-
"...senin sular gibi umudun var
deniz hayvanları gibi kör karanlıkta
bir küçük yalan ardından günlerce
bölüne bölüne çoğalır.” -
elmalarda diş izi
senindir bu dişlem
yapıldı hanene
gereken işlem
melekler de tanık
suçlusun
iş bu yasa hükmünce
sen bir insanoğlusun
insanoğlu
madde bir
dünyaya gelmelidir
madde iki
sevmeli sevilmeli
dünyayı cennetin
kendisi bilmelidir
madde üç
yaşama sevgisinin
kökleri gönlünde
insanoğlu günün birinde
ölmelidir
dönmelidir dudaklarına
buruk bir elmanın tadı
(dördüncü madde okunamadi)
iş bu yasayı
kim yürütür bilinmez
bilinmeyen ellere
karşı gelinmez
bülent ecevit...
madde ikideyim... -
1984
bizim enteller
kitabını överler de
içinde yaşadıklarına ses etmezler
off, ne bitmez sene
şu bin dokuz yüz seksen dört!
otuz iki kişinin canına kıyıp
adına hayata dönüş diyenle
zeytin dalı deyip
komşusuna savaş açan
aynı düşün işte,
çiftdüşün,
bitmemeye and içmiş.
yoksa bizim enteller de
küçük birader olmaya and içmiş olmasın? -
eve gelirken mutlu şarkılar getir.
sonu mutlu biten bütün filmleri izleyelim.
terli terli su içelim.
ilk öpüştüğümüz gibi yine...
ben yine çok konuşayım, sen yine bana şapşal de.
bak..
gözlerim istanbul'a ilk geldiğim gibi, daha kimselere küsmedi.
telefon faturasını ödeyemedim.
olsun.
ceplerimdeki bozuklukları sayıyorum.
olsun.
kötü bir kardeşim.
olsun.
enkaz gibi geziyorum.
olsun.
bencilim. yalancıyım. korkağım.
olsun.
her şeye inat.
en çok kendime..
gülmekten gözlerim yaşarana kadar mutlu olacağım bundan sonra..
filmin sonu mutlu bitiyor.
gözlerim istanbul'a ilk geldiğim gibi -
şimdi açsam pencereyi beklesem
sen gelsen
olmaz ya hani geliversen
hiç bir şey sormasan
hiç bir şey söylemesen
sussam
sussan
sussak.
susuşların anlattığını dinlesek
sırt sırta otursak
katılasıya ağlasak
sormasak birbirimize sebebini
sarılsam
sarılsan
sarılsak.
ve yine hiç bir şey konuşmasak
ama anlasak
ne vardı sahi
olmaz ya
hayal ya
hani diyorum olsa ne vardı. -
fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına
bir güvercin uçurup kıtalar arasından
çağırdın beni
geçerek birer birer sürgün kanyonlarını
derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına
yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı
yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı
yetim çığlıklarımı duyurmak üzre sana
koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına
adını söylemek istemiyorum
her hecesi amansız bir kor dudaklarımda
her harfine yıllardır şimşeklerle yarıştım
zindanlara karıştım, ölümlerle tanıştım
adını söylemek istemiyorum
rüveyda dediğim zaman
anla ki, senin için yürüyor kelimeler
çığlığımın atardamarlarından
hangi yıldızdır bilmem, gözlerin
kayar da üzerime rüveyda
önce tuhaf bir deprem yayılır bedenime
sonra açılır önümde ıstırab vadileri
silik renkleriyle adımlarıma
çözülmeye yüz tutan bir mazi mühürlenir
hayalin bittiği menfeze doğru
alaca bir at koşar içimde
zamansız, mekansız nefese doğru
uslanmaz bir yürek taşıdığıma dair
yaygın bir kanaat dolaşır aynalarda
oysa rüveyda
baştanbaşa ben
kevser akan, gül kokan bir kalbin filiziyim.
kitaplara sürdüğüm kapkara lekelerden
bir anlatsam nasıl utandığımı
bir doğrulsam eğildiğim yerlerden
ağarır tanyeri nilüferlerin
alaca bir at koşar içimde
ezer toynakları ile anılarımı
sular köpürmemeliydi rüveyda
kırılmamalıydı ıslak dalları hasret selvilerinin
ben zehire alışkınım, şerbete değil
rüyalar hefret eder avare duruşumdan
kabuslar çeker ancak derdimi yeryüzünde
sen gün boyu simsiyah bir ufukla beraber
ben her gece bir mehdi türküsüyle çilekeş
yargılamak için zeval kayıtlarını
inkılab bekliyorum
hangi umut çiçeğidir bilmem, ellerin
uzanır da gönlüme rüveyda
derinden bir ok saplanır bağrıma
beynimi çağıran bir sese doğru
alaca bir at koşar içimde
zamansız, mekansız nefese doğru
varlığın cinayettir memleketimde işlenen
akıtır kanını en asil pehlivanların
yokluğun sükunettir kuşatır evrenimi
varlığın ve yokluğun ölümüdür baharın
artık eskisi gibi bakamıyorsun
göklerinde bir belkıs otururdu rüveyda
binlerce gökkuşağı olurdu kirpiklerin
güneş bir anne gibi dururdu başucunda
artık dokunamıyor kakülün bulutlara
karalara bürünmüş saçlarında dolunay
ben bu kadar zulme layık mıyım rüveyda
hangi ressamı vurur bilmem, endamın
sarar da benliğimi
