• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.18)
çavdar tarlasında çocuklar - j.d. salinger
"modern zamanların başyapıtı" olarak değerlendirilen bu eser, "ahlâk dışı" ve "açık saçık" bulunduğundan abd'nin birçok tutucu bölgesinde uzun süre yasaklı kaldı. hâlâ bazı amerikan kütüphanelerinde yasaklı kalmasına rağmen, kitabın yasaklanması günümüzde ilginç bir hal almıştır: abd'de lise düzeyinde en çok yasaklanan kitap olmasına rağmen aynı zamanda en çok okutulan kitaptır.
kitap, anti-kahraman holden caulfield'ın okuldan atılmasıyla başlayan süreci holden'ın kendi ağzından anlatır. stylist.co.uk sitesi tarafından "en iyi ve en ironik 100 giriş cümlesi" listesinde romanın giriş cümlesi birinci sırada yer alırken "en iyi 101 kapanış cümlesi" listesinde on beşinci sırada yer aldı."


  1. kitap, okuyan ve beğenip beğenmemesinden bağımsız olarak herkesin belirttiği gibi akıcı bir dile sahip.

    evet holden kıyak bir herif ancak yaşadığı şartlar arasında pek çok şeyi emek harcamadan elde etmiş bir karakter aynı zamanda. ama hayattaki bazı kavramlara diğer insanlardan ayrıksı bir şekilde bakması kitabı bu seviyelere getirmiştir tahminindeyim. insanların normallik olarak adlandırdıkları sınırların tek tip yaşamlar oluşturan kafesliği ve bu kafese girmeme diretisinde bir kahraman holden.

    kardeşi allie'nin toprağın altında herkesin gidişi sonrası yağmur yağarken üşüyeceğini hissedebilen unutmazlığı, bize hayatı devam ettirmemizi sağlayan ama sırf bu niteliğinden dolayı minnettar mı olmamız gereken ya da sorgulamamız ve belki savaşmamız mı gereken unutmak duygusunu hatırlatıyor.

    holden'ın gittiği okullara tutunamaması da aslında kitapta anlatılan amerikada değil bizim ülkemizde daha fazla yaşanan bir sorun. eğitim sistemimiz bireyleri ilgi ve yetenekleri doğrultusunda değil toplumun beğenisine göre olan (beğeni düzeyi veya popülerlik de denilebilir) mesleklere yönlendiriyor ve yapmaması gereken işi yapan asık suratlılar güruhu bu şekilde inşa ediliyor.

    son olarak kitaptan fena olmayan filan bir iki kıyak kısım aktarayım:

    !---- spoiler ----!

    irtifa kaybeden arkadaşlar için bir uyarı ya da dönüm noktası olabilecek bir kısım: ( şu bay antolini'den)

    & başına bela sarıp düşmeye başlayan birine dibe vardığını anlama şansı verilmez. düşer, düşer, düşer ama düştüğünü anlayamaz. tüm düzen, hayatlarının şu ya da bu döneminde çevrelerinin onlara veremediği şeyleri arayan insanlar için kurulmuştur. veya çevrelerinin onlara sağlayamadığını sandıkları şeyleri arayan insanlar için. onlar da, aramaktan vazgeçerler.

    bizim eğitim sistemimizdeki sınav sürecinin de çok az sayıda ( eğer varsa) faydasından birini anlatıyor gibi:

    & akademik eğitim sana bir şeyler kazandırıyor. biraz yol alırsan, zihninin boyutları hakkında bir fikir veriyor sana bu eğitim. zihninin neye uyup neye uymadığı hakkında. bir süre sonra da, zihninin yapısına hangi düşüncelerin uygun olduğu hakkında bir fikrin oluyor. her şeyden önce, sana uymayan, sana yakışmayan düşüncelerle uğraşmaman için olağanüstü bir zaman kazandırıyor bu. gerçek boyutlarını, gerçek ölçülerini alıp, zihnini ona göre giydirip kuşandırıyorsun.

    !---- spoiler ----!
  2. sanırım lise 2 çağlarındaydım, ergendim ve yorgundum. büyük kuzenimden okuyabileceğim bir kitap istemiştim ve o da bana "çavdar tarlasında çocuklar" kitabını önermişti. o yaşlarda basketbol yazarlığıyla uğraştığım için kitap okumaya pek vakit bulamıyordum, cebelleşerek ve yiyerek kitabı günün birinde bitirdim.
    bitirdikten sonra epeyce araştırma yaptım. salinger'ın hayatı çok ilgimi çekmişti, diğer kitaplarını da yuttum falan. aradan yıllar geçti, birden fazla şey okudum ama hiçbiri ben de "çavdar tarlasında çocuklar" kitabının bıraktığı izi bırakamıyordu.
    kitap hakkında bir şeyler söyleyemeyeceğim çünkü bu sizin bildiğiniz o kitaplardan değil. ben de pek bir bok bilmiyorum ama farklıydı işte, oturup uzunca bunun üzerine konuşacak değilim.

    şimdi üniversite üçüncü sınıftayım, hayatımda çoğu şey yolunda gitmiyor. deniyorum ama beceremiyorum, yıllardır bu ızdırapla savaşıyorum. bugün eski hatunla yıldönümümüzdü, bunun üstüne bir şeyler karalamayı planlıyordum. ama arkadaşım beklemediğim bir anda bizim malum kitapla ilgili bir yazı attı, okudum ve ne kadar da holden'a benzediğimi gördüm.
    bu böyle ortak şeyleri kırpıp, hayran olunan karakterle aynı şeyleri taşıyorum safsatası değil, bildiğiniz holden'ın dünyada ki karşılığı benim.
    söylemeye çalıştığım şey şu;
    bu kitapta kendinizden kesinlikle bir şeyler bulacaksınız, hangi yaşınızda okursanız okuyun bir şeyleri farklı görebileceksiniz.
  3. populer olmasini nedeni bir donem yasaklanmis olmasidir. kiyida kosede yitecek bir kitap iken kitlelere ulasmayi basarabilmistir bu yasak ile. amerikan halkinin en sevdigim yani belki de bu, devletlerinin ikiyuzluluklerini kapama cabasi. bu yasaktan utandiklari icin bu kitaba deger veriyorlar. benzer durumlar siyasi olaylarda da mevcut ve devlete karsi kazanilmis toplum davalarinda. halk o kadar icten sahipleniyorlar ki gecmiste devletlerinin yada guc sahiplerinin hatalarini gormezden gelebiliyorum.

    benzer durumlar ulkemde de yasaniyor ama bir kere yasakli yada hain damgasini yediyseniz halk asla sahip cikmaz. nazim hikmet orneginde oldugu gibi. iade-i itibar verilmis olsa bile sokakta halk hala nazim dusmanidir. aziz nesin ornegi var. hala bir kesim ocu gibi goruyor bu insanlari ve eserlerini.
  4. kimsenin övgüsüne ihtiyacı olmadığı gibi sövgüsünden de etkilenmeyecek bir kitaptır. keşke daha önce okumuş olsaydım. gerçekten de keşke salinger ile bir kaç fincan çay içme imkanım olsaydı. eğer mümkünse mutlaka ingilizce aslından okumanızı öneririm. kesinlikle tekrar okuyacağım bir kitaptır ki hayatımda hiçbir kitaba geçmediğim bir kıyaktır.