1. patlıcangiller ( latincesi solanaceae ) ailesinden, ana vatanı güney ve orta amerika olan bir meyve çeşidi.

    domates’in columbus öncesinde vahşi türlerinin ilk olarak güney amerika’daki and dağları’nın peru-ekvador-bolivya arasındaki bölgede yetiştiği düşünülmektedir. kuzeye doğru göç eden yerliler tarafından orta amerika ve meksika’ya getirildiği kabul edilmektedir. bu bölgede lycopersicon sp. (domates) bitkisinin meyvesine genel olarak “tomate”, “tomato” adı verilmiştir. bu ise yerel dildeki “tomatl” çok çekirdekli, sulu meyvelere verilen isimden kaynaklanmaktadır.


    kolomb amerikayı keşfettiği zaman ilk icraatlerinden birisini yapıp, domatesi avrupa'ya yollamıştır. avrupa' da ise domatesin zehirli olabilmesi şüphesiyle yenmesi ilk başlarda yasaklanmıştır. avrupa'ya ilk geldiğinde insanlar süs bitkisi olarak değerlendirilmiştir. zehirsiz bir besin maddesi anlaşıldığında ise yıllar 1500' dür. 1700 yılında ise domatesin kaderini değiştirecek bir hamle fiorentinalı bir aşçının elinden gelmiştir. bu fiorentinalı aşçı salatalar'da kullanmadan önce insanlar domatesi pişirerek yahut kızartarak yedikleri için tadını hiç beğenmeyip kullanmamışlardır. öyle ki olgunlaşmış domatesi değil, yeşil yahut sarı renkte iken denemiş, domates kırmızılaşınca bozuldu diye düşünüp çöpe atarlarmış. değeri git gide artmaya başlayan domates avrupa' da sarı renkte olduğundan " altın elma " olarak adlandırılmış. bir diğer şaşırtıcı bilgi ise yine avrupa'dan, o zamanın avrupalıları domatesin insanları romantik yaptığına inanılıyordu.

    domates 1893 yılında amerika mahkemeleri tarafından sırf sebzeler ile aynı yerde saklandığı için sebze kategorisinde olduğunu kabul etmiştir.

    domates ve anadolu;
    domates ilk kez anadolu topraklarına 1700' lü yıllarda adım atmıştır. ama şuan da kullandığımız gibi büyükçe domatesler değil de, kiraz domates diye adlandırılan ( cherry domates ) büyüklükte gelmiş ve yine avrupa' da olduğu gibi sarı ve yeşil renkte kullanılmıştır. anadolu' da ilk olarak domatesten dolma, çorba ve zeytinyağlı yemekler yapılmış, kırmızı renge dönen domatesleri bozuk diye çöpe atarlarmış.

    lale devrine denk gelen 1718 ile 1730 yılları arasında, iii. ahmed’e vezirlik yapmış nevşehirli damat ibrahim paşa’nın 1723 yılındaki aylık masraf defterinde domates alımına rastlanılmaktadır.
  2. olaya açıklık getiriyorum arapça, türkçe gibi farklı dilleri olan bir dil, bölgelere göre konuşma farkı oluyor, suudi arabistan arapçasında domates tomatom diye geçer, diğer bölgelerde bandura veya banadura diye geçer. banadura daha bir mizahi gibi kullanılır, sorusu olan sorabilir.