1. başlangıç seviyesinde olduğum ve okuduğum bölüm gereği öğrenmem gereken dil.

    hikaye kitapları okumam önerildi, kelime bilgisi için. ama daha kalıplarda sıkıntı çekerken bu biraz zor gibi. o yüzden bu konuda beni bilgilendirecek, nereden nasıl başlamam gerektiğini anlatacak iyi mi iyi bi youser aranıyor efendim. mesajınızı bekliyorum.
  2. çok kullanılmasa da bazı sıradışı kelimelere sahip dünya dili. fütursuzca ezberlemek istiyenler için:

    acersecomic: saçını hiç kestirmemiş kişi.

    biblioclasm: kitapları veya basılı materyalleri törenle yok etme.

    cacodemonomania: bedenin şeytani bir ruh tarafından ele geçirildiğine yönelik patolojik inanç.

    dactylion: orta parmağın uç noktası.

    enantiodromia: bir şeyi tam tersine dönüştürmek.

    fanfaronade: caka satmak; boşa böbürlenmek; küstah tavır ve davranışlar sergilemek; hava atmak.

    gorgonize: bir şey üzerinde şok edici veya hipnotize edici bir etki bırakmak: Sersemlemek veya afallamak.

    hamartia: trajik bir kahramanın onu ölüme götüren karakter bozukluğu veya hatası.

    infandous: üzerinde konuşulması mümkün olmayan veya söylenmesi iğrenç olan şey.

    jettatura: nazar etme.

    ktenology: insan hayatını sonlandırma bilimi.

    leptosome: vücudu zayıf, ince veya çelimsiz olan kişi.

    montivagant: dağ tepe dolaşmak.

    noegenesis: bilgi üretimi.

    ostenitferous: gelecek âlâmetlerine veya doğaya aykırı ya da doğaüstü işaretlere yol açan.

    pogontrophy: bıyıkları, sakalı, favorileri veya yüzdeki diğer kılları uzatma veya şekillendirme eylemi.

    quockerwodger: on dokuzuncu yüzyılda bir süre siyasi bir hakaret olarak da kullanılan, tahtadan bir oyuncağa verilen isim.

    recumbentibus: sözle veya fiziksel olarak yapılan öldürücü vuruş.

    scripturient: şiddetli bir yazma arzusuna sahip olmak.

    tarantism: istemdışı dans edilmesine yol açan rahatsızlık.

    ultracrepidarain: bilmediği konularda fikir ve tavsiye veren kişi.

    vernalagnia: baharla birlikte gelen romantik ruh hali.

    welter: birbirine karışmış bir yığın eşya; keşmekeş; dağınıklık; karmaşa.

    xenzation: bir yabancı olarak gezme eylemi.

    yonderly: zihnen veya duygusal olarak uzakta olan; dalgın.

    zugzwang: her karar veya hareketin kişinin aleyhine sonuçlanacağı durum.

    kaynak
  3. birbirine hiç benzemeyen, telaffuzu kolay, karıştırılması imkansız şu dört kelimeye sahip dil:

    (bkz: through)

    1. boyunca, başından sonuna dek
    örnek: he worked through the night.

    2. bir şeyin sonucu olarak, nedeniyle, sayesinde
    örnek: i got the job through my mom's friend.

    3. -dan/den ... -a/e kadar
    örnek: the store is open monday through friday.

    (bkz: though)

    1. her ne kadar
    örnek: she didn't phone, even though she said she would.

    2. ama, bununla beraber
    örnek: they're coming next week, though i don't know when.

    (bkz: thought)

    1. 'think' fiilinin ikinci hali

    2. fikir, düşünce
    örnek: do you have any thought about that?

    (bkz: thoroughly)

    1. tamamen, adamakıllı
    örnek: the police thoroughly searched the house.
  4. anavatanında öğrenilmedikten sonra yıllarca cebelleşilen dil.
  5. kendi diline hakim olmadıkça öğrenilmesi mümkün olmayan yabancı dildir.

    çocuklarımıza artık neredeyse kreşte öğretilmeye başlanan ingilizce tahmin edilenin aksine öğrenmek için ana vatanına gitmektense kendi vatanının diline hakim olmakla çözülebilecek bir dildir.

    daha "da"ların "de"lerin nasıl yazıldığını ayırt edemeyen ülkemiz insanının ingilizce kursu için binlerce kilometre gidip ingilterelerde ya da amerikalarda binlerce dolar veya sterlin harcayarak ancak "hello" ya da "how are you?" tadında "beginner" bir şekilde yurda döndüklerinde öğrendiklerini sandıkları sınırlı dil hazneleri sayesinde bırakın dilinde bir kitap okumayı herhangi bir diyaloğu bile takip edemeyecek durumda olmaktadırlar.

    bu durum tabii ki de benim özellikle kötülediğim bir durum değildir. benim özellikle üzerinde durmak istediğim nokta kendi diline hakim olan insanların diğer dilleri nispeten daha rahat öğrenebildikleridir. türkçe gibi gramer, dil bilgisi vb. açısından zengin olan bir dili konuşuyor olmak onu biliyor olduğumuz anlamına gelmemektedir. türkçe ve dil bilgisi derslerinde öğretilen üstünkörü konular insanımızın kendi diline yabancılaşmasına ve dolayısıyla da herhangi bir yabancı dil karşısında sürünmesine sebep olmaktadır.

    tüm öğretim müfredatında ihtiyacımız olan köklü değişikliklerin ilkinin türkçe dersinde yapılması ve acilen insanımıza kendi dilinin inceliklerini ve güzelliklerini öğretilmesi gerekmektedir.

    savım odur ki; kendi dilimize olan hakimiyetimiz yabancı dilleri öğrenmedeki becerimizi de doğrudan etkileyecektir.
  6. bir dili hakkiyla ogreniyorsan onu yilin hergunu kullanmaya da hazir olmalisin.
    liam rosen
    dedikten sonra gerisi her basarida oldugu gibi emek ve dogru motivasyon gerektirir.
  7. 30 soruluk genel test icin test
    edit: yazmayi unutmusum, test sonunda sizin aldiginiz skorun toefl ve ielts de kaca denk geldigini gosteriyor.
  8. tam öğrendim derken "meah, bilmiyorum hu dili bir kurs şart."şeklinde ara ara yoklayan ve dünyanın bayağı bir yerinde konuşulan dil...
  9. yazı dili sabit kalmasına rağmen konuşma dili değişmiş olan dil.

    eskiden "know" yazıp know diye okurlarmış gerçekten de. sonra harfleri yutmaya başlamışlar.

    belki biz de ileride "yapıyorum" yazıp yapıyom diye okuruz da dilimizi öğrenmeye çalışan birileri "diğer harfler nereye gitti?" diye şaşıp kalır.