1. en fazla üzerine alınacak kadar kırılgandır, hassas ve duygusal olabilir.
    eziklikten dolayı böyle yapmıştır diyen esas eziğin önde gidenidir. kendinize gelin. burası toplu bir mecra. sözlerinize dikkat edin. ya adam gibi yazın ya da susun adam sansınlar.
    ipini koparan diye itham edenleredir sözlerim. hiçbir kimse bir başlıkta fikrini açıklıyor diye böyle bir sıfatla yaftalanamaz.
    adam olun azcık.
  2. normal insanlardır. yani uyarılmışsam ben uyarılmışımdır. ben uyarılmışsam bu kişiseldir.
    ben uyarılınca faruk abi mi kişisel algılasın?
    kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit durumu mu bu?
  3. toplum olarak sağlam tedavi görmemizi gerektiren bir diğer özelliğimiz. toplu kullanılan alanlarda karşılaştığımız insanları geçtim, hadi neyse diyorum onlara. arkadaş, babana, arkadaşına yaptığı hatayı anlatırsın surat beş karış. sen de beni beğenmiyorsun ama zaten eskiden beri böyleydin mi demez, senin de yaptıklarını unutmadık mı demez. işyerinde yöneticine hatasını söylersin eleman seni mimler, başlar mobbing yapmaya. hele de hatalarını kabullenen ve bunları düzeltmek için uğrasan biriyseniz tümden hapı yuttunuz gitti. çünkü siz hatasını kabullenen kişi değil enayisinizdir. onlar ise mükemmeldir. kabalaşsanız ya da kas gücüne başvurayım deseniz, bu seferde zaten kendinize yakıştırmadığınız bir şeyi düşünerek bile bu fukaraların seviyesine indiğiniz için iyice delirirsiniz.

    kendini ispatlayamamaktan mı kaynaklanıyor yoksa kusursuz yaratıldığı zırvalarına kapılmış bir dünya ağır ruh hastaları ile mi sarıldık, bende bilemiyorum ama delirmek işten değil.
  4. esas ben umursamıyorum. arttırarak umursamıyorum hem de. sen kimsin ya, sen kimsin ya! bak bu da burda dursun. biraz latifeli bir giriş olsun.

    insanlar ne garip değil mi?
    umursamaz tavır sahipleri yanıt bile vermezler bir kere. sen yanlış yerdesin arkadaşım. benim söylediğim şey şu:
    kişi etrafında, çevresinde ne görürse görsün sadece kendini görür. etrafına merhametli diyenin kendi içindedir merhamet. ne bonkör dostlarım var diyen gerçek bonkörlüğü kalbinde arasın. kişi sadece kendini okur dünyada, evrende. hadi bana beni anlat dostum durma.
    insanları ezik diye yaftalamamalısınız. bir bkz verip kaçmamalısınız. bu kendini başkasında görmek. dediğim bu. yoksa sizi tanımam etmem. siz kendinizi ele veriyorsunuz.
    tanım gerek. gerçekten naif, ince ruhlu insanlardır. bu yüzden alınırlar.
    ben neden yazdım? çünkü seni umursuyorum arkadaşım.
  5. ^:işte atarımı yapabileceğim başlık^
    bence bu uyaran kişinin uyarma üslubuna bağlı.

    şu an bir kurumun toplu beslenme hizmetlerinden sorumluyum. eften püften sorunlar için gerekli gereksiz bir sürü insanlara uğraşıyorum özetle.

    "yemek kötü olmuş, dikkat edin" diye aşçıyı değil de diyetisyeni uyarırsın hadi anlarım, alıştım. bunu üstüme alınmamı veya buna bozulmamı gerektirecek bir durum yok.
    ama gelip "bu yemek ne böyle bunu yapanlar kontrol edenler evinde nasıl yemek yapıyorlar" dersen ve bunu yüz kişinin önünde bağırarak söylersen bunu kişisel algılamam gayet de normal olur.

    yani demem o ki; nerde nasıl konuşacağını, "uyaracağını" ama en önemlisi insana nasıl davranacağını bilmeli insan. tamamen üsluba göre yani algı meselsi ^:zor bağladım sonuca.^
  6. öncelikle bu konularda insanlarla fazla takıştığımı söyleyebilirim nedeniyse insanların ne şekilde uyardığıdır.

    mesela kendisine bakmadan her konuda ben bilirim tavrıyla yaklaşan insanlar; genellikle gerilim böyle tiplerle yaşanır. kendisini göremeden seni eleştirmeye kalkar, eleştirisi de gerçekten el üstünde bile tutulcak boyutta değildir. ne amaçla yaptığı belli bile değildir, sırf üstünlüktür. ben böyle tiplere karşı hatamı kabul etmem kişisel olarakta olaya bakarım kardeşim, bana hatamı söyleyebilmesi için öncelikle aynı durumda kendisinin ne tür tepkiler vereceğini biliyor olması lazım. böyleleri genelde zamanında alttan aldığın kişilerse daha da kötüsü olaylarda ki hatalarını görmeyip kendilerini hatasız kul zannederler; bu durumda ben olayı tabi ki kişisel olarak algılamaya devam ederim.kendisini göremeden beni eleştirebilme, uyarma hakkı nedir ? adama sen önce kendine bak öyle konuş denilebilir çünkü haketmişlerdir.

