1. scent: koku.

    scent of a woman : kadın kokusu.

    bir de tam cümle koyalım:
    i can't stand the scent of lavender : lavantanın kokusuna katlanamam. (cidden katlanamam, fazla ağır bence. hele kurutulmuş lavanta öğh)

    belki bilindik bir kelime ama olsun.
  2. whisk: çırpmak.
    (verb / fill)

    e.g. (exempli gratia. latince kökenli. "for example/örnek olarak" anlamına gelmekte)

    whisk the egg whites until they look white and fluffy.
    yumurtanın beyazını beyaz ve kabarık gözükene kadar çırp.

    bir de şöyle bir -sözcük öbeği mi deyim olarak mı artık ne deniyorsa- kullanımı mevcutmuş. ben de şimdi öğrendim, bayağı hoşmuş.

    whisk somebody away/off/into: birini apar topar götürmek/yaka paça götürmek/ derdest edip götürmek

    e.g.

    they whisked him off to the police station.
    onu yaka paça karakola götürdüler.