• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.80)
Yazar franz kafka
dönüşüm - franz kafka
"gregor samsa bir sabah yatağında sıkıntılı rüyalarından uyandığında, kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu."dönüşüm çağdaş dünya edebiyatının en çok tartışılan başyapıtlarından biridir. kafka, ailesiyle birlikte yaşayan bir gencin sabah uyandığında kendini bir böceğe dönüşmüş olarak bulmasını öyküleştirmektedir. bu öykü aynı zamanda günlük yaşamın tekdüzeliğine karşı bir başkaldırıdır. 20. yüzyıl insanının mkıstırılmışlığını, toplumsal çalkantılar içindeki bunalımını olanca içtenliğiyle duyumsatan bir yazardır kafka.(tanıtım bülteninden) (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. genelde franz kafka ile ilk tanışma kitabıdır bu kitap. kafka ile kanka olana kadar sürecek hüzünlü bir dostluğun ilk basamağı olmuştur benim için.
  2. kafka'nın en çok bilinen yapıtıdır. uğruna almanca öğrenmeye başladığım, her çeviride ve her okuyuşta farklı yanlarından baktığım muhteşem bir uzun öyküdür. kim bilir, belki de fazla zorluyorum.
  3. gariban samsa'nın sırtına atılan elmanın benim kafama düştüğü, insanın içini ezen güzel kısa okunası bir hikaye.
    gizeh
  4. toplum bireyi olduğu gibi kabul etmez. toplum bireyi işe yaradığı, beklentileri karşıladığı,"dişli" olduğu sürece kabul eder. onlardan farklı olamazsın, onların düzenine uyum sağlamak zorundasın ve en önemlisi onların işine yaramalisın yoksa bir böcekten farkın olmaz; onlar kadar işe yaramaz ve iğrenç olursun.

    bir köpek eğitilebilir, söylenenlere itaat edebilir ama bir böcek asla eğitilemez. eğer ki onların ( aile, toplum, devlet vs ) istediklerini yapamazsan onlarla yaşamanın bir anlamı yoktur. onlar gibi sevmezsen de yaşamanın anlamı yoktur sen onlar için varsın; makinenin diğer dişlilerinden farklı olursan veya çalışmazsan makinenin işleyişini bozarsın bu yüzden söküp atarlar seni.

    toplumdan aileye sosyal kurumların ikiyüzlülüğünü ortaya koyan muhteşem bir başyapıttır.
    kahve
  5. çok önceden okudum ve bu kitap sayesinde kafka ile tanıştım. kafka'ya hayran olmaya başladığım kitapdır. kafka'nın kitapları öyle okunup geçilecek kitaplar değillerdir. ayrı bir yoğunluğu vardır.
  6. küçük yaşta çok sayıda kitap okuyup çok uzun süre elime kitap almadıktan sonra, aşkın aracılığıyla beni tekrar kitaplara döndüren kitap. başlangıçta okumak için dili çok hafif olmasa da inceliğinden dolayı ideal başlangıç olabilir.
  7. küçük yaşta çok sayıda kitap okuyup çok uzun süre elime kitap almadıktan sonra, aşkın aracılığıyla beni tekrar kitaplara döndüren kitap. başlangıçta okumak için dili çok hafif olmasa da inceliğinden dolayı ideal başlangıç olabilir.
  8. gregor samsa' nın yaşadığı odanın içindeki eşyaların boşaltılmasına dair annenin sözleri şu şekildedir:
    !---- spoiler ----!

    “öyle değil mi, böyle mobilyaları buradan götürmekle ona, iyileşeceğine dair umudumuzu kaybettiğimizi ve hiç düşünmeden onu çaresizliğine terk ettiğimizi göstermiş olmuyor muyuz? sanırım odayı eski haliyle bırakmamız en iyisi, böylelikle gregor günün birinde tekrar aramıza döndüğünde hiçbir şeyin değişmemiş olduğunu görür ve aradan geçen zamanı da daha kolay unutur.”

    !---- spoiler ----!

    öyle yada böyle toplum kuralları dışına çıkmış kişi evlatta olsa, karşılık sevdiği düşünülen yegane varlık olan anne dahi onun "kendi" olmak istemesini kabul edemeyebiliyor.
  9. insani hayattan sogutabilir. sonrasinda bocek olmak istemiyorum, dedirtebilir. varlik olmak icin, birey olmak icin bunlari yapmamaliyim direktifini alie giderim.
  10. dedemin öyküsüdür oysa dönüşüm. şayet bir gün birisi gelip "hey dedenin öyküsünü anlatsana" demiş olsaydı bana "dedem, koca ilyas, bir sabah huzursuz düşlerden uyandığında kendini böcek gibi hissediyordu" diye başlardım "6 bacağı olmasına rağmen hiçbirini hareket ettiremiyor olmasının utancı ile."

    dedem, kalkamazdı yataktan. bizlere görünmemek için de yorganı yüzüne kadar çekerdi üstelik. sesi soluğu da çıkmazdı. ya da biz duyamıyorduk söylediklerini, kim bilir. günde 2 kez açardık kapısı yemeğini vermek için o kadar. kimi zaman "rahatsız etmeyin beni" der gibi bakardı gözleri kimi zaman ise "lütfen duyun beni". lakin o duyuramadı hiç sesini bizlere.

    bir gece yıllardır köşede durmasına rağmen kimsenin yanına dahi yaklaşmadığı win98 yüklü bilgisayara benzetmiş kendini ve utancından sahaba kadar yiyip bitirmiş kendini. benim dedem işe yaramıyor olmanın utancıyla ölmüş.

    aklımda tek bir soru var şu an. ne düşünürdü dedem tüm gün yatakta yatarken? samanlığın çatısının onarılması gerektiğini mi yoksa hasatın ne olacağını mı?