1. günümüzün aksiyon sahnelerinde ki storytelling, fazla "tek perspektifli" gibi geliyor bana. mesela bruce lee ya da jackie chan'in dövüş sahnelerinde, gittikçe öfkelenen yüzler görmüyorsun sadece. yani final sahnesini boostlamak için seyirciye uygulanan miligram deneyi'nin dışına çıkılıyor. bir sonraki hamlenin hesaplanmaya çalışıldığını, refleksif hataları, anlık acıları, dikkat dağılması ve toplanması.. karakterlerin nasıl düşündüğünü görüyorsun. bu bazen gerçekçi bazense çok kurgusal gibi dursa da, sana anlattığı hikayeyi yiyorsun bilerek. en azından tek bir perspektif de bakmıyorsun.

    sanırım wick ve daredevil (dizi)'in aksiyon sahnelerinde ki başarısının nedenlerinden biri bu. yine de sürekli vurgulanan gerçekçilik temasının o kadar önemli olduğunu düşünmüyorum. yani karakter, kurgusal bir olay içerisinde kendi yapısına uygun hareket ederken bize bazı şeyleri yedirmesi, ille de gerçekçiliği yüzünden olmuyor, bizim bunu kabullenerek yine de içine girdiğimiz sahneler var.

    buna rağmen holivud final dövüşleri/yavaş çekimler/hızlı çekimler ile bize asıl görmek istediğimiz dışında her şeyi göstererek hikayeyi konsantre bir adrenalin ile takas etmeye çalışıyor. çünkü bize ne hikayeyi ne duygu geçirebilmiş bir filmde "en azından cool bir sahne görelim değil mi?"