik doğruculuk gibi insan hayatının yosunları seni öyle sıkı sarmıştır ki, yalnızca sosyolojini etkilemekle kalmamış, kendi monolog kanalına da sirayet etmiştir. kendine neyin ne olduğunu itiraf edememek, davranışlarını etik katmadan ölçülendirememek nasıl bir gaflettir? bu durum bir insanın gelebileceği en yapay ve aşağılık durumdur.
  4. bazen ben demek biz demekten daha önemlidir, gereklidir de.
  5. kişi gerçekten tevazu sahibi ise bu düşüncenin farkında bile değildir. eğer farkında ise mütevazi olma çabası içinde olabilir yahut aman dikkat edeyim kibirli görünmeyeyim mantığı ile hareket edip ben dememeyi şiar edinmiş olabilir.
  6. var öyle bir şey.
    fazla kibirden kaynaklı tevazu ile gerçek tevazu arasında tutum farkı vardır.teoride ortaya koyamazsın pratikte koyarsın.
    ama bu "ben diyemeyecek kadar mütevazi olmak" kolay gerçekleşen bir durum değildir.aslından çok taklidini görmüş olabilirsiniz.
    hatta bknz : "gölgesinden ar eden hurşid-i rahşan(parlayan güneş) istemez." baki.