1. hayat bir tutam ottan fazlası olmalıydı. buna inanmak istiyorum yoksa fakirlik gururu beraberinde getirtmezdi. aldığımız nefesler ciğerlerimizi yakardı. evet bu olurdu. belki daha fazlası. sınırlarını koyacak insanlarda çoktan buralardan göçmüş idi. sonuç olarak hayat daha fazlasıydı. iki tabak tek kaşık.
  2. merhaba ve elvedalardan oluşuyor. merhabaların kıymetini bilip elvedaları normalleştirmek lazım, ne kadar zor olsa da. geriye dönüp özlemle arıyorsak günlerimizi, bu günlerin geleceğin geçmişi olduğunu fark edip hakkını vermeliyiz. umutsuzluğa düşersek düttürü dünyada dediği gibi "hiçbir şey daha güzel olmayacak, ama yaşıyorum ulan bundan güzeli mi var" demek lazım. herkesin gününün güzel geçmesi dileğiyle.
  3. bir sevgilim vardı. ağlardı, gülerdi, ağlardı ve sonrasında tekrar gülerdi. onun bu yönünü hep kıskandım. sanırım en başta onunla bu sebeple birlikte olmak isteği duydum. düşerdi, kalkardı, düşerdi ve sonrasında tekrar kalkardı. hayat böyledir işte. hayat böyle yaşanır. onun bu yönünü hep özleyeceğim. ve kendimle ilgili en büyük öz eleştirim, sırf düşmemek için dört ayak üstünde emekleyen bir sürüngen olmamdır.
  4. yasim pek buyuk degil. ama hep olgun olarak nitelendiriliyorum. hosuma gitmiyor acikcasi. yani birileri gulup eglenebilirken ne bileyim sevisirken falan ben guvenlik kaygilarim yuzunden, hesaplarim yuzunden kaciriyorum. şu var.

    bisey falan yok. herkesin basina geliyor. silecektim dramatize etmeye luzum yok kalsin burda. ders olsun bana. gerci bi kez daha yapmistim ama ha deyince olmuyor :)
  5. ihtimaller zinciri hayat. en önemli tanımlama olmadık şeylerin olabiliyor olması hususu bence. hayatta her şey olabilir...
    11 yaşında ingilizce hazırlık okudum ondan sonra da hiç ingilizce eğitim almadım. kör topal idare ettim yıllarca. derken öyle bir nokta geldi yabancı dil gerektiren işler yapmaya başladım. ingilizcem gelişti de yaptım gibi algılanmasın ısı yapmam gerekiyordu ingilizcem de idare etmek zorunda kaldı. derken bu iş daha ileri gitti baya ingilizce hayatımın içine girdi, formlar doldurdum okudum kontrol ettim. en sonunda her cümle de ingilizce terim kullanarak is bildiğini ispat etmeye çalışan tiplerle aynı projelerde çalışmaya başladım. çoğu zaman ne dediklerini anlamasam da durumdan ne demek istediğini anlayıp ona göre idare ettim. ingilizce eksik neyse iş anlamında da eksikler olunca ingilizce video izleyip inanır mısınız işi öğrendim.

    bunları şunun için anlattım; hayat öyle bir şey ki sana bilmediğin işleri bilen kişilerden daha doğru yaptırır, bilmediğin dili konuşturur, bu ne biçim adam lan araya ingilizce sıkıştırıyor dediğin kişilerden biri bile yapar. hayatta her şeyin olabileceğini hiç unutmamak kapıları hep açık tutmak gerekir. sonra kendini bırak onun kollarına bak neler olacak.
    abi
  6. yeni hayatımın ilk günü; evdeydim. biraz çiçeklerimi toparladım. akşam antigraviye gittim. gece ağrı sızı. yaprak sarmasıyla fındık ezmesi iyi gitmemiş. kustum. ohh rahatladım.

    ikinci günüm, evdeyim yat yuvarlan şeklindeyim. zaten hala karnım ağrıyor.

    bakalım diğer günler hayatın akışı nasıl olacak :)
  7. güldükten sonra ciddileşilen zaman aralığında hissedilen hayal kırıklığı gibi bir şey.
  8. sayılmayan golün şişirdiği beklenti balonunun sönerken çıkardığı kuru ve pürüzlü sestir.
  9. yaşadığımız hayat bir kereliktir. load saved game gibi bir seçenek olmaması eksi midir artı mıdır bilmiyorum ama hayat yaşamaya değer. kıymetini bilin. sadece birkaç gün yaşayabilmek için yalvarır gözlerle bakanları düşünün.
  10. toz pembe olmayandır