    başlığa katılmamı sağlayan diğer tarafsa; yukardaki insanlardan daha farklı yaklaşan bir gruptur; onların samimiyetleri bile yeterlidir. seni uyardığı noktayı senin daha iyi bir noktaya gelebilmen için söylediğini zaten bilirsin, kişisel olarak bakmazsın. çünkü bu insan samimiyete paralel olarak yeri gelir kendi hatalarını sana bile anlatabilir, böyle insana işte can feda. her zaman söylerim insan önce kendine bakacak sonra karşısındakini eleştirebilecek uyarabilecek mevkiye kendisini taşıyacak.

    birde yeni tanıştığın insanlar vardır, resmiyete dökülmüş bir ilişki vardır ortada. onların düşüncelerini kişisel olarak algılanmaması gerektiğini düşünüyorum. belki seni dışarıdan izlemiştir, bir hatalı davranış tanışmadığın insanlarda kötü bir izlenim yaratabilir.bu yüzden bu da önemlidir istisnaların çıkabileceğini unutmamak lazım.
  7. çoğu insan uyarıyorum ayağına toplum içinde hakarete gidebilen sözler söylediğinden alınılması çok normaldir.
  8. bu ülke de bu olaydan bende çok muzdaribim çünkü lanet olası huy damarlarıma kadar işlemiş durduramıyorum kendimi bahsedilen şekilde düşünmekten.

    psikolojiyle ilgilenen biri varsa yenebilmem için basit düşünce egzersizleri önersinler yardımcı olsunlar çünkü bu bir hastalık arkadaşlar.

    insanın beynini kemiren sağlıklı düşünmesine engel olan düşünme biçimidir.
  9. Uzun uzun konuşulacak hadise. Yukarda Theshining arkadaş uyaranın samimiyetinden bahsetmiş, zaten körü körüne eleştiriye kapalı ve eleştiriden çok, eleştirilmiş olma durumunu düşünen insan karşıdakinin samimiyetini önemsemiyor. Yoksa zaten kendi davranışı ölçemeyen biri, eleştiriye açık birini kendine bakmadan eleştiriyorsa, eleştiriye açık olan bu duruma gülüp geçer, bozulmanın anlamı yok. Ayrıca Nayscab

    Edit: karışık olduğu uyarısı üzerine.


    1-şimdi ben eğer aşırı egoist ve hatasını kabul etmeyen bir insansam (ki hatasını kabul etmeyen insanlar egoisttir genelde) ve siz beni samimiyetinizle uyarıyorsanız, bu uyarılmayı egomun ezilmesi olarak algılarım ve eleştiri, eleştirinin neyi amaçladığı, benim faydama ya da zararıma olduğu gibi konular bu egosal ezikliğin arka planına geçer ve ben " bu insan bunu benim için söylüyor bi durup dinleyeyim" demem. "bu insan, yani egomun üzerinde olmayan bu kişi, bunu bana nasıl söyleyebilir" derim.

    2-eğer eleştiriye açık ve 5 yaşındaki bir çocuktan bile öğrenecek çok şeyin olabileceğini düşünen bir insansam, beni uyaranı tabi dinlerim ancak bu kişi kendini kontrol etmekten acizse ve eleştiriye kapalıysa uyarısını düşünür, onun durumuna da güler geçerim. o da eleştiriye açıksa "bu konuya hepimizin dikkat etmesi gerekir derim" ya da sağlam bir yapınız varsa teşekkür etmeniz gerekir sadece, ^:burası önemli^ çünkü insanlar söyledikleri lafın altında ezilmemek için zaten o kendi uyarı cümlelerine uyma eğilimi gösterirler, yaptığı uyarıya uymayan bi davranış gösterirse siz o zaman uyarısını hatırlatırsınız. insan değişime açık bir varlık. geçmişteki bir hatasını karşınızdakinin yüzüne vurursanız karşıdakine kendini savunma imkanı verip olası bir değişimi engellemiş olursunuz. tabi bunlar hayatlarınızın içiçe geçtiği, ilişkilerine emek vereceğiniz ve verdiğiniz insanlarsa yaparsınız. eğer ki yoldan geçen adamsa he he diyip geçilir dert değil. "ilim kendin bilmektir" demiş ya ozan
  10. şuan hiç girilen yorumları okuyacak kafam yok ama direk başlığı okuyup bir yorum yapmak istiyorum: mal insanlardır bu kişiler!

    aynı zamanda egoları büyük zekaları düşüktür. laftan anlamazlar ve en mikimmil onlardır.