ben beni tanımam kaldırımlarda
kafesleri yutan kafese doğru
alaca bir at koşar içimde
zamansız, mekansız nefese doğru
kırmızı bir kurdela bağlayarak alnına
duydun mu orkideye dua eden birini
bu ısmarlama yüzler yok mu rüveyda
bu yapmacık bebekler
gözyaşı akıtırken gülenler yok mu
beni kahrediyor geceler boyu
hangi çağın gelişidir bilmem, gülüşün
soluk bir dünyanın mezarlarına
gömerek gurbetimi
kapadı karanlığa yesrip, kapılarını
meydan okuyuşun çağın ordularına
bilmem hangi mevsimin başlangıcıdır
doruklardan öte hevese doğru
alaca bir at koşar içimde
zamansız, mekansız nefese doğru
yasını tutuyorum kararttığım düşlerin
yıpranmış divaneler gibiyim sokaklarda
amansız bir ütopya üfleyen pencereler
lif lif yoluyor dram seyyahı bedenimi
önümde, haksızlığın hesaba çekildiği
hiç kimsenin kimseyi tanımadığı mahşer
arkamda, kare kare ömrümü belirleyen
hatırladıkça yanıp tutuştuğum resimler
söyle, nasıl aşarım pişmanlık dağlarını
yeniden bir nil olup taşar mıyım çöllere
kim giydirir başıma tacını nihayetin
kim takar bileğime hürriyet künyesini
karada balık gibi nasıl yaşarım, söyle
rüveyda, seziyorum; tahammülün kalmadı
ama dur, boşaltayım bütün çığlıklarımı
asırlardır köhne barınaklarda
küflenen, çürüyen çığlıklarımı
at vuruldu; içim paramparça rüveyda
gölgelerin ardına sakladım kusurumu
sen orda kayıtsızca gülümsüyor gibisin
ben burda damla damla eriyip akıyorum
yine de, çiğnetemem kimseye gururumu
istenmediğim yeri sessizce terkederim
hatıra kalsın diye bırakır da ruhumu
mahzun bir derviş gibi boyun büker, giderim
rüveyda-nurullah genç -
"hoşçakal öyleyse güzel,
güzeli öyleyse hoşçakal."
can bonomo -
nasıl iyileşebilir insan
iyi olmak, iyicilik değil
iyileşmek nasıl
göz nasıl hızlı çekim geri alır
kulak nasıl duymazlaşır
bellek nasıl temizlenir
beyin nasıl yıkanır
bütün bunlar yapılsa da iyileşmeyen
nasıl olur iyileşir
ömer şişman (bkz: dramatik iyileşmeler) -
öldü bir sayrının
felenbur’a
alanı, kayıpların nabız sayarak ıhladığı alanı
mabetlerden, içmelerden, uğraklardan bir irim şu duran
üstüne kerhen kızıl, yakılı bir gurup uzandıysa
diye ürkülen onu kavramak yerine sezdin.
o, savruk çığıltının çıkağında bittidir.
hâlâ buzdan bir çömlekte bilenen hiç gelmedi kış soğuğunu
niyedirse yanımıza almayı
oladı biz de unuttuk.
kendi de buğu bir kervan geçe denesi buğulu çölden
buğunun buğusu, selâmlı sabahlı
olmadı ya kirpikli o rüzgâr geçiverir.
sulandığıyla tıraşlanan vaha
filbağı berisinden yol uzansamış
bitiminde sırf fiyaka ki aysar bir havan
diyesi gelse gırtlağı daralan kekeç.
horlak ya hani sınırda bir kente gitmeye
virajlarında yara bere beklenilen yerlek.
ulusu, ne denesi, iskâna açık heyelana çeker
simaen bir bızır duyumunu ışıtan
sevinmez bir düştü.
evleklerde yayılan keyfekeder cesetlerse, zannedersem
urbalarını, erzaklarını, hurçlarını, edevatlarını
gizledikleri mavi brandanın altından hık mık
deyiver bilmem nasıl çıkarttılar.
ekşiliği geçince, hani şu
-bu henüz tanımlamadığım bir ekşilik-
yine görünenin aslı yok o yere bakakalan berberin ensesinden
göğü bit bürüse ne korkunç kırları
debelenerek aşan, pabucu anız, nesnas sürüleri
mızrağın mızrağa, kalkanın kalkana alıktığı yerde
kimi maiyetin viyakla ötürdüğü sası behişt
buralardı a, gözlerimiz aka aka yürüdük.
ölen vuruldu vurulan öldü namlı yol üzeri bölgeyi
kime açsam göçtü vuruldu, bir pusulayla küsüşmüş.
nisan ‘17
(bkz: kaynak) -
yerini bulamayan bir z raporu
i.
zehra sahipsiz değil
üç jeneratörü oldu
kocaeli’nin gebze ilçesinde
solunum cihazına bağlı yaşayan
ve ailesinin elektrik
kesintilerine karşı önlem olarak
aldığı jeneratörün çalınmasıyla
güç durumda kalan
2.5 yaşındaki zehra’ya
kurum ve firmalarca
3 jeneratör hediye
edildi.
darıca beldesi, kazım karabekir mahallesi’nde
oturan sertkaya ailesi’nin
evin kömürlüğüne koyduğu jeneratörün
çalındığı haberinin ardından
çok sayıda kişi ve kuruluş
aileye yardım
etmek istedi.
solunum cihazına bağlı yaşayan
ve elektrik kesintilerine karşı korunmasız
kalan 2.5 yaşındaki zehra’ya yardım
etmek isteyen
hadımköy belediyesi
aksa jeneratör
ve çukurova ithalat ihracat firmaları
jeneratör hediye
etti.
gebze şekerpınar’da kurulu honda aş ise
aileye jeneratör verildiğini görünce
(bkz: yerini bulamayan bir z raporu)