• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (7.50)
kaybedenler kulübü - tolga örnek
alternatif kitaplar basan bir yayınevinin sahibi olan kaan (nejat işler) ile kadıköy’de bar işleten, çok sıkı bir plak ve efemera koleksiyoneri olan mete (yiğit özşener), 90’lı yılların ikinci yarısında, sanki bir yerde oturmuş konuşuyorlarmış ve kimsenin bundan haberi yokmuş gibi bir radyo programı yapmaya başlarlar. yaptıkları program zaman içinde hem onların hem de dinleyenlerin hayatını değiştirecektir. programın şöhreti hızla yayılırken kaan ve mete eski hayatlarına aynen devam ederler. hergün başka kadınlarla yalnızlığını gidermeye çalışan kaan, aradığı aşkı zeynep’de (ahu türkpençe) bulur ve bu aşkı tutkuyla yaşamaya çalışır; aralarındaki hayat görüşü farklılığına rağmen... bu arada herkesin ‘kendi kaybını’ bulduğu ‘kaybedenler kulübü’, toplumun farklı kesiminden insanları biraraya getirerek adeta bir ‘ortak mahalle’ de buluşturur. kendi yalnızlıklarıyla bile dalga geçen, sisteme her gün başkaldıran,  hayatın kıyısında yaşayan kaan ve mete’nin renkli hayatlarını yansıtan programın tutkunları, ‘kaybedenler kulübü’nün üyeleridir artık.


  1. romantik bir filmdir. eleştirenler elbette olacaktır lakin içi boş entelektüel kaygılar gözümüze gözümüze sokulur. alışagelmişin dışındaki anlatım tekniği ve kısmen gerçek olaylardan meydana gelen kurgusuyla seyirciyi yakalar. işin ilginç yanı filmde sözde kaybedenler anlatılmasına rağmen filmi izleyen büyük çoğunluk^:bende dahil^ oradaki insanların yerinde olmak ister. sadece hobi olarak radyo programcılığı yapmak, her gün güzel kızlarla sevişebilmek, neşeli ve kalabalık partiler vermek, haftasonu fotoğraf çekmek için motorsikletimize atlayıp şehirden kaçabilmek vb. sonrasında kaybedeceksek de edelim. birde bir nevi 68 kuşağı falan deniyor.^:neyse ben birşey demiyorum^ film olarak iyidir yine, benim itirazım anlatılanların etiketine.