1. bir şeyi de bilme arkadaş. (bkz: her şeyden anlayan adam) . haydi her şeyi bildin, bir şeyin de en doğrusunu sen bilme! her şeyden anlayacak, her şeyden haberi olacak, ama en doğrusunu da kendi bilecek.

    doktorun tanısını eleştirir, komşunun karısını eleştirir.
    çiftcinin danasını, yumurtanın sarısını, çiçeğin goncasını, korsanın kancasını eleştirir.
    geminin direğini, gemicinin küreğini, otobüsün tekerini, kamyonun damperini eleştirir.
    telefonun belleğini, monitörün pikselini, hücrenin çekirdeğini, endoplazmik retikulumunu eleştirir.

    her bir şeyde fikri var, en iyi o biliyor.
    klavyenin tuşlarını, napolyon'un atlarını, nasa'nın roketini eleştirir.
    bir şeyi de bilme be arkadaş, bir şeyden de haberin olmasın...
  2. öncelikle bir noktaya değinmek istiyorum; ister istemez bir şekilde günlük yaşamda yaptığımız davranıştır eleştirmek. bu konuda önemli bir hususun olduğunu düşünüyorum; eleştirinin dozajı. bu yüzden eleştiri var, eleştiri var. sen kendini görmeden doğruluk teraziliği yapıyorsan senin eleştirme hakkın yoktur. eğer ki önce kendine çuvaldızı batırıp kendini düzeltiriyorsan sonra git usturubunla eleştir.

    şimdi gelelim her şeyi eleştirebilme konusuna, bu konuda şöyle bir nokta var; her şeyi eleştirebilen insan aşmış insandır, kendisi mükemmel olmalı ki bu kadar eleştiri skalası olsun. böyle bir durum içinde olacak kadar aşmış birileri olmadığına göre her şeyi eleştirme hakkını kendinde gören insan anca yerinde sayacaktır, bir tık ilerleyemeyecektir; hayatında ilerleyen tek unsur da yaşı olacaktır, onu da iş işten geçtikten sonra görecektir, farkına varırsa tabi.